Çarşamba, Mayıs 18, 2016

ondörtmayıs


00.57
yine midem bulanıyor, nefes almak için dışarı kaçtım, balkonda yeni astığım çamaşırlarımla oturuyorum, acaba ikinci turum sona erdi mi diye düşünüyorum, oda arkadaşım içeride henüz başlamamış finalleri için çalışıyor, belki de ödev yapıyor, emin değilim, pek umursamıyorum, ders değil de çalışmak bana hep uzak, kış uykusundaki aydın gibiyim bu konularda, düşünmek ve yazmak benim işim de diğerleriyle uğraşmayı beceremiyorum gibi, hayır ama kibirden değil, nasıl anlatsam bunu, ben kendi işlerimi hep kendim görüyorum, zaten ailesinden uzak olan her öğrenci bilir, yurtta da kalmıyorum, temizliktir yemektir pazardır faturalardır, domatesin kilosu kaç liradır biliyorum böyle şeyleri, zorlanıyorum bazen tabi hem ev işlerini idare edip hem de sanat icra etmeye çalışırken ki bir de arkadaşlar var tabi, insanın canı boş yapmak da istiyor, sene başında kafede bomboş oturuşumuza kızardım çok, sıkılırdım da sonra yeri geldi o günleri aradım, biraz durulsa da ortalık sıkılsam dedim, şimdi o çok yoğun zamanlarımda değilim, o zamanları da aramıyorum, yine kendi içime döndüm, ne kadar yalnızsam kendimi o kadar seviyorum, bazı şeyleri yalnız yapmak gerçekten güzel, yalnız sinemaya gitmek, kitapçıya, akademiye, okula, eve gitmek, yalnız yemek, uyumak, uyanmak, artık insanlar pek yapmıyor böyle şeyler, çekiniyorlar, toplum yadsıyor yalnızları, yalnızlık bir seçim olamıyor insanların gözünde, bir zorunda kalış gibi algılıyorlar, okul bu aralar sıkıcı diyorum, yalnız takılırsan, kütüphaneye gidersen tabi sıkılırsın diyorlar, halbuki ben kendimle çok eğleniyorum, sıkıntı insanlarla birlikteyken, bunu anlamak zor, sosyopat diyorlar, insan sevmiyorsun diyorlar, insanlarla ciddi sorunlarım olduğu doğru ama sevmiyor değilim, onlar olmadan yaşayamayacağımı biliyorum, insanlığın benim en temel malzemem ve ihtiyacım olduğunu anlayalı çok oldu ama bu bir şeyi değiştirmez ki sadece canım hiçbir şey yapmak istemediği zamanlarda boş yapmak da istemiyor, uzun süreli bir depresyona girdiğimden şüpheleniyorum bazen ama vazgeçiyorum sonra, okuyorum ve izliyorum ve dinliyorum ve yazıyorum şüphesiz, sırf insanlarla konuşmak ya da başka bir yolla iletişime geçmek istemiyorum diye bu depresyonda olduğum anlamına gelmez ki gelmemeli en azından ama başka şeyler de var, saat bir sıfır dokuz, yarın sabah erkenden kalkmalı, oda arkadaşımı uyandırmalı ve senaryo dersi için dağları delmeliyim, yolum uzun ama son dersim olabilir o yüzden bunu yapacak ve eğer ölmez de sağ kalırsam inşallah gideceğim, bu işe başlarken senaryo kısmıyla aram iyi olur diye düşünmüştüm, sonuçta karalıyoruz bir şeyler ama zamanla fark ettim ki hikaye yazan insan senaryo yazamaz, yönetmenler iyi şair olur ama iyi hikayeci olamazlar, tabi genelleme yapmamak lazım ama istisnalar bilirsiniz ki bozmazlar kaideyi, edebiyatla uğraşırlarsa şair olurlar genelde, senegalliler dahil değil, yine sırtım ağrıyor ve saate baktıkça beynimin sol tarafı, yani mantıklı olan kısım, yatmazsam iyi olmayacağını söylüyor, hava soğuk değil bu yüzden onu bastırmak kolay, eğer donsaydım karşı koyamazdım çünkü de ondan, dün, gerçi teknik olarak artık geçen gün, pikniğe gittik, eski günlerdeki gibi deli gibi koşturdum, bağırdım, oynadım, terledim, yoruldum ve bugün uzun zaman sonra çıldırışımın ceremesini çektim, bütün kaslarım sızladı, üstelik uyuyamasam bile elbette, erken yatmıştım, biraz haksızlık diye düşündüm tabi ama yine de güzeldi, pişman değilim hiçbir şey için, çocuk olmayı özlemişim, sonra geçen akşam da kadıköyde kaybolduk ve gelince film izledim ve sabah kurabiyeleri yaktım ama bunlar için de değilim çünkü çok yorulsam da yaşamak bazı noktalarda güzel olabiliyor, sinir ve stresiyle birlikte hem de, gece vakti balkonda ay ışığında otururken bana hayatın lanet olduğu kadar muhteşem olduğu bilgisi de indiğinden ne olursa olsun üzüldüğüm kadar mutluyum, yine de her zaman değil, bir kaç gün sonra eve dönecek olduğumu bilmek de oldukça etkili tabi ama düşünüyorum da bir sene bitti, inanılmaz hızlı ve ben artık hazırlık öğrencisi değilim, bunu düşününce, yani giden bir yılı, midem daha çok bulanıyor ve çok canım sıkılıyor, kuş vuralım istersen
01.19

10 yorum:

  1. Ya böyle kendini anlatan yazıları daha çok yazmalısın bence.Hem sohbet havasında oluyor,okuması çok zevkli hem de neredeyse her cümlene ''yok artık,olamaz aynı ben bu ya'' falan diyorum.Garip olmadığımı bilmekte biraz iyi hissettiriyor...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Vaaay böyle düşünmene çok sevindim çünkü ben bu yazıların okunduğuna pek inanmıyorum, sağ olasın ama yalnız olmaman garip olmadığın anlamına gelmez :D

      Sil
  2. güzeldi bro modern dünya insanına inzivanın aslında o kadar da kötü bir şey olmadığını anlatabilsek keşke ve geçmiş olsun bir yılı iyi kötü bitirdin canın falan da sıkılmasın bence güzel bir yıl geçirdin burdan öyle görünüyor ^^

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. eyvallah bro, biri biter öbürü başlar, arada çok zaman olmayacak gibi, güzel denebilir belki evet, bol öğrenmeli, tecrübeli daha çok, daha güzel yıllar bizim olsun^^

      Sil
  3. Senagalliler hariç tabi,yalnızlık güzel hadi kuş vuralım :)

    YanıtlaSil
  4. Ne cok ozlemisim seni okumayı . Tembellik ettim bu atalar hiç bakamadim çok kızdım yine kendime ozlemism seni .

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ben hep buralardayım efenim, gelin, yazmasam bile her gün bakıyorum ne var ne yok diye

      Sil