Cumartesi, Haziran 22, 2013

Bir Kampın ve Bir Filmin Ardından...

Merhabalar!
Bir kampı daha sürüsüne bereket sineğiyle, cırlayan kedisiyle, ne olduğu anlaşılmayan hastalığıyla, geride bırakmış bulundum. Yaptıklarımı özetlemek gerekirse;

1.Bol bol uykusuz kaldım. Saatlerce konuşup durduk. Herkes yattıktan sonra bile ben seslerden ve yatak arkadaşımın dokunuşlarından dolayı uyanıp durdum.
2.Okudum. Yepyeni kelimeler öğrendim. Çok mutluyum. Mesela “penah” kelimesinin koruyucu anlamına geldiğini biliyor muydunuz? Buna rağmen bazı okuma saatlerine isyan edip durdum/durduk. Ve itiraf ediyorum ki birçoğu sadece muhalefet etmiş olmak içindi.^^ Yaşasın kötülük!
3. Günde 4-5 öğünümüz vardı. Gerçi ben aşır yemek seçtiğim için o saatler bana pek etmedi. (Vejeteryanım,  şerbetli tatlı, kabak tatlısı yemem. Yağlı/tuzlu/şekerli sevmem.)
4. Katlettiğim sivrisineğin hesabını ben bile bilmiyorum artık.
5. Telefonum bozuldu, hiç müzik dinleyemedim. (Tabi ki başka bir elektronik cihazım yanımda değildi.)
6. Yeni insanlarla tanıştım. Hepsi de üniversiteliydi. Başta çok alışamasak da sonradan kaynaştık.
7. İnsanları sinir edip durdum, her zamanki gibi yani.
8. Bigbang teorisiyle ilgili bir tartışmaya girdik. G kişisi –üniversite 3- bu teorinin materyalistler için bir koz olabileceğini iddia ederken, ben de yaratılışçılar için bir koz olduğunu savundum.
9. Sadece benim film anlattığım bir “Sessiz Sinema” oynadık. Sadece 2 filmi anlatmam 2 dakikadan uzun sürdü. Biri “Truva” diğeri de “Onun hakkında her şey” idi.
10. Bir Bolywood filmini orijinal diliyle ve altyazısız izlemek zorunda kaldık.

Şimdi 10. Maddeyi biraz daha açalım. :D

Toplulukla izlenen bir filmin en büyük dezavantajı kapanmak bilmeyen çeneler ve bunun sonucu olarak da anlaşılmayan filmdir. Ama elimizdeki yegane bilgisayar yeni alınmıştı ve yeterli programlar yoktu. Bu yüzden Hintçe izlemek zorunda kaldık. Konuştuklarından birkaç kelime ve bazı cümlelerin İngilizce olmasına binaen anladığımız yerler de vardı. Ama filmin konusunu zaten bildiğimiz için ve olay örgüsü de takip edilebilir olduğundan izleyip kavradık. Tabi 15 kişi başladığımız filmi 6 kişi falan bitirdik, orası ayrı. Ama insanların konuşması sorun olmadı çünkü zaten Hintçe konuşmaları da anlamak mümkün değildi. Mama,Papa, insan, dünya kısımları hariç. :D :D Eve gelince de altyazılısına göz gezdirdim.

Gelelim filmin kendisine, çok ünlü bir film aslında, muhakkak duymuşsunuzdur: BLACK.


2005 yapımı olsa da çekimleri 7 yıl süren filmimizin konusu hem sağır hem de kör bir kızın bir öğretmenle geçirdiği yılların ardından bambaşka biri olması. Biraz “Her çocuk özeldir”in verdiği mesajı verse de detay olarak bambaşka bir film.
“Herkesin alfabesi a ,b,c,d,e ile başlarken senin alfaben B,L,A,C,K ile başlıyor, bunu bilmen lazım.”
Öğretmen Sehai, uzun yıllarını kahramanımız Michelle’in normal biri gibi yaşaması için yıllarını verdikten sonra Alzeihmer olduğu gerçeğini fark edince ve öğretmenlik itibarı sarsılınca Michelle’i terk ediyor. Michelle onu tekrar bulduğunda hiçbir şeyi hatırlayamayan bir ihtiyar artık Mr.Sehai… Fakat bir zamanlar onun yaptığı gibi bu kez de Michelle öğretmeni için çaba sarf ediyor, hatırlatmaya çalışıyor. Filmin sonunda siyahın sadece karanlık olmadığını öğrenmenizin yanı sıra, nasıl bir engeli olursa olsun her insanın insanca yaşamaya hakkı olduğu en güzel bir biçimde anlıyor ve kalben de bunu tasdik ediyorsunuz.


Öğretmenimiz Debraj Sehai’ı Bolywood’un en ünlü ismi olduğunu düşündüğüm Amitabh Bachchan oynuyor. Bir Slumdong Millionaire izleyen bilir Amitabh’ın kim olduğunu. Kızımızı ise Rani Mukherjee oynuyor. Tabi ki bu iki ünlü ismin de müthiş oyunculukları var ama ya o küçük kız… Düşünüyorum da ondan daha iyi bir çocuk oyuncu gördüm mü diye? Cevap vermekte zorlanıyorum. Muhteşem rol yapıyordu. Film çekildiğinde daha 9 yaşında olmasına rağmen  o kadar iyi oynuyor ki gerçekten öyle olup olmadığını düşünüyorsunuz. Ama hayır, gayet sağlıklı ve geçen yılların ardından pek de güzel bir hatun olan Ayesha Kapoor’un -ismi de çok güzel, Ayesha...- sadece iki filmi var ve bu beni çok şaşırttı. Hem güzel hem iyi oynuyor ama niye ki şimdi?


Sonuç olarak izleyen herkesin filmin “muhteşem” olduğu konusunda hemfikir olduğu bir şaheser Black. Dram sevmeyenlerin bile bayılması, öve öve bitirilememesi göz önüne alınınca nasıl bu kadar geç kalmışım diye düşünmeden edemiyorum. Aman siz de geç kalmayın diyor ve yazıma son veriyorum.


Elimizdekilerin kıymetini bilerek yaşamak ümidiyle… Esen kalın. J