Pazartesi, Mart 14, 2016

yanlış yaklaşımsamalar

20.12.2015
"anlatma da diyemiyorum kimseye, etrafımdaki kimseye de masum diye bakamıyorum artık" dedi kız. (yani umarım karga dememiştir) ben de "ne güzel söyledin, gerçi ben yine de ilk etapta ay ne tatlış insan diyorum herkese, salaklık mıdır bu?" diye sordum. bu soru son günlerde fena halde kafamı kurcalıyordu. bununla ilgili yeni bir post atmak istedim.

etrafımızdaki tanıdığımız tanımadığımız herkese karşı bir ön yargımız var şüphesiz. benim yok diyen var mı? varsa da kusura bakmasın ama imkansız bir şey bu, insansak eğer ve aklımız da varsa azıcık elbette ki evrilmiştir bir yöne ve şekillenmiştir bir şekilde. eh öyle olunca yargılama bizim bilinçli olarak yaptığımız bir şey olmaktan çıkıyor, bilinçli de yapıyoruz tabi. o ayrı bir mesele.

bir kızın çok tatlış olduğuna karar verme sürem otuz saniye. (genelde yalnızca %0.02'sinin olmadığına karar veririm.) bir erkeğin çok tatlış olduğuna karar vermem beş altı dakika. (olmadığına karar verme oranım erkeklerde biraz daha yüksek.) bu verilerden dolayı cinsiyet ayrımcılığı yaptığımı düşünebilirsiniz ama şunu unutmayın; şuan lise arkadaşlarım dışında, ne üniversitede ne de gittiğim diğer yerlerde, bir tane bile yakın olduğum kız yok. tam da bu yüzden bunun nasıl olduğunu anlayamıyorum işte.

salak mıyım? evet. ama böyle nasıl desem iyilik dolu, saf, temiz bir insan da değilim hani. hemen herkesin tatlış olduğuna karar vermemin sebebi ne? (tatlış burada 'pek iyi insan' anlamında kullanılmaktadır.) sonraki bir iki muhabbet iyi geçer, ben hala pembiş haleler görürüm insanların kafasında. bazılarını ikinci bazılarını on ikinci görüşümde kaybolur bu hale. sandığım kadar da iyi olmadıklarını fark ederim. sonra sinirlenmeye başlarım. kızarım, kızarım, patlarım.

şimdi sürecin ne kadar absürt olduğunu, şüphe yok ki fark edebiliyorsunuz. kendi kendime insanları çok müthiş ilan edip sonra da tabi ki böyle bir şey olmadığını fark ettiğimde onlara atar yapıyorum. iyi de aaaağğğğbiiii n'alaka? sen niye kendine kendine ayrı bir karakter yaratıyorsun ki insanlara? mal mısın gerizekalı mısın? biliyorum ikisi birdensin falan ama bir de yoruyorsun, üzüyorsun kendini. evet, salaklığın dik alası budur.

wpos'a göre insanlara pis kaka gözüyle yaklaşırsam hiç sorun çekmezmişim. mantıklı bir söylem olduğunu kabul edelim. eskiden ben de öyle bakardım zaten ama liseden sonra bende bir sevgi pıtırcıklığı baş gösterdi. iyi de herkes öyle iyi olamaz ki? (bana çok sempatik pembiş dediler hep ondan oldu bunlar.) sonunda bir de şöyle bir şey oluyor çünkü, kimseyi suçlayamıyorum. neden? çünkü ilk etapta beklentimi tavan yaptıran şeyler hep benim hayal gücümün ürünü. onlar bunu nasıl karşılasın? e işte sonra yine 'a saftirik çocuğum benim' diye kendimle baş başa kalıyorum. ama tabi yukarıda da söylediğim gibi benim pek de temiz kalpli olmayışım bunu bir paradoks haline getiriyor. ilginç şeyler bunlar tabi.

sonuç olarak efenim, herkes iyi değildir. e herkes iyi olmak zorunda da değildir. herkesin iyi olacağını düşünmek için bir nedeniniz de yoktur. o zaman ne yapıyoruz? ontolojik özlerimizi tokuşturuyoruz. ya da vazgeçtim. çünkü onu da denemiştim, işe yaramamıştı. o zaman dans

13 yorum:

  1. Yazının başında kendimi görünce küçük çaplı bir şok geçirdim ve onure oldum, tenks :))
    Şu son 1 senemde hayatım boyunca gördüğüm ama ayrımını henüz yaptığım pek çok şey oldu. Bunlarda birisi de bu yazındaki konu. Mutlu olmak için; insanlara sıfır(a yakın) beklenti ile yaklaşmak, gerektiğinde işini hallettirebilmek(sonuçta istemezlerse yapmazlar değil mi(bana yapılanı başkasına yapıyorum töbest.)) ve laflarına da çok takılmamak hatta hareketlerini de umursamamak gerekiyormuş. Yeterince tanımadığım biri hakkında iyi ve kötü duyumları aynı anda alınca tebirli olmuş olmak için kötüye daha çok inanmak gerekiyormuş. Çocukken dürüstlük, iyi niyetlilik, paylaşımcılık evrenseldir sanıyordum ama değilmiş işte. İnsanlar dürüst de değilmiş iyi de. Bu demek değil ki ben de onlar gibi olmalıyım; bu yalnızca, dürüstlüğümü kendi içimde ve iyi olduğuna inanacak kadar güvendiğim(en azından bu cesareti gösterdiğim) insanların yanında ortaya sermeliymişim yoksa, fazla iyi niyetliyi gördüler mi harcıyorlar be...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de bu yaptığım şeyin normal olmadığını yeni yeni idrak ediyorum. İlk etapta bir beklentim olmuyor da biraz muhabbet edince herkes çok tatlı sanki. İlginç. Ben de öyle farklı farklı duyumlar aldım ama sonra kendi bildiğimi okumaya karar verdim, iyi sonuçlanmadı, pes ettim.
      İnsanlar dürüst değilmiş, hem de hiç.

      Sil
  2. Renk gerizekalı!!! Hahaahha!?! Bak buna katıldım onlar bizim hayali kahramanlarımız aslında bi çoğunu yorumluyoruz ama neye göre? Hayır gerçekten saf değiliz ama yine de tatlı bi insan olduğuma kendimi inandırdım başka türlü bu kaprislerimin altından kalkamıyorum. Aslında ben basit bi insan olduğumu düşünüyorum. Beni anlamak çok kolay. Tastamam bi başak. Ama insanlar salak ya aynen insanlar salak bak bunu çok beğendim hepsi salak. yoksa işin içinden çıkamayız muhahahahhahha
    Darling

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Renk mi?
      Bence ben de basitim, aklımda kalbimde ne varsa küt diye söylüyorum, daha ne yapayım? Ama işte, yine de herkes ne yapacağımın belli olmadığını söylüyor.
      Herkes salak, biz de öyle. O zaman dans!

      Sil
  3. Aynen öyle bunların hepsi hayal gücümüzün bize bir oyunu hatta insanlardan çok kendimize kızıyoyoruz çünkü onları kendi hayallerimizde şekillendirdiğimiz gibi görüyoruz ama şekillenmezlerse şekillenmesin şekilsizler önemli olan RENK

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. şekillenmezlerse şekillenmesin şekilsizler, önemli olan RENK!
      iyi slogan olur bundan :D

      Sil
  4. Hayal kırıklığı yaşamak köyü şey.

    YanıtlaSil
  5. ya yeni yazı bekleyen bir ben miyim geliyom geliyom bi daha okuyup bi daha gidiyom öyle de manyağım :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. hahhahah böyle beklendiğimizi bilmiyorduk :D

      Sil
  6. Merhaba :)
    'herkes iyi değildir. e herkes iyi olmak zorunda da değildir.' cümlenin tatlışlığı diyorum ve sen anlıyorsun:)
    Ne kadar smimi bir yazı dilin var, keyifle okudum, sanki karşılıklı bir muhabetteyiz de sen anlatıyormuşsun gibi. Çünkü bazen samimiyetsizlik insanı iter. Yarım ağız gülümsedim hep. önce okuyup geçiçektim. Dedim neden ki? Sorgula. Sonra dedim sanane. Sonra sustum. Sonra dansa başladım. Hala dansın içindeyim. Selam verip devam etmek istedim.
    Hoşkal :) HA BİR DE; şekillenmezlerse şekillenmesin şekilsizler, önemli olan RENK!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ayyyy çok teşekkür ederim, samimiyet benim için çok çok önemli bir şey o yüzden yorumunu böyle 3 4 defa okudum, pek mutlu ettin, sağ olasın :'')
      iyi ki selam vermişsin, dansımıza hoş geldin!!!

      Sil