Cumartesi, Mayıs 18, 2013

rüya, gül ve ilbe


Uyarı: Bu tam anlamıyla benim daldan dala atlayacağım, saçmalamanın dibini vuracağım bir post olacaktır. (sanki diğer zamanlarda başka bir şey yapıyorum.) 

Geçenlerdeki bir rüyamı unutmadan önce yazsam iyi olacak. Rüyamda ben bir suçluyum ama suçum ne bilmiyorum. Üsküdar’daki Balıkçılar Çarşısındayım. Kötü adamların kaçırdığı kızı kurtarmaya çalışıyorum. (hem suçlu hem kahramanım yani.) Ve başarıyorum da. Sonra kızı çarşının sonundaki güvenlikçilerin olduğu kulübeye teslim ediyorum. –çarşıda güvenlikçi kulübesi, evet-

Sonra ailem geliyor, eve gidiyoruz. Yas tutuyoruz. Çünkü ben polise teslim olmaya karar vermişim. Sonra ben bir odaya giriyorum. Minho, Onew ve ben varız. Az sonra da Taemin gelip odaya girmek istiyor ama içeri almıyoruz. Bayağı bir kavga gürültüden sonra Taemin zorla odaya giriyor. Ardından polisler geliyorlar beni bir meydana götürüyorlar ama ne hikmetse her yer Koreli idol kaynıyor. Benden başka suçlular da var. Bizi mülteci kampına götürecekleri otobüsün önüne diziyorlar.

Bu kişilerden biri de Key. Öne çıkıp bas bas bağırıyor: “Ben şimdi gideceğim ama gitmekten asla üzüntü duymuyorum! Çünkü sevdiğim insanlar da benimle beraber geliyorlar!” Ne hikmetse meydan suçluların meydanı ama iki tane mc var. Biri IU, diğeri Jae Suk. Onlar Key’e soruyorlar: “Kimi seviyorsun?” Komik olan şey şu, Key gelip işaret parmağını burnuma dikiyor ve “Bu!” diye bağırıyor. Mantıklı olarak sevinmem gerekir ama rüya bu ya korkudan ödüm patlıyor.  Hem de bu Key şimdi ki yetişkin Key değil. İlk debut yaptıkları zamanki minnak Key.
        
Sonra bizi otobüse dolduruyorlar. Arkamda Kyuhyun ve Yesung oturuyor. “Ne iyi, yalnız değiller,” diye düşünüyorum ve mutlu oluyorum. Ama Kyuhyun çok sinirli… Kelepçeli ellerini ileri uzatıyor, yerinde duramıyor, bağırıp çağırıyor. Kime mi? Tabi ki Changmin’e… “Sen benim arkadaşım değil misin? Neden gitmeme izin veriyorsun? Neden benimle gelmiyorsun?” falan derken. Changmin ileri çıkıyor. Still teklisini çıkardıkları zamanlardaki gibi saç modeli. Gösterişli bir reverans yapıyor. Ama olayla ilgisi olmayan bu hareketi neden yaptığına dair hiçbir fikrim yok. (evet diğer şeyler çok mantıklıydı zaten.)


Sonra beni mülteci kampı diye odama götürüyorlar. Bir tane de oda arkadaşım var. Kim? Death Note – L. Önce biraz korkuyorum ama sonradan çok iyi anlaşıyoruz. Ben sandalyede, oda masada otururken kulaklığı paylaşıp müzik dinliyoruz ve rüya orada sona eriyor.

***

Gül koklama manyağı olduğumu öğrendim/öğrendik. Perşembe sabahı N-sa okula elinde bir demet gülle geldi. Tabi herkes “Kim verdi?” diye kızın başına üşüştü. O da gayet ciddi bir yüz ifadesiyle “Benimki.” Dedi. Ama ne hikmetse kimse inanmadı. Konferans vardı, ben demete el koydum ve sona erene dek gülleri kokladım. O kadar çok kokladım ki burnum aşındı. Programın sonunda arkadaşlarımdan biri gelip: “Yeter yeter! Bütün konferans boyunca kokladın. Bir yemediğin kaldı.” Dedi. Bunun dışında darling sık sık gülleri benden uzaklaştırıp “Yeter!” dedi. Haklıydılar ne diyeyim? Elimden gelse yerdim herhalde^^hahahah Çıkışta ise N-sa gülleri bana verdiğini ilan etti. Tabi hemen herkes de birer gül aldı. Sonra iki tane de ben verdim. Ama güller çoktu, bu yüzden sorun olmadı.


***       

Ha bir de Secret – Hyosung’un şu olayı… Muhakkak biliyorsunuzdur da ben yine de bir özet geçeyim. Hyosung SBS’nin bir radyo programında “demokratikleştirmek” kelimesini yanlış kullandı. Kore’de en çok nefret edilen iki şey varmış, biri iljin diğeri ilbe. Iljin işte hep şu dizilerde gördüğümüz zorba tipler. Ilbe ise demokrasi karşıtı bir topluluk. Tabi ki bu Kore halkı tarafından hiç hoş karşılanmıyor. Hyosung da bu kelimeyi onların kullandığı şekilde kullanınca birden polemik oluştu. Netizenler ciddi tepki gösterdi. Şirket ve Hyosung özür diledi. Kelimenin anlamını bilmediğini falan söyledi ama nafile… Bence asıl bomba bu ilbe denen topluluk sürüsüyle Secret albümleri almaya başlayınca oldu.

Benim bu konudaki görüşüm şu; Hyosung’un aklından ne geçtiğini elbette bilemem ama bu durumda hemen “düşünme (!) sürecine” falan girmeli çünkü netizenler onları yer. Ki bu bile onu kurtarır mı bilmiyorum. Yine de “sevildiğin kadar nefret edilirsin” mantığından yola çıkarsak Hyosung bu olayı çok da büyümeden üzerini örtebilir diye düşünüyorum. Tabi ki yeni bir hata yapana dek. O zaman bütün istihbarat birimlerine taş çıkaran netizenler bulur buluşturur, verir veriştirirler. 

Bir de bunun dışında tabi, yazmam gereken kitap ve film eleştirileri var. Ayrıca okul dergisi için bir şey yazmalıyım. Ama çok üşeniyorum... Sonra bu aralar pek çok şey öğrendim. Uzun süren çabalarımın sonunda potaya asılacak kadar yükseğe sıçradığımda bizim okuldaki potanın sallanılacak kadar sağlam olmadığını mesela…Önemli bir bilgi.

1 yorum:

  1. Vaaa sana tebrik koyuyorum o zaman :D Sonuna kadar okuduğun için yani :D Çok da teşekkür ederim bu arada. Rahatladım da :D

    YanıtlaSil