Pazar, Şubat 24, 2013

üçü bir arada uzakdoğu sineması



Normalde filmleri ayrı ayrı anlatmayı düşünüyordum ama bugün bir istisna. Uzakdoğu ülkeleri arasında favorim Japonya olsa da sinema dünyasında çok parlak olduklarını düşünmüyorum. Tabi ki muhteşem filmler var ama genel olarak değerlendirmek gerekirse böyle. Uzakdoğu sinema dünyasında benim ilk sırada Çin var. Ama söz konusu dram olursa tabi ki Kore bir adım ileride olabilir.

Üç Numaramızda bir Japon filmi var; Shinobi…



IMDB Puanı: 6.9/10
Yapım: 2005 Japonya
Tür: Aksiyon ,  Dram ,  Romantik
Süre: 107 dakika
Yönetmen: Ten Shimoyama

Bir zamanlar yetenekleri ile kimsenin baş edemeyeceği insanlar vardı. Sadece savaşmak için yaşayan bu gölgelerin savaşçıları “Shinobi” olarak bilinirdi. Iga ve Koga iki köyün Ninja soylarıydı. Her iki boyun da farklı üstünlükleri vardı. Her iki boyda 400 yıl boyunca Shinobi’nin gizemli sanatları ile sayısız Ninja yetiştirmişlerdi. Yüzyıllar süren savaşlardan sonra topraklara barış gelir ve Shinobi boyundan gelen bir adam ve bir kızın tanışmasıyla hikâyemiz burada başlar.

Filmde sık sık vurguladıkları şey de Shinobi’lerin “sadece savaşmak” için yaşadıkları.


-“Biz birer silahız. Savaşmak için yaratılmışız. Düşman olmazsa biz de olmayız.”

Efendilerin efendisi dedikleri imparator ve diğer devlet adamları Shinobiler yaşamaya devam ettiği sürece asla tam barış sağlanamayacağını düşünürler. Buna bir çözüm olarak da adi bir plan kurarlar. İki köyün en iyi beş savaşçısı birbiriyle savaşacak ve sadece biri kazanacaktır. Ayrıca bu filmde vazgeçilmez isimlerden birini daha görüyoruz; Hattori Hanzo.

İlk kez Kill Bill’de karşılaştığım bu isim daha sonra Japon yapımı veya Japon karakterlerin yer aldığı filmlerde birçok kez zikredilmiştir. Peki nedir, kimdir bu Hattori Hanzo?

Hattori Hanzo (1542 - Aralık 23, 1596)
Hattori Manasari olarak da bilinmektedir. Sengoku döneminin ünlü samuray ve Ninja ustasıydı. Tokigawa Ievasu’’nun hayatını kurtardı ve daha sonra birleşik Japonya’nın kurulmasına yardımcı oldu. Günümüzde ise birçok konuda kullanılan bir kişilik olmuştur.
Hattori Yasunaga'nın oğlu olarak dünyaya geldi. Matsudaira klanının hizmetinde bulundu. Daha sonra korkusuz taktiklerinden dolayı Oni no Hanzo (鬼の半蔵 Şeytan Hanzo) olarak tanınacaktır. Bu isim ona ayırt edilebilsin diye Watanabe Hanzo tarafından verilmiştir. Onun takma ismi ise Yari no Hanzo (槍の半蔵 Mızrak Hanzo) idi. Hanzo'nun Mikawa eyaletinde doğduğu ve büyüdüğü düşünülmektedir. Kendisi sık sık Hattori ailesinin merkezi olan Iga eyaletine gitmiştir. İlk savaşına 16 yaşında katılmıştır. Bir yerden kaybolup başka yerde görünme, psikokinezi ve önsezi gibi doğaüstü yetenekler kendisine atfedilmiştir. 55 yaşında ölmüştür.

***

Ancak film bu ya, iki köyün liderlerinin torunları birbirine âşık olur. Bu yaşlı büyükanne ve büyükbaba ölümüne savaşırlar. Gerçekten de ikisi de ölür.^^hahah Onlar ölünce bu iki âşık genç köylerinin liderleri olmak zorunda kalır. (Elbette anne-baba çoktan ölmüştür. Ne bekliyorsunuz? Savaşçı olmak için birinci şart bu!) Ama elbette oğlan savaşmak istemiyordur. Bu işin aslını öğrenmek için Sumpu Kalesine gitmeye karar verir. Diğer dört savaşçısıyla yola çıkar. Kız da dört savaşçıyla onun peşine düşer. Ama bilmedikleri bir şey vardır. Onlar yoldayken bir ordu köylerini yok etmek için yola çıkmıştır. Bu arada bence kız çok güzeldi hehe.



İkinci filmimiz Çin ve Hong Kong’dan; Kong Fu Hustle…



IMDB Puanı: 7.7/10
Yapım: 2004- Çin , HongKong
Tür: Aksiyon , Komedi , Suç
Süre: 99 dakika
Yönetmen: Stephen Chow

 


1930'larda Çin değişik bir havadadır. Balta Çetesi tüm zengin mahallerini kontrol altına almıştır. Sadece fakir ve kıyıda köşede kalmış mahallelere dokunamamaktadırlar  Sing, Balta Çetesi'ne katılmak isteyen, ama bunun için pek bir şey beceremeyen biridir. Bir nevi döneminin kaybedenidir. Bir gün arkadaşıyla haraç kesmek için bir fakir mahalleye gidip kendilerini Balta Çetesi gibi tanıtırlar, ama baltayı taşa vururlar. Balta Çetesi de onlardan kısa bir süre sonra mahalleye gelir.

Açıkçası filmin mizah anlayışı gayet hoştu. En azından ben çok güldüm eğlendim. Gördüğünüz gibi Chow hem senaryoyu yazıp, hem yönetmenliğini yapıp, hem de baş rolünde oynadığı bu film canınız sıkkınken zevkle izleyebileceğiniz bir kung fu filmi. 


*** 

Ve ilk sıraya koyduğum film Kore yapımı bir dram; Windstruck…


IMDB Puanı: 7.1/10
Yapım: 2004- GüneyKore , HongKong
Tür: Dram , Komedi , Suç
Süre: 123 dakika
Yönetmen: Jae-young Kwak

Suçluları yakalamaya çok hevesli yeni yetme polis memuresi Kyung, izinli olduğu bir gün sokaktan gelen yardım yakarışlarına kulak vererek; kapkaçcının peşine düşer.Kyung peşine düştüğü adamı yakalar fakat yakaladığı adamın yanlış adam olduğunun çok geçmeden farkına varır..Evet, belki yanlış adamı yakalamıştır ancak ondan hoşlanmıştır. Özür dileyeceği yerde, adamla yakınlaşmak için; ortada anahtarı olmayan bir kelepçeyi geçirir kollarına...


Çok iyi bir dramdı. Aslında başlarda sıradan olduğunu düşünmüştüm. Bir romantik komedi işte... Ama filmin detayları çok hoşuma gitti. İlk yarı neyse de ikinci yarı gerçekten çok etkileyiciydi. Bir defa gözlerim doldu, ki bu benim için müthiş bir duygu.

Secret Garden’da Hyun Bin’in mektup yazdığı bir sahne vardır. 17 ya da 18. Bölümde… “Başka hiçbir adamı sevme. Sadece beni düşünerek yaşa. Choi Woo Young abimle çok yakınlaşma. Bu bir emirdir. Tüm yaşamım boyunca aldığım en bencilce karar bu olabilir ama bu cemiyet liderinin bir kararı. Saygı göster. Her zaman muhteşem olan Gil Ra Im, gelecekte de, muhteşem olmalısın. Seni delice özleyeceğim. Seni seviyorum. Seni seviyorum…” Burada Hyun Bin hüngür hüngür ağlıyordu. Herkes de orayı izlerken çok ağlamıştı falan. Benimse gözlerim bile dolmadı yani, o kadar odunum. Ayrıca Lee Jong Suk ağlarken sadece üzülen (ama School’da sadece şu tepkiyi veriyordum: “Yine mi?”) ama Ha Ji Won ağlarken gözleri dolan bir insanım. -bakınız As One-

More than Blue, Daisy, My Sasy Girl ve A moment to remember gibi ünlü Kore dramlarının arasında yerini çok rahat bir şekilde alır. Gerçi bana sorarsanız a moment to remember’ın senaryosu çok sıradandı. –bildiğiniz yeşilçam işte- Ben diğer ikisini çok severim ama windstruck benim için farklı bir yer edindi. İlk sıramda oturmuş, gayet rahat, takılıyor. Bir de insanlar genelde ilk yarıyı beğenmiş, niye acaba? Hiç anlamadım… 

***


-“En azından “üzgünüm” diyemez misin?”
-“Senin adın “üzgünüm” mü? Ancak o zaman üzgünüm derim.”


*** 

“Kız arkadaşımı tanıştırmama izin verin. O öyle biri ki benim için çok ağladı. Onun adı Kyung Jin, Yeo Kyung Jin. Onun adını söylerken bir garip oluyorum. Onda kimsenin elde edemeyeceği özel bir şey var.”


***

-“Merhaba, ben Myung Woo, şarjım bitmiş olabilir ya da servis dışı bir bölgede olabilirim. Bip sesinden sonra mesajınızı bırakın, ben sizi geri ararım.”
-“Hangi servis dışı alan bu? Geri dön! Çabuk geri dön. Hayır hayır, dur. Ben sana geleceğim.”

***

“Yanında yokken rüzgârı hissedersen bil ki o benim.”

*** 
“Sen mi geldin Myung Woo? Burada mısın? Sen misin? Yoksa sadece rüzgar mı? Söyle! Söylesene Myung woo… Myung Woo… Rüzgar mı oldun? Gerçekten rüzgar mı oldun?”


***
-“Gitmem gerek. Gitmeden önce seni bir kez daha gördüğüme çok sevindim.”
-“Olmaz Myung Woo, gitme! Gidersen peşinden gelirim. Gitme.”
-“Hayır. Zamanın daha gelmedi.”
-“Önünde yaşayacağın güzel bir hayat var.”
-“Hayır hayır.”
-“Benim yüzümden üzülme. Tekrar bir araya geleceğiz. Hissedemiyor musun? Tekrar bir araya gelince bu hayatta yaşadığın en mutlu anları bana anlat. Ve rüzgârda fısıldamamı duyunca benimki gibi bir ruha sahip birisiyle tanışacaksın. Şimdi… Kalbimdeki aşkınla gitmeme müsaade et.”
-“Myung Woo! Üzgünüm…”
-“Beni öyle çağırma. Benim adım Myung Woo.”
- “Artık üzülmeyeceğim. Her zaman yanımda olduğuna inanacağım. Beni özlediğin zaman gelebilirsin, istediğin zaman. Rüzgar olarak gelsen olur, rüzgar olarak gelsen de…

***
-“Kyung-jin, bugünlerde nasılsın? Artık acı çekmiyorsundur umarım. Her zaman yanındayım. Bir zamanlar ne dediğimi hatırla. Rüzgârda fısıldamamı duyunca benimki gibi bir ruha sahip birisiyle tanışacaksın. Hissedebiliyor musun? Hep yanındayım. Onunla bugün tanışacaksın.”


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder