Cuma, Eylül 09, 2016

filmekimi hayalleri


not: bu yazı esasında roromiya için olmakla birlikte filmekimine gitmeyi düşünen herkese adanmıştır.
notun notu: şüphesiz ki bu filmlerin hepsini izleyebilmem mümkün değil sonuçta ben de okula gidiyorum hani. (o sırada okulu biraz ekmeyi düşünsem de) sonra saati günü çakışanlar olacak ve ben seçim yapmak durumunda kalacağım falan filan ama şimdilik hayal kurmakta bir sakınca yok?
edit: yazıyı yazarken karışık gitmiştim, bazı filmler geçen seneden, o yüzden şimdi yanlarına tarihlerini ekliyorum ki karışıklık olmasın efenim.

babam - babai (2015)

bu seferki balkanlardan kopup gelen bir film, dili arnavutça. oscar'ın kosova adayı olan filmin yönetmen koltuğunda visar morina oturmakta. kendisinin ilk uzun metraj filmi olduğunu düşünürsek takdire şayan bir başarı. film doksanlarda geçiyor, annesiz ve babasının onu bıraktığı on yaşındaki nuri'nin hikayesi. ağlamaya hazır olmak gerek gibi.


dağlar uzaklaştığında - shan he gu ren (2015)

ünlü çinli yönetmen jia zhangke'nin son uzun metraj filmi yine bir dram ve yine yönetmenin karısı ve vazgeçilmez aktrisi zhao tao oynuyor.  (yönetmenleriyle evlenen oyuncular ya da oyuncularıyla evlenen yönetmenler listesi yapıcam bir gün.) bu değişen çin ya da dolar'ın öyküsü olduğu kadar kentleşen bütün dünyaların öyküsü. kesinlikle kaçırmam dediğim bir film çünkü a touch of sin'i izlemiştim, yönetmenin bir diğer filmi olaraktan efsaneydi gerçekten, ben çok beğendim. (gerçek olay ve karakterlerden esinlenilmiş dört hikaye, bir nevi dört kısa film çok ufak dokunuşlarla birbirleriyle ilişkililer) bir de cry me a river'ı izlemiştim, yönetmenin kısa filmi. üniversiteden mezun olduktan on yıl sonra bir araya gelen arkadaşlarla ilgiliydi. durgun, hüzünlü bir film. kendi geleceğimden bir kesit izlermiş gibiydim ve şarkı çok güzeldi. zhangke'yi seviyorum.

insanın değeri - la loi du marché (2015)

fransız sinemasının o sessiz sakin ama insanın içinde hafif hüzünlü ufak tatlı duygular bırakan bir film olduğunu düşünüyorum. aslında bunu evde izlemeye niyet ettim ama bilirsiniz evdeyken araya bir şeyler girip durur ve bu böyle bir filme zarar verir çünkü bir kere başınızı çevirirseniz bir daha bakmak zordur. en azından birçok insan için. bakalım ne olacak?

en güzel günlerim - trois souvenirs de ma jeunesse: nos arcadies (2015)

bunu izlemiş bulunuyorum. güzel bir filmdi ama tavsiye etmeli miyim? biraz psikolojimi bozdu. film paul isimli bir adaşımın geçmişi anımsaması denebilir elbette. konsept olarak beğensem de fikirlerimiz pek uyuşmuyor, böyle bir senaryo yazmazdım ben olsaydım ama tabi ki bu benim değil arnaud desplechin'in filmi en nihayetinde. biraz da otobiyografik özellikler taşıdığı kanaatindeyim.


hasret - sehnsucht (2015)

sonunda bize ait bir film. (baskın denilen korku filmi beni  pek alakadar etmemekte.) gerçi yönetmeni de ben hopkins olduğundan yine bizim sayılır mı emin değilim ama ben öyle görmek istiyorum. sonuçta bizi anlatmakta. almanya türkiye ortak yapımı olan belgesel film türkiye'yi bir de alman bir yapım ekibiyle birlikte yeniden keşfetmenize neden olabilir.


arjantin - zonda: folclore argentino (2015)

yalnızca ve yalnızca adını gördüğümde bu filmi izlemek istedim, yönetmen ya da başka bir şey umurumda değildi. arjantin'e dair her şey olabilirdi. genel olarak latin amerika ve özellikle arjantin hem müzik hem edebiyat hem de sinemasıyla ilgimi çektiğinden her şey olabilirdi. nitekim daha önce de benzer türde filmler çeken yönetmenimiz carlos saura arjantin'in geleneksel müziğini  konu alan ve beni şimdiden heyecanlandıran bir belgesel çekmiş. listenin ilk sırasında duruyor. ispanya, fransa ve arjantin'in ortak yapımı film yalnızca 85 dakika.

ben ve earl ve ölen kız - me and earl and the dying girl (2015)

adı çok güzel değil mi? izlediğim en iyi gençlik filmlerinden biriydi. (bu cümleyi kurmamın akabinde yarım saat kadar izlediğim diğer gençlik filmlerini düşündüm. en son ortaokulda izlediğim bir iki film geldi. japon sinemasını saymazsak tabi. onun dışında, cidden en son ne zaman bir gençlik filmi izledim?) senaryo oldukça klasik görünüyor, okulda pek arkadaşı olmayan bir çocuk, tuhaf bir çocuk çünkü annesi ve babası tuhaf. ama tabi ki bu tuhaflıklar filmi güzel yapan şeyler. ve earl... siyahilere zaafım olması bir yana, earl hakikaten çok hoş bir karakter. ve arkadaş. bir de lösemi olan kızımız var. bu noktada ığğğaa kamooon dediğinizi duyar gibiyim, tabi ki film ne kadar komikli ilerlese de  dramdan kaçış yok. alfonso gomez rejon'un yönetmenliğini yaptığı ikinci filminin diğerinden oldukça farklı da olsa daha iyi olduğu kanaatindeyim. ama bu noktada görüntü yönetmenine dikkat çekmeden geçmemeliyiz çünkü chung chung-hoon yine çok iyiydi. gerçi kendisinin sıradışı zevkleri var ama olsun. saygılar abi...  


mikrop ve benzin - microbe et gasoil (2015)

aslında bunu ailecek film başına oturduğumuz bir gün de izleyebiliriz. bu sefer nasıl bir iş çıkarmış michel gondry merak ediyorum, bütün filmleri sıradışı komediler olan bir yönetmenimiz. eternal sunshine of the spotless mind'ı izlemediyseniz bile adını herkes duymuştur. türkçe'ye sil baştan gibi mükemmel bir şekilde çevrilmesi de ünlüdür. aksiyon, romantik, drama ya da fantastik ama her zaman komedi çeken arkadaşımız bu sefer kendi elinden çıkan senaryosunda iki çocuk üzerinden hikayesini anlatıyor.

cemiyet - el club (2015)

latin amerika'nın bağrından kopup gelen filmimiz şili'de geçiyor. kiliseden uzaklaştırılmış bir kaç rahibin öyküsü. soğuk renklerin hakim olduğu, fragmanının bile beni etkilediği, aronofsky onaylı film.

bir ulusun doğuşu - the birth of a nation (2016)

siyahi bir kölenin bir isyana liderlik edişinin öyküsü. nate parker manyak bir şey yapmış, senaryo yazmış, yapımcı olmuş, yönetmen koltuğuna oturmuş bir de üstüne başrolü oynuyor. ama cidden trailerı çok etkileciydi.


the beatles: eight days a week – the touring years (2016)

izlemek isterik çünkü beatles severik. hardcore fan sayılmam pek o yüzden bir şeyler öğrenirim haklarında, dinlemiş olurum falan diye düşünüyorum.

satıcı adam - forushande (2016)

bu film hakkında söylenecek pek bir şey yok, yönetmen koltuğunda asghar farhadi oturuyor, o zaman izleyelim kafası. arthur miller'ın satıcı adamın ölümü oyununu canlandıran tiyatrocu bir çifti anlatıyor.

paterson (2016)

burada yine kafamız aaa jim jarmusch hadi izleyek şeklinde çalışmaktadır. bir otobüs şoförü ve bir şairin masalı diyor imdb.

wiener dog (2016)

kara mizah sevdası, bir köpeğin hikayesi ve sahiplerinin elbette. zaten karanlık tarzı ve toplum eleştirileriyle dikkat çeken yönetmeni todd solondz'un en ekstrem filmiymiş. (diyorlar) göreceğiz bakalım.

öğrenci - uchenik (2016)

filmin konusunu okuyunca zınk olup izlemek istedim. elimizde bir lise öğrencisi var, okulda dini vaazlar vermeye başlıyor. (modern rusya'da sen hayırdır gülüm?) öğretmeni de vay efendim sen ne yapıyon diyor tabi, bunun hikayesi, merakla bekliyorum.

zamanda seyahat - voyage of time (2016)

evrenin tarihini anlatan bir belgesel. yönetmen terrence malick, müzik ennio morricone, anlatıcı kate blanchett. izlenmez mi?

isviçreli asker - swiss army man (2016)

trailerı izleyince dumura uğradım resmen. bu ne loooo derken izlemem lazııııım dedim. benim için daniel radcliffe demek harry potter demek değil, young doctor'daki rolüyle canlanıyor. o yüzden böyle bir filmde oynamasını yadsımadım. ama cidden izlediğim en anormal film olmaya aday. manyak bir şey ya. olay şu ki bir adam var, ıssız bir adada tek başına. sonra bir ceset kıyıya vuruyor adam da yalnızlıktan bu cesetle arkadaş oluyor. ama bildiğimiz cesetlerden değil bu.  ne demek istediğimi anlamak için trailera bir göz atın.


görüşmek üzere, sevgiler, saygılar

12 yorum:

  1. Ben earl ve dying girl çok güzel film. En güzel günlerim daha iyi olabilecekken olamamamış bence ve senaryo konusuna katılıyorum ben de daha farklı yazardım. Bu iki film 2015 film ekiminde gösterildi sanırım. Sayılı gittiğim, bilet bulabildiğim filmlerdi. Hatta bu yüzden yazmadım blogda sanırım. Belki bir filme daha gidebilmişimdir. Club yakın zamanda izleyeceklerim arasında, merak ettiğim filmleri de not aldım.
    Ben de festivaller için derslerden kaçtım :) Pişman mıyım asla 😄 Festivallerin sıkıcı yanı bilet bulamamak ve iki görmek istediğin filmin çakışmasıdır herhalde. Bir de dersler olunca filmler azalıyor. Ama her şeye rağmen o atmosfer çok güzel, bu sene gidememenin hüznü var :(. Size iyi eğlenceler, yorumları bekliyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İçimde kalmasın yeterince yazmamış gibi bunu da yazayım tam olsun, yönetmen oyuncu listesi kesin olsun ama tüm eşler olunca zorlayıcı olabilri 😄 Bknz; godard,burton. Paterson'ı ben de merak ediyorum. Bakalım neler çıkmış ortaya.

      Sil
    2. yazarken karışıklık olacağını akıl edemedim, bir kaç tane daha film var 2015'ten, hazır yazıyorken onları da araya katalım diye düşünmüştüm.
      aslında önceden bilet bulamayıp da sinemaya gittiğimde izleyebildiğim film çok oldu, bazen daha ucuza ya da kimi zaman bedavaya. filme giremeyenler olduğunda ya da gelmeyenler böyle güzel şeyler olabiliyor.
      ben izin alıp dersten erken çıkmıştım bir kaç kez, insanın bölümü sinema olunca bu konuda esnek davranıyorlar hihih
      hahahah doğru bütün eşler kısmını düşünmemiştim

      Sil
  2. Notlarımı almış oldum, bunun için çok teşekkür ederim. Ben sadece bu filmekimi ile ilgili bir liste çıkatırsın zannetmiştim ama bunlar adeta gelmiş geçmiş filmekimi listeleri olmuş <3 Bunun içinse ayrıcana teşekkür ediyorum.

    Fragmanları izlerken sadece Öğrenci'ye "bu ne beaa" ilgisiyle yaklaşmıştım ama anlaşılan senin ilgini çekmiş. Buna şaşırmadım desem yalan olur, fakat belki de ben biraz küçümsemiş olabilirim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. yok yahu sadece geçen seneyi de kattım, ben teşekkür ederim

      açıkçası ilk başta ben de o moda girdim ama sonra bu abukluğu merak etmekten kendimi alamadım. yine de söz konusu bir çakışmada harcayacağım filmdir :D

      Sil
  3. Bir ulusun doğuşu, öğrenci ve isviçreli asker ilgimi çekenler oldu bu senekinde. Belki ben de katılabilirim bu sene festivale :D Tarihi ne zaman sana sorsam, şuan araştırmaya üşendim de :D

    YanıtlaSil
  4. hepicini izlemek istiyorum, en çok Youth'ta ki Hitler ve şu robotu canlandıran oyuncunun bizim danyıl ile birlikte olduğu fotoğraftaki filmi, ismine bakmadan direkt yorum abandım bu arada bir heyecan ile, bir de jarmusch'u çok merak ediyorum ek olarak da şu arjantin le ilgili belgeseli bulduğum an izleyeceğim.

    Sinemacı Paul'ün zevklerine güveniyorum! ^^

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. bilet kalmayacak izleyemicem falan diye çok korkuyorum :(
      tişşikkir ederim efenim

      Sil
    2. Hemen al bari, ben gidemeyeceğim gibi duruyo burada her gün bi bomba ihbarı geliyo :(

      Sil
    3. istanbul da aynı ama beni çok enterese etmiyor nasıl bir bağışıklık kazandıysam artık :/

      Sil