Perşembe, Ocak 02, 2014

2008'de Kaldım Ben, Hala...

Yılbaşında böyle bir yerde olursam belki kutlama yapacak kadar mutlu olabilirim.^^


Uzun bir süre hepimiz tarih atarken 13’le bitirmeye devam edeceğiz.
Düşünüyorum da çok kötü bir yıldı, gerçekten berbat.
Sonra yeniden düşünüyorum da aslında harika da sayılabilir.
Seçmek bizim elimizde. Her zaman olduğu gibi.
2013 bir süre “hayatımın en kötü yılı” olarak mı kalacak yoksa “iyiydi ya” dediğim bir yıl olarak mı?
Tipik bir gözden geçirme yapalım. İyileri hatırlayalım.

Bu yıl;

En anlamlı doğum günümü yaşadım. Nedense benim doğum günüm her zaman birkaç kez kutlanır. Sülalede hiçbir çocuğa yapılmayan bana yapılır ki öyle aman aman da bir özelliğim yok. En büyük torun değilim, en küçük de değilim, en şirin, en iyi, en çalışkan hiç değilim. Sanırım ocak ayının azizliği. Ama ben bundan bahsetmiyorum, bu seneki doğum günüm en güzeliydi. Doğum günü kutlamalarına karşı olan ben bile eğlendim. :D

Okul hayatımdaki en güzel dönemleri yaşadığımı fark ettim ve sevdim. Okulu sevdim!

Bütün yıl blog yazıp durdum, hehe^^
Ve bir bloga ne kadar saçma aramalarla gelinebileceğini öğrendim.

Ne zaman kafamı dağıtmak istesem Kore’ye sarıldım, Japonya’ya takıldım, rahatladım. Bu blogda da sık sık onlardan bahsettim, insanların da kafası dağılsın istedim.

Her gün daha koyu bir Cassiopeia oldum. :D Led Apple, FT Island manyağı oldum. :D

Shirushiiiiiiii diye biri girdi hayatım, iyi ki de var :3
Yine blog sayesinde Filozofla tanıştım.^^
Hanijuni ile tanıştım sayılır, blog dışında konuşmadık ama :D

Bütün sene rüya görmekten anam ağladı. Ama bir dakika, iyi şeyleri hatırlayalım demiştik.

Atlaya zıplaya Kore dizileri izledim.

Bir de geçenlerde Gu Family Book’u izledim 25 saatlik diziyi 5 saatte izledim ama. :D Ne çok izlemişim ha… 2012’de de Secret Garden, White Christmas, Shut Up Flower Boyband’i izlemiştim. O değil de niye toplamda 9 çıktı? Geçen saymıştım 10 çıkmıştı. Amaaan.

İlk kez hikâyelerimi yayınladım, başka insanlara okuttum.

Okuduğum kitapları son dört ay sayabildim. 24 ediyor. Çarpı üçten 72 okuduğum kitap sayısını verir bence. Aslında sene başında daha fazla okuyordum diyebilirim. Neyse.

İlk kez adam gibi ders çalıştım. :D

Hala bir erkeğe âşık olmadım -.- Ve bu da iyi bir şey değil, aşk ilham demektir. :'(

Ve... 
Çok iyi aile ve arkadaşlara sahip olduğumu bir kez daha anladım.
Herkese teşekkür ederiiim. *.*

***

Peki, yeni yıldan neler bekliyorum?

Daha fazla ders çalışma, 
Daha az internet,
Daha fazla kitap okuma,
Daha az stres,
Daha fazla müziiikk (daha fazlasını nasıl olacak bilmiyorum :D )
Daha az monotonluk, -.-
Dostlukların devamlılığı ve
Aaaaaşşşşşşşşkkkkkkk! :D :D :D

***

Yılbaşına nasıl girdiğimi ve yılın ilk günü neler yaptığımı anlatayım.

Sin ve Metüriç’le birlikte okulun pansiyonunda kaldım. Saat on ikiye üç kala alttaki yılbaşı kutlamasına yetişmek için merdivenleri inmeye başladık ama nafile biz merdivenlerden inerken yeni yıla giriverdik. Halbuki ben ders çalışarak girecektim belki seneyi ders çalışarak geçiririm diye. :D Sonra bir girdik her yer karanlık ışıklar yanıp sönüyor, düüüüt düüüüt, maskeler şapkalar falan. Şaftımız kaydı, odamıza geri döndük biz de. :D

Saat ikide herhangi bir kelime söyleyip, onunla ilgili anılarımızı anlatma oynadık. Sonra herkes bireysel olarak müzik dinledi ve uyuduk. Sabah kalktım ama Sin ve Metüriç’i uyandırmak istemedim. Ben de kalktım biraz boş boş dolandım, geri yattım uyuyamadım, kitap okudum, derken uyandılar. Kahvaltıda Lee Seung Gi ile Yoona’nın haberini aldık. Şok oldum, netizenlerin ne diyeceğini çok merak ettim ama sonra unuttum gitti. :D



Sonra kitapçıya gittik. Orada elime rastgele bir kitap aldım. Kitab-ı Mente diye bir şey geldi. Menteşiliği anlatıyormuş. Menteşilik de simyadan bozma, kimyadan çakma acip bir akım/tarikat ya da her ne ise imiş. 17.yüzyılda ortaya çıkmış. Ayrıca Murat Menteş’in de gerçek isminin bu olmadığına, onun da bu olayla bağıntılı olduğuna dair şeyler de vardı. Neyse, kitabı yazan iki adam hayatlarının son 17 yılını buna adamışlar. Bana sorarsanız sadece kafayı sıyırmışlar… Ya da canları sıkılmış, Sin'in dediği gibi "Bakalım kaç kişi yiyecek?" mantığıyla yola çıkmışlar. Valla olur mu olur... Zaten yazarlardan Çaydamlı, afili filintalardan biri. Hayırlısı diyelim. :D



Ardından da filme gittik, Düğün Dernek. Murat Cemşir-Sadi Celil Cengiz-Ahmet Kural üçlüsünü “Üsküdar’a Giderken”den beri takip ediyorum. Onun gazıyla gittim ama normalde Türk komedi filmlerinden hiiiiiiç hazzetmem. Çok güldüğüm yerleri oldu ama beklentimin bayağı altında kaldı. Salondakiler çok güldü aslında… Ama benim mizah anlayışım daha farklı ya… Neyse, çok kötü değildi en azından.^^

Filmden çıktıktan sonra anneannemler Antalya’dan gelmişler, onlara gitmek zorunda kaldım. Maşallah bütün sülale de toplanmıştı. Çok kalmadık o yüzden güzeldi. :D 3 yaşındaki kuzenimle müzik dinledim. Rolling Stones’un “babalar için” olduğunu söyledi. Sarah Brightman’ın Dust in the Wind’inden pek hoşlanmadı ve SNSD’nin IGAB’sine bayıldı. Bu şarkı cidden küçük çocukları çekiyor. :D

Eve gelip bilgisayarıma kavuştuğum andaki hazzı anlatamam. Arkadaşlarımın mesajlarına cevap verirken bir de baktım ki “Something”in klibi yayınlanmış! Ufak çaplı bir kalp krizi geçirdikten sonra izleyebildim. Yorumlarımı albüm yazısında yaparım gençler ama…
YAYAYAYAYAYYAYAYAY çok güzeldiii




Banyo yaptım, bu yazıyı yazdım ve az sonra uyuyacağım.
Yeni yılın ilk günü bitti. Ancak… Amaaaan kimin umurunda?

***

Geçen seneki yılbaşı yazımı okudum. 

“Her sene bıkıp usanmadan gelen yılbaşı ve istisnasız her yılbaşında aynı duygular…” diye başlamışım. Açıkçası yine yaşadığım o duyguları. Bu sefer şunu da eklemek istiyorum:
“Zamanın geçiyor olması benim için çok sinir bozucu bir şey. Neden bunu kutlayayım ki?”

Gerçi o zaman da demişim:

“Yeni yıl yeni yıl yeni yıl…
Bittiğinde diğerlerinin yanına gidecek 365 gün daha… Yavaş yavaş hafızamda çürüyecek hatıralar…
Neden kutlayayım ki? Bir sürü iyi ve kötü şey olacak yine. Ve yine bitecek. Aynı bu yılın sona erişi gibi tükenip gidecek. Neyi kutlayabilirim? Zamanın elimden kayıp gitmesini mi?
Yeni yıl yeni yıl yeni yıl…
“Bir şey koparır bizden,
Yıllar geçip giderken…” demiş Horatius.
Kutlama yapmak neden mantıklı olsun ki?”

Ayrıca Ya da mümkünse ben yılbaşında uyumayı düşünüyorum. Belki bütün yılı uyuyarak geçirebilirim böylece^^” demişim. Halbuki uykuya düşkün bir insan değilimdir, niye öyle demişim acaba? Son bilmem kaç aydır uyumanın zaman kaybı olduğunu düşünüyor ve vicdan azabı çekiyorum halbuki.

Ayrıca yazıyı okuyunca hatırladım. Çok çoook yakın olduğum biri 40-50 tane hap yutup intihar etmeye kalkmıştı. Millet yeni yılı kutlarken ben sevdiğim insan ölmesin diye dua ediyordum. Belki de bu yüzden çok öfkeliydim... İnsanlar ölüyor, siz kutlama yapıyorsunuz...

Bir de White Christmas’dan bahsetmişim çok kısaca. Şimdi yeniden izlemeye başladım. Bitsin, uzuuuuun bir tanıtım yazısı yazacağım. Eee boşuna mı en sevdiğim Kore dizisi? :D

Neyse, şimdi gidiyorum.

Bu arada Google, 2014 bannerın çok berbat.

12 yorum:

  1. Yılbaşı kutlamanı acayip derecede kıskandım şu an. Gerçi pek sevmiyorum bu yeni yıl işini kutlamayı. Kutluyorum ama saçma geliyor. Biz uyduruyoruz, biz kutluyoruz. Saçmalığa bak. :D Eğlenmek için yer arıyoruz biraz. :D

    "Shirushiiiiiiii diye biri girdi hayatım, iyi ki de var :3" cümlesini okuduğumda içimden "Ay şapşal şey seniiiiiğğ ♥ :)))" yaptığımı itiraf ediyorum. :D Bir mutlu oldum ki sorma... :D

    Bir yıl daha geldi geçti işte... Ölüme bir yıl daha yaklaştık. Bakalım bu yıl ölecek miyiz? :P Ne ölüm meraklısıymışım ben de hani. :D

    Bu arada Düğün Dernek'te pek gülmemene şaşırdım. Ben altıma edecek seviyeye geldiğimi biliyorum. Arada kendimi zor atmıştım tuvalete :D :D Neyse... :D

    Yeni yılın yine yeni yeniden kutlu olsun. 2014'te ikimizin de aşık olması dileklerimle! :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kutlama nerede ya? :D Merdivenden inerken girdim diyorum, bütün yıl merdiven ineceğime hiç şüphem de yok :D Hatta ölürsem merdivenden yuvarlanıp ölürüm diye düşünüyorum :D

      Bütün salon yerlerde ama ben sadece 3-4 yerde bayağı güldüm. Komik değildi diyemem ama dediğim gibi, mizah anlayışım farklı :D Bence Burak-Selçuk ikilisi bir film çekmeli :D

      Valla ben artık ümitsizim ama belli olmaz kim bilir :D

      Sil
    2. Kutlamadan kastım arkadaşlarınla olmandı aslında... :D

      Sil
    3. Evet tahmin etmiştim ama kanımda var :D Biz çok farklı hayal etmiştik ama alnımızda merdiven yazılıymış işte ne yaparsın :D

      Sil
  2. Paulll geç gördüm 1 haftadır bilgisayarsızdım ne acılar çektim T_T
    Bende kırismasını mübarek ediyorum ilk önce, pek geç oldu ama :D
    Blog dışında pek konuşamasak da ben çok pek çok sevdim seni ^^ Biz buradan da iyi anlaşıyoruz bence :D
    Aşk, bende istiyorum da olmayınca olmuyor, hepimiz de mi durum aynı ne? Daha bugün arkadaşım herkes platonik takılıyor dedi, bende biz platonik bile takılamıyoruz sen ne diyordun dedim, bir milyonluk şehirde sevecek adam bulamadık asdfhg :D
    Bende o filmi seveceğimi düşünmedim, gitmeyi de hiç düşünmedim bu yüzden, gitmek için yeni filmlerin çıkmasını bekliyoruz ^^
    Şu atlaya atlaya dizi izleme özelliğine bitiyorum, ben 0,01 saniye kaçırsam üzülüyorum :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de bu kız nerelerde acep diyordum :D
      Teşekkür ederim, senin de yeni yılın mübarek olsun mümin kardeşim > Yeni yılı böyle kutladık biz :D
      Zaten mümkünse ben platonik takılmak istiyorum, öyle daha fazla duygu yaşıyor insan, daha fazla ilham geleceğine inanıyorum. Evet, kendi menfaatlerim için istiyorum asdsad
      Murat Cemşir'in hatrına gittiydim ben de emme yazan Selçuk ya da Burak olmayınca olmuyormuş demek ki :D
      Niye üzülüyorsun ki abi? Hayır sıkılıyorum, ne olacak merak ediyorum. Ben de sizdeki sabra hayranım, ölüyorum resmen :D

      Sil
    2. Aşkı kendi emellerine alet edeceksin, ha? :D
      Bende bendeki sabra şaşırıyorum da işte, benim de sıkıldıklarım oluyor ama hala aynı modda devam :D
      Bu arada Lee Jong Suk'un saçlarına nolmuş ya, şok geçirdim görünce? Sarı saçlarını deli gönlüme.... asdfgh :D :D

      Sil
    3. Evet nihaha yaşasın kötülük! :D
      Sus sus söyleme, görmedim duymadım bilmiyorum :D Hayır 24 yıl p saçları muhafaza ettin sarıya boyamadan, bu bana yapılır mıydı? :D Zaten sevmiyordum son zamanlarda, daha bir soğudum :D

      Sil
  3. Sanki biraz geç yazılmış bir yorum olacak ama olsun hiç olmamasından iyidir öyle değil mi? Şimdi kimliğimi tahmin etmekte çok zorlanmamışsın diye düşünüyorum ama zorlanmışsan da zaten yazının gidişatından anlarsın. ^^
    Kaç zamandır aklımda yorum yazmak var ama nedense fırsat olmadı. Ta ki bu güne kadar işte.
    Evet, sıkı(!) bir girişten sonra yoruma geçebilirim. Henüz daha demin yanlış tarih attım ben ya, hem de yine ve yine bir kitaba. Ağlarım ama.
    Şimdi dediğin gibi seçmek bizim elimizde ve bu da demek oluyor ki, hep en iyi ve güzel anları seçiyoruz. Mesela bence harika bir yıldı. Öyle değil mi?
    Şu merdiven olayı cidden komikti. Ama işte Murphy amca çözmüş olayı, "Bir şeyin olma olasılığı, isteme olasılığı ile ters orantılıdır." Her neyse daha kaç yılbaşı var geçireceğimiz, bu umduğun gibi geçmemiş çok mu?
    Bu arada Mete Avunduk ve Kaan Çaydamlı hakkında çok garip şeyler öğrendim. Bildiğimiz Kaybedenler Kulübü filmi onların hayatını anlatıyormuş ya. İki adam 90'larda bu radyo programını yapıyormuş bayağı. Sen şuna bak en iyisi, http://tr.wikipedia.org/wiki/Kaybedenler_Kul%C3%BCb%C3%BC
    Hahah çok enteresan bir olay ama ya, neyse artık bu filmi izlemem kaçınılmaz son oldu.
    Ve ve ve ben üşenmedim ne yaptım? Sırf merakımdan gittim jslnin sarı saçlı haline baktım. Hahah ama o ne haldi Allah aşkına? Çok komik çok.
    Ve biliyorsun, White Christmas yazısını dört gözle bekliyorum. ^^
    Başka da bir şey kalmadı yazacak sanki. E o zaman görüşmek üzere!

    -sin

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sen buna biraz geç kalmak mı diyorsun şimdi? :D Mesaj hakkın olsaydı bunu da göremezdim bence :D Ya ders çalışaydım iyiydi de neyse, artık geçti :D
      Peki Kaan Çaydamlı hakkında ilginç bir şey daha öğrenmek ister misin? Adam Afili Filintalar'daki yazarladan biriymiş!
      Ben izledim de ne oldu dostum ya? Ve okudum da şuan cidden şok içindeyim. O zaman bu 6.45 yayınları... Murat Menteş... Ov şet! Sen Klark'ın Alper Canıgüz'ün geldiği bölümü izlemiş miydin? Orada 6.45 yayınlarından bahsediyorlar ki filmdeki Kaan'ın yayınevinin adı da 6.45... Yalnız ben bu filmi 2011 yazında izlemiştim. Şimdi bir daha izlesem Menteşiliğe ait bir şeyler bile bulmak mümkün var ya adsfsdfsfdsf
      Sen kaçıncı bölümdesin ki? Ona bir yazacağım var ya... İçimde yılların potansiyeli var :D
      Girmeyin şu konuya ya, sarı saç nedir abi? Hem de koyu sarı falan da değil -.-
      Eh ne diyelim, yine bekleriz aplaaa... ve ders çalış!

      Sil