Bu yazıyı hiç yazamayacağım sandım.
Aslında bakarsanız herhangi bir doğum günü yazısı yazmayı
düşünmüyordum ama söyleyecek çok şeyim var, içimde tutmak istemediğime karar
verdim. Hem bu ilk doğum günü yazım değil!
Öncelikle bu seneki doğum günümde kimsenin herhangi bir
şeyi saklama çabası yoktu. Her şey açık ve netti. Hediyeler hariç! O gerçekten
uzun süre muamma olarak kaldı. Üst üste herkes bir şeylerden bahsedip ama ne
olduklarını söylemedikleri için meraktan çıldıracak duruma geldim. Bana bu
işkenceyi reva görenlere de selam olsun, ayıp ayıp!
Her zamanki gibi sabah 5.30’ta kalktım. Bazı işlerimi
hallettim. –Macar’la ilgili yazımı A4’e dökmek, denklem çözmek, Deep Purple’ın
şarkılarını düzenlemek gibi- 7.30’ta S-ra aramıştı, evden çıkarken onu geri
aradım. Meğer bana alacakları pastanın nasıl bir şey olacağını falan
soracakmış. “Allah aşkına bana daha bir şey sormayın.” Dedim. Çünkü kendisi iki
hafta önceden beri “Benim 17 Ocak’ta doğan bir arkadaşım var, ona ne alayım,
doğum gününde ne yapalım?” gibi sorular soruyor. İşin garip yanı, bu işi
eğlenceli kıldı denebilir. Çünkü hani bir saklayalım, sürpriz olsun kasıntısı
olmuyor. Zaten her defasında da doğum günü çocuğu durumu çakar. :D
Arabaya binmemle daimi yol arkadaşlarımın “Doğum günün
kutlu olsun Paul, iyi ki doğdun!” demeleri bir oldu. Açıkçası şaşırdım, hasta
olduğum için kaç gündür görüşmüyorduk, unutmuş olmalarını bekliyordum. İşin
komik tarafı, hepsi sırayla ardı ardına aynı şeyi söyledi ve tonlama giderek
düştü. :D Doğum günümü kutlamayan N-an’ın ise arabadan indikten sonra “Unutmadım,
sadece rahat rahat sarılayım diye şimdi söyledim.” Demesi ayrı bir komikti, çok
büyük ihtimalle unutmuştu çünkü. :D
Bundan sonrası sıradan bir gün gibi devam etti. Tabi öğle
arasında keke kibrit sokup getiren arkadaşlarımı saymazsak… Ki bu cidden sürprizdi.
Yani kibritleri bir metre ötemde yakıyorlar ama ben kitaba o kadar dalmışım ki
fark etmedim bile. :D Sonra yıllardır doğum günü pastaları kesen çakımla onu da
kestik. Bundan sonrası yine normal bir gün gibiydi. Tabi B’nin ağrıyan dişi
yüzünden yemek yiyemeyip, aç kalması, bunun acısını da her zamanki gibi benden
çıkarmasını saymazsak…
Neyse, sıra geldi doğum günü kutlamasına… Pasta geldi,
şarkılar söylendi. (Türkçe-İngilizce-Korece) Malum uluslararası bir topluluğuz
biz asdasdasda Sonra fotoğraflardı, yemeklerdi, hediyelerdi derken sonuna
geldik. Sonra gidip lahmacun yedi bizimkiler. :D Ardından dağıldık. Biz saatin
geçmesini beklemek için yandaki kafeye geçmişken sonunda Shiru ile konuşma
fırsatı bulabildim. Aslına bakarsanız bu oldukça zor oldu. Şöyle anlatayım;
Her zaman olduğu gibi yine çişim gelmiş, çok sıkışmışım,
tuvalete gidelim diye çığırıyorum. Bir yandan da çıkmamız gerekiyor, ortalık
karışık falan… Böyle bir anda Shiru arayıverdi, eh az sonra tuvalete gideceğimi
düşünürsek az sonra onu aramak üzere kapattım. Sonra tuvalete gittik, çıktık
tam arayacağım derken Chuky aradı. Doğum günü hediyesiyle ilgili yanlış
anlaşılmayı düzelttik falan. Sonra tam kapattım, annem aradı, kutladı falan.
Sonra o kapattı, anneannem aradı, “inşallah beyaz saçlı bir nine de olursun”
falan dedi ama bu duanın ne kadar iyi olduğu konusunda şüphelerim var. Neyse, o
da bitti ve sonunda Shiru’yu arayabildim. Ama açmadı. Tabi ki endişelendim,
mesajda yazdığı korkunç köpekler tarafından yenildi mi acaba? Diye düşündüm. :D
Neyse ki bu benim kuruntum çıktı, Shiru sapa sağlamdı. Bayağı bir havadan sudan
konuştuktan sonra günün anlam ve önemine değindi. Bana şarkı söyledi! Adam
akşam vakti, pek de kimsenin olmadığı bir sokakta Trap’i ve Mutlu yıllar sana’nın
3 dildeki versiyonunu söyledi. Ha Trap’i ben istek parça yaptım, orası ayrı.
Tam 7 aydır bıkmadan usanmadan dinliyor bu zat zaten. :D Neyse, teşekkürler
Shiruuu, çok sevdim bunu ben. ^^
Sonra eve geldim…
Kimse yoktu. Daebak!!! Üzerimi değiştirir değişmez,
diğerlerinin yanında bakamadığım hediyeler baktım. Ve… Huh… Cidden çok
etkilendim. Şimdi ne kadar etkilendiğimi sizlere anlatmayacağım, hayatımda ilk
kez mutluluktan ağladığımı falan da… O kadar özele girmek istemiyorum
asdsadasda
Hediyelerle ilgimi duygu ve düşüncelerimi de yazacaktım
ama bu kez hepsi fazlasıyla “özel” O yüzden onları da es geçiyorum. Sadece şunu
söylemeliyim ki hayatımda hiç bu kadar anlamlı ve derin hediyeler almamıştım.
Çok ciddiyim. Bütün bu düşündükleriniz, yazdıklarınız… Kutular, notlar,
yüzükler, yumurtalar ve yıldızlar… Gerçekten inanılmazdı. Huh… Diyecek bir şey
bulmak zor. Her ne kadar bugün dolaylı yoldan yaptığım konuşma pek etkili
olmasa da buraya bir daha yazacağım, belki buradan daha etkili olur. :D :D Bir
yandan da “Bazı şeylere kelimeler kifayet etmez, iyisi mi bu derin duyguları sözcüklerin
dar kalıplarına sığdırmaya çalışarak sığlaştırma.” Diyen tarafımı susturmaya
çalışıyorum. Ayrıca üç yıldızdan sonra okumayı bırakın. Ciddiyim.
“Her ne kadar odun
ve öküz olsam da… O kadar da değil, yuh!
Bilirsiniz, bazen
insanın durdurmak istediği anlar vardır, herkesin vardır. Maalesef dizideki
uzaylılardan farklı olarak zamanı durduramıyorum. Ama eğer bu anı bir fanusa
koyabilseydim, içine başka bir an koyamayacak olsa idim bile yine bu anı
seçerdim.
Her zaman birlikte
gülelim. Bu anları fanusa koyamayız ama unutmayın ve ölümsüzleşsin. Bu en büyük
isteğim. Resmen edebiyat parçaladım ama teşekkür etmek istiyorum ve bunu hak
ettiğiniz kadar yapmak gerçekten çok zor.
Ben sadece…
Minnettarım.”
***
Hala okuyor musunuz? Peki, siz bilirsiniz.
Evet, bugün benim doğum günüm.
Size doğum günleriyle ilgili değişen düşüncelerimden bahsedeceğim o yüzden de.
Çok da önemliymiş gibi.
Size doğum günleriyle ilgili değişen düşüncelerimden bahsedeceğim o yüzden de.
Çok da önemliymiş gibi.
2012’ye girerken:
Bakınız bir başka
saçmalık daha var… Doğum günü kutlamaları… Ne sinir bozucu.
Bütün o “İyi ki
doğdun!” bağırışları, bir günde sarılman gereken 276434567654347654567 kişi.
Her sene aynı
sürpriz. –Arkadaşlarım tarafından-
Dostum, numaraya gerek yok. Doğum günümü hatırlıyorum, sizin de hatırladığınızı biliyorum. Unutmuş gibi yaptıktan sonra elinizde pastayla bağıra çağıra gireceğinizi biliyorum.
Dostum, numaraya gerek yok. Doğum günümü hatırlıyorum, sizin de hatırladığınızı biliyorum. Unutmuş gibi yaptıktan sonra elinizde pastayla bağıra çağıra gireceğinizi biliyorum.
Öyleyse ne anlamı
var?
Bunu söylediğimde
kızıyorlar bana. Amaç illa bir kutlama yapmaksa daha farklı şeyleri
kutlayabiliriz.
13 Ocak 2014:
Yıllar boyunca
yılbaşlarını, doğum günlerini ya da benzer günleri kutlamaktan hoşlanmadığımı
söyledim durdum. Yalan da değildi, ne zaman bugünler gelse acıdan başka bir şey
duymuyordum. Ama nedeninin mantıksız geldiğini söyleyerek kendimi kandırmışım
yıllarca. Aslında bu değildi sebebi… Ben geçmelerinden nefret ettikçe
saniyelerin onlarında daha hızlı koşmasıydı. Hele doğum günlerinde… Tek yapmak
istediğim şey bağıra çağıra ağlamak, sonra uyumak…
Şimdi ne düşündüğümü soracak olursanız…
Bu insanlar beni çok mutlu ettiler. İnanılmaz derecede. Dedim
ya, ifade etmek imkansız. Ama bu mutluluğun bana verdiği kötü duygular da var. “Mutluluk bile acı veriyor çünkü sonu var
biliyorum.”
Ayrıca cesur biri olduğum söylenemez. Pek çok korkum da
var. Bunun son olmasından, bir daha mutlu olamamaktan ve en çok da sevdiklerimi
kaybetmekten… En mutlu anımda şeytan dürtüveriyor ve “Fazla mutlu olma.” Diyor.
“Hepsini kaybedebilirsin.”
Umarım yanılır.
Umarım yanılır.
Doğum günü meselesine geri dönecek olursak… Çok iç açıcıyım akşam akşam, biliyorum. Ama kızmayın bana. Ben gerçekten çok yaşlı hissediyorum. Bir yüzüm toprağa bakıyor, bir ayağım çukurda. Cahit Sıtkı 35 yaş şiirini benim için yazmış, her mısrasında kendimi görüyorum.
Yaş otuz beş! yolun
yarısı eder.
Dante gibi
ortasındayız ömrün.
Delikanlı
çağımızdaki cevher,
Yalvarmak, yakarmak
nafile bugün,
Gözünün yaşına
bakmadan gider.
Şakaklarıma kar mı
yağdı ne var?
Benim mi Allah’ım
bu çizgili yüz?
Ya gözler altındaki
mor halkalar?
Neden böyle düşman
görünürsünüz,
Yıllar yılı dost
bildiğim aynalar?
Zamanla nasıl
değişiyor insan!
Hangi resmime
baksam ben değilim.
Nerde o günler, o
şevk, o heyecan?
Bu güler yüzlü adam
ben değilim;
Yalandır kaygısız
olduğum yalan.
Hayal meyal
şeylerden ilk aşkımız;
Hatırası bile
yabancı gelir.
Hayata beraber
başladığımız,
Dostlarla da yollar
ayrıldı bir bir;
Gittikçe artıyor
yalnızlığımız.
Gökyüzünün başka
rengi de varmış!
Geç fark ettim
taşın sert olduğunu.
Su insanı boğar,
ateş yakarmış!
Her doğan günün bir
dert olduğunu,
İnsan bu yaşa
gelince anlarmış.
Ayva sarı nar
kırmızı sonbahar!
Her yıl biraz daha
benimsediğim.
Ne dönüp duruyor
havada kuşlar?
Nerden çıktı bu
cenaze? ölen kim?
Bu kaçıncı bahçe
gördüm tarumar?
Neylersin ölüm
herkesin başında.
Uyudun uyanamadın
olacak.
Kim bilir nerde,
nasıl, kaç yaşında?
Bir namazlık
saltanatın olacak,
Taht misali o
musalla taşında.
P. Doğum günün tekrar kutlu oluversin. :)
YanıtlaSilTeşekkür ederim sayın Ç :D Fenalık getiren yazı için özür :D
SilAradığım zamanın böylesine uygunsuz olduğunu bilseydim keşke... :D :D Ben de o korkunç köpeklerin dibinde "Acaba yaşlandım diye ağlıyor mu?" diye düşünüyorum. Meğer adam sülalesiyle konuşuyormuş... :D
YanıtlaSilBu arada yanında olan arkadaşlarına ne kadar çok imrendiğimi bir bilsen... Bu gün konuşurken aklıma gelseydi yanında olmanın ne kadar değerli olduğu ile ilgili bir nutuk çekerdim onlara -ki anlattığın kadarıyla bunu gayet de farkında olmalılar :D- ama biliyorsun ki ben dışarıdan öyle olduğumu pek hissettirmesem de utangaç biriyim. :D Başka bir zamana artık. :D Yine konuşturursun bizi artık asjhgfkd
Neyse...
Son olarak, söyleye söyleye dilimde tüy bitse de, SEN DAHA ÇOK GENÇSİN! :D Ölmeden mezara koyuyorsun kendini resmen. Hissettiğin yaşta değil, göründüğün yaşta olmaya çalış. :D -Eğer "Ben büyük gösteriyorum ama." dersen sonuçlarından ben sorumlu değilim... :D :D-
Neyse işte. 5. kez doğum gününü kutlamaya niyetim yok ve zaten ayın 18'ine girmişiz bile. :D
Tili tili talla da gözümden kaçmadı değil. :P
Yaşlandım diye ağlamam ya :D Beni sıkan kimsenin yaşlı olduğuma inanmaması :D
SilOlur olur bu sefer onlar da hazırlık yapar :D
Göründüğün yaşta olmaya çalış :D Hayatımda ilk kez böyle bir tavsiye alıyorum ahahah :D
Ben gelene kadar 19 bile oldu ah zaman :D
Doğum günümle bağdaştırdım o şarkıyı :D
Nice yıllara içindeki yaşlıya selam olsun :D
YanıtlaSilSelama selam olsun, teşekkür ederim^^
Silaslında buraya korece doğum günün kutlu olsun yazacaktım ama nedense yazmadım (belki korecesini bilmediğim için olabilir ama internetten bakmak da zor değil)Saeng il chuk ha ham ni da :) uzuuun(!) aramalardan sonra buldum :D öhm doğum günün kutlu olsun !! hergün gibi aslında doğum günleri benim için. pek bir farkı yok hergün yaşlanıyorsun ki sadece ağaç demek yerine orman diyorsun gibi bütün günlerini toplu dile getiriyorsun . tekrar tekrar doğum günün kutlu olsun :)
YanıtlaSilOtanjou-bi Omedetou Gozaimasu! caponcası da benden olsun :D
Hee bi de Trap şarkısını çok merak ettim 7 yıldır dinlediğine göre eski bir şarkı olsa gerek :D ama bulamadım linkini atarsan çook sevinirim :))
SilTeşekkür ederiiiiim,eheh zahmet ettin :D
SilToplu dile getirince daha bir yaşlı hissettiriyor sadsad :D
Japonca kutlamamışlardı hiç bak, sağ ol :D
7 yıl mı demişim? 7 ay olacaktı o. "Henry - Trap" yazarsan bulabilirsin. :D
Doğum günün kutlu olsun..:) Sahi seçtiğin parçayı çok sevdim.
YanıtlaSilTeşekkür ederim^^ Geçmişten kalan sevdiğim bir şarkıydı, doğum günümden önce Shiru dinletince kafama takıldı. :D
SilAyy dostum ya hepimiz seni çok seviyoruz çok çok çok seviyoruz... Bu hep böyle olacak ^^
YanıtlaSilDolayısıyla kendini bitap düşürmesen iyi olur çünkü hiçbir yere gitmeye niyetimiz yok :D
Resmen kendine yok yere şey ediyorsun. Dediğim gibi hepimiz seni çok seviyoruz ve hep seveceğiz. Dolayısıyla şimdi geçmiş doğum gününü güzel hatırla ve bundan sonraki doğum günlerinde daha orjinal bir şeyler bulabilmem için dua et :D
Önümüzdeki bütüüün doğum günlerinde de beraber olmak dileğiyle..
- SDD ^^
Bundan daha orijinalini düşünmek zor :D Ettiğim meraklara değmiş.^^ Yine de hala merak ettiğim şeye kavuşmak için can atıyorum :D
SilHele bir sözlerinizi tutmayın o zaman görüşeceğiz.
SDD^^
Daha orjinal bir şey bulursan kendine çaktırmadan bana çaktır tamam mı evlat :D :D Evet o şeye de çok yakında kavuşacaksın :D Coming soon ^^
SilPekala.Görüşürüz.
SDD^^
Happy B'day diyorum Paulcuğum! :*
YanıtlaSilAllah sağlıklı sıhhatli,mutlu, sevdiklerinle beraber bir ömür nasip etsin inşallah! Böyle de duamı yaparım :D
Bende de var bu her saniye yaşlanıyorum şeysi de artık akışına bırakmaya karar verdim yoksa daha düne kadar dileğim hep 18 yaşında olmaktı, ama her yaşın bir güzelliği var sözünü amaç edinmeye çalışıyorum ^^
Arkadaşların gerçekten çok şeker, bende onlar gibi doğum günü türküsü çağırır hediyelerden bahsederim doğum günü kişisi çok sinir olsa da :D Ama hoş şeyler bunlar ^^
Şu an saçmalamış da olabilirim ne yazdığımın pek bilincinde değilim :D Tekrar doğum günün kutlu olsun, uzaktan da olsa seviliyorsun <3 Sana kokulu öpücük yolluyorum asdfgh :D
Sağ o Hanijuniciğim *.*
SilAmiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiin diyorum ben de :D
Ben de hep aynı yaşta kalsam olur mu? Kiminle anlaşmamız gerekiyor bunun için sadsdsada :D
Şimdi düşünüyorum ben de aynısını onlara yapsam mı yapmasam mı diye :D
mıhhhhh iyi kokuyormuş bu, sevdim ben bunu :D Uzaktan sevilmek daha bir güzel :D
Öncelikle şu 'mutluluğun verdiği kötü duygular'ı çıkar aklından. Gelecek adına kaygılanıp yaşadığın mutluluğu zehir etme kendine. Çünkü düşündüğün gibi değil, bu herhangi bir şeyin sonu değil. Olmayacak da. Hem unutma, bunu sen öğretmiştin bana; "Korktuğun sürece tutsak, umut ettiğin sürece özgürsün." Bu yüzden umutla yaşamaya devam edelim. Hiç bitmeyen mutluluklar ve güzel başlangıçlar için..
YanıtlaSil-uçurtma.
Bu kez o kadar haklısın ki itiraz etmeyeceğim. Özgürlüğümü kazansam iyi olacak. Ama bir kez daha diyorum, hele bir tutmayın bu sözlerinizi... O zaman görüşeceğiz.
Sil-uçurtma
ya ben de kendimin yaşlandığını hissediyorum. herkes bana büyüyorsun diyorlar ama ben ne büyümesi artık yaşlanıyorum diyorum. yani kaça girdin bilmiyorum ama hele 20'ini geçtiysen seneler beşer altışar atlıyormuş:'(
YanıtlaSilBeşer altışar mı atlıyormuş? Acayip moral oldu ya :D :D
SilYaşlandım beeeeeeeeeeeen!
My darling,
YanıtlaSilmutluluk bile acı veriyor çünkü sonu var biliyorum
gidiyorum buralardan dönüyorum durmadan
uyan artık uyan bitti rüya.... ah bunlar hep bana ithaf de mi? La kahretmesin şirinim yine! çocuk ağladığını pek göremesem de ki hissetmedim de galiba gözlerini doldurma şerefine erişmiş oldum ayrıca sana hediye alamasam da ki bana aldığın o sevimli ayıcıktan sonra bunu yapmak zorundaydım ama yanlış zamanlama alamadım bunu telafi ederim ben, beni çok sevdiğini bildiğim gibi çocuk; sen özelsin hayır hayır her çocuk özel değildir hiç ibr şey yapamazsam yaslanıp ağlarım fena mı ha ha neyse işim çıktı love you muck
Bir de soruyor musun ? :D :D
SilEvet, Allah razı olsun ne diyeyim? Huzurevi bir istisna idi, insanların önünde ağlamaktan hoşlanmam, bana bunu yapmağğğ :D
Kibrit kutusunu ve şekeri saklıyorum ki ben^^
Songsaengin de seni seviyor, hadi şimdi git herkese "Beni sevdiğini söyledi." de :D
"Seni seviyorum" bi gün onu böyle duymayı hedefliyorum :) olsun bu bana şimdilik yeter.
Silbak böyle yazıyosun kendimi bi şe zannediyorum he he neyse bi ara okula uğra sana anlatacaklarım var :)
Öhh fazlasıyla beklemen gerekecek :D
SilSayın ÖDG'ciğim, bu konuda öncelikle sakin olmanı tavsiye ediyorum.^^
Anın tadını çıkarmak gerek, sevdiklerini kaybetme ihtimalinin olup olmadığını düşünerek o anını zehir etme kendine; yani en azından ben öyle düşünüyorum :) Doğum günün kutlu olsun ^^
YanıtlaSilÇok haklısın ama insanın elinde olmuyor bazen. Genellemem yanlış, ben beceremiyorum diyeyim. :D Teşekkür ederiiim^^
Sil