Cumartesi, Mart 15, 2014

Şubat'ta Okuduklarım


Şubatta okuduğum 14 kitabı da yazdım. Ama bu sefer daha da kısa tutmaya çalıştım. Mart ayında da bu sayıdan düşmezsem güzel olur ama sınavlarım var, bilemiyorum o yüzden.

Hipnozcu


Martı’yla bütün dünyaya adını duyuran Richard Bach’ın Martı kadar olmasa da ünlü kitaplarından biri Hipnozcu. Keşke bu kelimenin telaffuzu daha hoş bir karşılığı olsaymış diye düşündüm.  Ya da ne bileyim hypnotist kelimesi de dilimize hipnotist diye geçseymiş. Her neyse…

Richard Bach’ın eserlerinde göze çarpan şey uçmak konusudur ki bir pilot olan Bach’ın eserlerinde kendinden izler görmemek imkansızdır. Hipnozcu da yine bir pilot olan ama uçuş eğitmenliği yapan James Foster’ın hikayesini anlatmakta.

“İnsanlık tarihinin en çok okunan kitaplarından 'MARTI'nın yazarı RICHARD BACH'tan kışkırtıcı sorularla örülü, sarsıcı bir roman. Neden buradayız ve nereye gidiyoruz?
İnsanlığın gerçek doğası uzay ve zamanla mı çevrili?
Yoksa yanılsamalarla dolu bir dünyada mı yaşıyoruz?
Peki, bir gün bu yanılsamaları gerçeklik olarak kabul etmekten vazgeçersek ne olur?
Sınırlarınızı zorlayacak kadar cesur musunuz?
En karmaşık konuları bile kristal berraklığına taşıyan Richard Bach, Martı'dan yıllar sonra Hipnozcu'yla dehasını bir kez daha gösteriyor. Bilince, farkındalığa ve kendini tanımaya dair bu etkileyici romanda, kendi iç yolculuğunuza çıkacak ve serüvenin sonunda her düşüncenizin ve sözünüzün çok daha derin anlamı ve önemi olduğunu fark edeceksiniz.” 

Kitabı bir günde bitirdim ama zaten ince bir şeydi. Okurken varlık ve gerçeklik konusunda şüpheye düşen insanların kesinlikle okumaması gereken bir kitap olduğunu düşünüyordum. KAÇIN BU KİTAPTAN!!! Ama bitirdikten sonra okuyucu James Foster’ın vardığı sonuca inanırsa sorun olmayacaktır. Benim yapacağım türden bir finaldi ve iyiydi. Kitabı kesinlikle yarım bırakmayın ve gerçeklikle ilgili ciddi sıkıntılarınız varsa siz yine de okumayın. :D

Mihmandar


“Bir İskender Pala romanı”
Genelde filmlerde bunu yaparlar ya “bir blah blah filmi” bence bunu kitaplarda yapmak daha uygun. Öncelikle kitabın kapağından gireyim mi? Benim pek hoşuma gitti. Niyeyse böyle şeyleri seviyorum.
Kitaba gelince… Eyyub El Ensari’yi anlatmakta olan bir kitap, adı üstünden “Mihmandar” ama dahası var. Sık sık anlatıcı değişiyor, karakterden karaktere gidiyorsunuz. Altın Çekirge Hamit, ölümcül bir casus olarak yetiştirilmiş Genna, “Rum Ateşi”nin mucidi bilim adamı Kallinikos, manastıra kapatılan eşi Genna ve diğer kahramanlarıyla genişletilmiş, tek bir olayda, karakterde sınırlı kalmamış roman.



Cimri


Komik olacak biraz ama Moliere’den bahsediyoruz zaten, olsun bırakın da. Bu kitabı okuduğum diğer kitaptan sıkıldığım için araya sıkıştırıp okudum. Daha önce radyoda dinlemiştim çünkü o yüzden ikinci kez okumuş gibi hissettirdi, yine de Moliere’i seviyorum –ne de olsa benden sadece iki gün önce doğmuş- ve gülüyorum da. Hele finaldeki o imkânsız ötesi tesadüflere kahkahalarla… Yeşilçam yanında halt yemiş. Neyse, okumadığınızda bir şey kaybedeceğiniz bir kitap olmasa da tiyatro, komedi sevenler için ideal bir kitap.

Dönüşüm

Kafka’nın belki de en ünlü kitabı. Arkadaşıma okuması için tavsiye ederken elime aldım, oldukça ince de bir kitap olduğu için ikinci kez okuyuverdim. Ey gidi Gregor Samsa… diye düşündüm. İlk okuduğum zamanlar geldi. Hatta daha da önce Gregor Samsa adını ilk duyuşum, o zaman çok küçüktüm bir böceğe dönüşmek benim için bir şey ifade etmiyordu.

Her neyse, kitaptaki dönüşüm ve olaylar öylesine yorum açık ki kişiden kişiye değil, kişinin kendi içinde bile değişkenlik gösteriyor. Benim en sevdiğim yorumlardan biri “toplumun farklı olana yaptığı muamele”yi anlattığı düşüncesidir.

Kafka bastır bastıra demiş ki kapakta “böcek” olmasın, ki kitapta da direk olarak “insect” kelimesini kullanmamış. Yani Samsa bir böceğe dönüşüyor evet ama Kafka bunun somutlaştırılmasını istememiş. Anlaşılması gereken sadece dönüşümün getirdiği iğrenme duygusu. Yine de pek çok basımının üstünde bir adet böcek resmi bulunmakta. Antik Batı Klasikleri ya da Can yayınları dışında tabi…

Tarihi Değiştiren Kadınlar


Uzun zaman önce okuduklarımı ikinci kez okumaya son vermiştim ama bu ay biraz istisna oldu. Unutuyorum lanet olmasın unutuyorum!

Ayrıca yine geçen ay yazarı Ali Çimen’le de tanıştım ama elimde olan dört kitabı da evdeydi, imzalatmak için 5. Gerekti. :D Açıkçası kendisinden pek hoşlaşmadım, arkasından pek bir dalgasını geçtim falan ama okumaya devam edecek gibi görünüyorum.

Kitapta her şey güzel hoştu da iki kişinin sadece yer almasını doğru bulmadım. Biri Kanlı Kontes adıyla bilinen Elizabeth Bathory, diğeri de Ilse Koch. Bu iki kadının tarihi değiştirdiğini düşünmüyorum, çok fazla insanın kanına girdiklerini düşünürsek bunlar sadece dünya tarihinde bir lekedir. Onun dışında güzel bir kitaptı, bilgi edinmek için ideal...


Saklı Kitap


 Öncelikle itirafta bulunayım, sırf kadın İÜ Hukuk mezunu ve kitabın adı da farklı diye okudum. Kendisinin geçen sene yazmış olduğu son kitabı, birkaç kişiden de tavsiye gelince haydeee dedim. “Kadın Sultanlar” isimli kitabıyla tanıdım kendisini. Yayınevi de Timaş olunca tamamdır dedim.

Kitap 28 Şubat sürecinde savrulan bir genç kızı anlatıyor. Türk yazarlar konusunda biraz tutucuyum, edebi yazmaya çalışırken kasıyorlar gibi hissediyorum ve bu beni inanılmaz rahatsız ediyor. Bu kitapta da rahatsız olduğum şey buydu. Onun dışında kitapta belli bir zaman yok, geçmiş ve gelecek karışmış, bu ise beğendiğim özelliğiydi. Sondaki mektup da iyiydi. Yine de genel olarak kitap beklentimin altında kaldı. “Açılın ben yazacağım!” diye coştum, duygularım taştı. :D



Böyle Bir Sevmek


Günümüzde en ünlü şairlerden biri olan Atilla İlhan’ın bu kitabını arkadaşım hediye etti. Sevdiğim şiirlerini zaten defterime yazmıştım ama yine de bende bir kitabı olması iyi oldu. Üstelik son bölümde de 5-6 tane de Politika’da yazdığı yazılardan vardı, pek sevindim onları görünce. En sevdiğim şiirlerinden biri olan “İhtiyarlar Balladı” ile bitireyim.

“onlara ün mü gelir bazı bir ses mi duyarlar
yumuşak bir kedere ufalır bakışları
 
idam mahkûmlarıdır aslında ihtiyarlar
 
ölüme koşullanmış bütün davranışları
 
yorgun öksürükleri oturup kalkışları
 
yaşayıp durmaktan gizlice utanırlar
 
her gece artık gitmek vaktidir sanırlar
 
geçmiş günlerinden bir destek aranırlar
 
uysal bir gülümseme tek sızlanışları
 
idam mahkûmlarıdır aslında ihtiyarlar
 
ölüme koşullanmış bütün davranışları”


Veronika Ölmek İstiyor


Bu kısımda da “bir Paulo Coelho romanı” diyorum. Simyacı’yla popüler olsa da en sevdiğim kitabının o olduğunu söyleyemem. Bir de sanırım Güney Amerika’lı yazarlar hep bana çalışıyorlar. :D

Veronika genç, güzel ve akıllı bir kızdır ama hayatından memnun değildir. Bir gün intihar etmeye kalkışır, başarılı olamaz ve gözlerini bir akıl hastanesinde açar. Ancak günleri sayılıdır. Kitap bundan sonrasında hastanedekilerin düşüncelerini anlatır ve toplumsal yargılara değinir.

Finali tam da tahmin ettiğim gibi olmasına karşın harika bir eserdi. Ama her zaman dediğim gibi “finalin nasıl olacağını bilmenin bir önemi yoktur, önemli olan finale kadar giden yolun nasıl işlendiğidir.” Kesinlikle harika işlenmişti. Ah Coelho, neden bu kadar harika yazıp, beni depresyona sokuyorsun ki?



Karınca Huzura Varınca



Dursun Gülek’in Kültür Sohbetleri serisinden bir kitap. Bunu arkadaşımdan aldım, elinde görünce ilgimi çekmişti. Bir türlü bitirmediği için de başının etini yiyip durdum ama okuyunca anladım ki “hıı bitmiyormuş” dedim. Beş gün elimde süründü kitap, isyan ettim. Normalde hedefim aylık 8-10 kitap ve bunun için de bir kitabı en fazla 3 günde bitirmem gerek.

Kitabın o kadar sürünmesinin nedeni aslında bir bütünlüğe sahip olmayışı idi. Konudan konuya atlıyordu. Misalden mesele geçiyordu. Zihni dağınıklar için güzel aslında ama dağınık zihnini toparlamaya çalışanlar için biraz sinir bozucu. Yine de güzeldi, ediplerden, padişahlardan söz açtı.

Karaların ve denizlerin hakimi Kanuni Sultan Süleyman aynı zamanda "Muhibbi" mahlasını kullanan büyük bir şairdi. Önemsediği, fakat karıncaların bürüdüğü bir ağacı kesmek için Şeyhülislam Ebussuud Efendi'ye bir tezkire yazar ve konuyu sorar: 
“Ağacımı bürüyüptür karınca
 
Günahı var mıdır anı kesince”
 
Şeyhülislam aynı yolda cevap verir:
 
“Yarın Mahşer yerine (kim) varınca
 
Hakkını alır Süleyman'dan karınca
 “
Dursun Gürlek hazine dairelerine giriyor, saray bahçelerinden güller deriyor, geçmiş zaman güzelliklerini yansıtan bu tablolardan isteyen herkese veriyor. Ayrıca yorgunları ve dargınları Osmanlı çınarının altında dinlemeye çağırıyor.

Söz konusu kitap Çınaraltı Sohbetleri’ni de kütüphanede bulduk. Bir ara elden geçireceğiz artık.

Korku


Benim canımcığım Stefan’cığım, Zweig’cığım’ın kitabı olur kendisi. Diğerleri gibi uzun bir öykü aslında bu da. Eh çeviri de Behçet Necatigil’e ait olunca daha bir ilginç hale geliyor. Kapağı dokuluydu, o yüzden eline alan bırakmak istemedi. Zweig’ın her bir şeysini seviyorum, bu da yine çok iyiydi. Kahramanımız olan Irene’yle birlikte korku sizi de sarıyor. Finalde cidden şaşırttı beni, kendime gelemedim.

Korku, ünlü İtalyan yönetmen Rossellini'ye de esin kaynağı olmuş, Ingrid Bergman'ın başrolünde oynadığı aynı adlı filmle beyazperdeye uyarlanan küçük bir başyapıt. Behçet Necatigil'in kusursuz Türkçesi ile, Stefan Zweig'ın kaleminden bir solukta okuyacaksınız. Daha ilk sayfada doruğa çıkan gerilim, sürpriz finale dek irtifa kaybetmeksizin sürüyor.” 


Çanlar Kimin İçin Çalıyor


Pek çokları gibi benim de hayatıma “Yaşlı Adam ve Deniz” ile giren Ernest Hemingway’in hacimli bir eseri. Kitap İspanyol iç savaşını anlatıyor. Faşistlere karşı savaşan, aslında bir prof olan Robert Jordan patlayıcılar konusundaki bilgisi yüzünden bir köprüyü patlatmakla görevlendirilir. Kitap bu süre içindeki birkaç günü anlatıyor. 400 sayfadan fazla bekledim köprünün patlatılmasını da neyse. Dahası Robert Jordan burada bir kıza aşık olur.

Le Monde’un 100 yılın 100 kitabı listesinden bir kitap. (Ayrıca bu listedeki sadece 8 kitabı okumuş olmanın ezikliğini yaşıyorum gençler.) 1943 yapımı bir filmi de onu da izleyeceğim müsait bir zamanımda. Bunun dışında iki sene kadar önce Metallica dinlerken –o zaman daha çok dinlerdim- bu ismi duymuştum, For Whom The Bell Tolls kitabın bir bölümü üzerine yazılmış bir şarkıymış. Vay vay vay… Dahası kitabın adı da bir vaazdan alıntıymış.

"Ada değildir insan, bütün hiç değildir bir başına; anakaranın bir parçasıdır, bir damladır okyanusta; bir toprak tanesini alıp götürse deniz, küçülür Avrupa, sanki yiten bir burunmuş, dostlarının ya da senin bir yurtluğunmuş gibi, ölünce bir insan eksilirim ben, çünkü insanoğlunun bir parçasıyım; işte bundandır ki sorup durma çanların kimin için çaldığını; senin için çalıyor." -John Donne


Bağımlılık: Sanal veya Gerçek


Üç bölümden oluşan, bilim ışığında hazırlanmış bir kitap. İlk iki bölümü Prof.Dr.Nevzat Tarhan, üçüncü bölümü ise Uz.Dr.Serdar Nurmedov hazırlamış. Her türlü bağımlılık hakkında uzun uzun bilgi vermişler. Ben en çok ilk bölümü sevdim, iki ve üç çok da ilgimi çekmedi ne yazık ki. Halbuki ben kendimi uzun zaman önce bilgisayar bağımlısı ilan etmiştim ve böylece okumak çekici görünmüştü. Ama çok da etkilendiğimi söyleyemem. Yalnız internet değil bilgisayar bağımlısıyım ben. Bu ayrıntıya dikkat edelim lütfen. :D

Uzun zamandır Nevzat Tarhan Kitaplığı dizisine el atmayı düşünüyordum ve açılışı böyle yapmış oldum. Ama sanırım kendim almaktansa ablamınkileri yürüteceğim hehe. :D Bunu da zaten Çanlar Kimin İçin Çalıyor’la birlikte kütüphaneden aldım.


Yazar Olmak İstiyorum

ilk gördüğümde böyleydi...

“Ömer Sevinçgül geliyor” düşüncesiyle yıllar sonra ikinci kez okunmuş bir kitap. Okuduklarımı unuttuğum için yenilerini okuyamıyorum Allah’ım ya… Neyse, bu kitabın yazılma hikayesini anlatmıştım, yine anlatayım. Sevinçgül yazar olmaya karar verdiği sıralarda kendine rehber olacak bir kitap aramış taramış bulamamış. Çok sinirlenmiş ve söz vermiş yazar olursa böyle bir kitap yazacağına. Böylece bu kitap ortaya çıkmış. İki alıntımla bitirmek istiyorum, bunlar dikkate almam gerektiğini düşündüğüm iki şey:

“İlkin muhatap sorunu çıkar karşına. Bir tercih yapmak zorundasındır. Yukarı doğru çıktıkça azalan bir okur piramidi vardır önünde, sen hangi katmanı seçeceksin?”

“Usta yazar okuyucuyu bir fikir bombardımanıyla sersemletmez. Bilir ki böyle bir yazı kurudur, muhatabı sıkar. Bu yüzden duygulara yer verir. Kalbin en ince tellerine dokunmakta maharet sahibidir.”

Sana Yeni Bir Dünya Gerek


Yine bir Ömer Sevinçgül kitabı. Aynı Seni Seven Biri Var, Seni Sana Bırakmazdım gibi bir kız ve bir erkek kahramanımızın maillerinden oluşuyor kitap. “Kahraman” diyorum, bu kitapta onu belirtmiş Sevinçgül. Erkek olan şikayet ediyor “Bazıları beni bu kitabın yazarı sanıyor halbuki ikimiz de onun kahramanlarıyız. Benim kendi duygularım, düşüncelerim olamaz mı?” diye.

Bol bol “Ölüm” hakkında konuştukları bir kitap olmuş. Bir de bir yerde 5-6 tane kitap adı verdi, not almıştım ama kaybettim. Aklımda sadece bir tanesi kaldı, Miguel de Unamuno’nun Yaman Adam’ı…

Her neyse sevgili gençler, bu yazıdan bu kadar.
Görüşmek üzere...

8 yorum:

  1. Yaklaşık iki güne bir kitap...iyiymiş:)
    Yaz gelsin de alacağım bunun intikamını:P
    Moliere...Favorim:)
    Şu Dönüşüm kitabını da bir ben okumadım herhalde :) O da yaza;)
    Şu 100 Yılın 100 şeysini de merak ettim şimdi ona bakmaya gidiyorum ve benim kaçını okuduğumu yazacağım tabi ki eziklik neymiş gör diye:)
    Bingo: 0

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Son iki aydır her şeyi bir kenara itip kendimi kitaplara verdim, baktım liste pek uzun ve gelecekte okumak için fazla zamanım olmayacak, okuyabildiğim kadar okuyorum.
      O listeden okumaya karar verirsen Gülün Adı'nı veya Cesur Yeni Dünya'yı ilk sıralara koy, geri kalan 92 hakkında bir fikrim yok ama. :D Bir de Nobel Ödüllülere sardım ama o listeden kaç okuduğumu hiç sorma bence çünkü yüz küsur eserden ben sadece 3 tane okumuşum. Yine süperim de neyse geçiyorum bu rezilliklerimi. :D

      Ve yarınki sınavın için iyi şanslar!!! İstediğin yeri kazanırsın inşallah, olmazsa da hayırlısı buymuş de, üzülmemeye bak^^

      Sil
  2. Kitaplar güzel gibi Korku yu merak ettim . gelelim sebebi ziyaretime .. mimledim mimledim :D benden önce mimleyen var mı bilmiyorum ama olsun ben de mimledim :)) kolay gelsin :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Stefan Zweig favorilerimdendir^^
      Ahaha teşekkür ederiiiim, yok yok merak etme^^ Yalnız bir sorum olacak, iki tane mim yazmışsın ya, hangisini yapmam gerekiyor? Evet, biraz cahilim ama mazur gör^^ :D

      Sil
    2. söylemeyi unuttum ikisinide yapmanı istesem :D olur mu ki? :))

      Sil
    3. Tabi ki^^ En kısa zamanda yapacağım. :D

      Sil
  3. selamlar:)
    Veronica Ölmek İstiyor bende çok merak uyandırdı:) alacağım ve beğenirsem bana çok güzel bişey katmış olacaksın:) teşekkürler şimdiden!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok iyi bir seçim! Coelho'nun en iyi kitaplarından biri bence. Ve herkesin okuması gerektiğini düşündüğüm kitaplardan biri. Ne demek, ben teşekkür ederim :'')

      Sil