oha resmen üç bin yıldır yazmıyorum.
tüyap öncesi ben:
tüyaptan ne istiyorum? tüyap'a gidebileyim yeter diyorum
şu aralar sadece. malum vizeler salmıyor yakamızı, haftasonu olması bir de
cabası. mesela bugün bir vizeden çıktım ve hayatımın çalışmasını yapmama rağmen
(neredeyse beş saat çalıştım be, oha!) eh diyebiliyorum en fazla. kampüsün
önündeki o aşırı tatlı köpek benimle oynamasa muhtemelen zırlardım. (ağlamazdım
ama niye böyle oldu yaaaa diye mızıldamak) neyse, tüyap diyordum. bir tane
ferit edgü kitabı almak istiyorum, bir de... ece ayhan tabi ki. o kadar okurum ve severim ama
kitaplığımda bir ece ayhan yok? bir de şunlar var listemde: kıyamete bir milyar yıl, yıkıma giden adam, ışık tanrısı.
sonrasında:
tüyap'a gittim, ece ayhan aklımdan
çıkmış. üzüldüm. ferit edgü - hakkaride bir mevsim alındı. alfred bester -
yıkıma giden adam alındı. (Sel ve İthaki) ve de şöyle bir liste alındı:
Georges Perec - Kayboluş (Ayrıntı)
Raymond Queneau - Zazie Metroda (Sel)
Orhan Pamuk - Kara Kitap (YKY)
Milan Kundera - Şaka (Can)
Dino Buzzati - Dağların Adamı Barnabo (Timaş)
Bernardo Atxaga - Obabakoak (Aylak Adam)
istanbul modern'e gittim son sergileri gördüm. "insan insanı çekermiş" harika ötesiydi. inci uzuner retrospektifi çok sırdışıydı, bu anlamda yepisyeni acayip şeyler görmek için ideal. lütfi akad için hazırlanan sergiyi ise yetersiz buldum, sönük kalmıştı. gerçi yine de güzeldi.
iki de fiiilm. ikisi de yeniiii, ikisi de yerli. (türk
sinemasına yüzümü geç döndüm ama geç olsun güç olmasın?) biri "son kuşlar"
yönetmeni bedir afşin. gencecik bir arkadaşımız, ilk uzun metraj filmi son
kuşlar, bundan önce bir belgesel çekmiş. tabi ki adını bu filmle duydum,
gösterim sonrasında da ufak bir söyleşi oldu. bayağı ilginç bir kişilik,
senaryoyla ilgili sorulara "belki şöyle olabilir" diye başlayan
ihtimaller kümesinde yer alan cevaplar verdi. aslında film bayağı güzeldi,
sonunu çok şaapmadım ama yine de güzeldi.
diğeri "rüzgarda salınan nilüfer" isimli filmdi.
açıkçası ismi çok tırt gelmişti o yüzden izleyip izlememekte şüphe ettim.
(seren yüce, takva isimli filmde yönetmen asistanıymış, açıkçası takva
izlediğim en kötü türk filmlerinden biriydi, bir tür korku filmi, şimdi
neredeyse tamamen unuttum ama aklımdaki kareler cidden korku filmden fırlamış
gibi) aslında bu seren yüce'nin ikinci filmi, ilki "çoğunluk" da
izleme listeme girdi, merak efendim, o kadar ödül almış, insan dayanamıyor.
neyse, biz elimizdeki filme dönelim. ne anlamam gerek ne düşünmeliyim şaştım
kaldım. en sonunda amaaaan dedim. ama hala hatırlayınca rahatsız olduğum o replikler duruyor.
birde şöyle bir komedi filmimiz var, interview. muhakkak
duymuşsunuzdur çok popüler. kim jong un'la röportaj yapma fırsatını elde eden tv
sektöründeki iki arkadaşın öyküsü diyelim. film boyunca gülmekten her yerleri
yumrukladım, turşu da ölüp ölmediğimi kontrol etti.
sonracağıma bir arkadaşım, bayağı iyi de bir arkadaştır kendisi,
tutturdu twitter aç programın için. dedim ben kullanmayı bilmiyorum, hem kim
beni takip etsin daha programı dinleyen bir avuç insan falan filan dedim. ama
sonunda ısrarına yenildim, belki program esnasında falan bir şey sormak isteyen
olursa diye artık açmış bulundum. (bu nasıl olacak bilmiyorum ama sorucam
öğrenicem) kullanıcı adım da bahtiyaar16. pazartesileri saat beşte sehir.fm'de
yayın devam ediyor.
ubbf kapsamındaki robert mckee atölyesine katıldım. dünyanın en çok rağbet gören senaryo danışmanı, anlatıcısı, öğreticisi artık nesiyse ondanmış. meeeeh, iyiydi hoştu ama yemi bir şey yoktu. zaten öyle hepsine de katılmadım. sabahtan akşama katlananları da anlayamadım. dostlar senaryo yazarken görsün!?
antropoloji sınıfında bir çocuk var, saçları lüle ile
kıvırcık arasında, açık kahverengi. birde sarı floresanın ışığı vurunca öyle
güzel oluyor ki... arkasına oturmaya çalışıyorum ama hep o benim arkama
oturuyor, öyle olunca hep izleyemiyorum ama çok güzel saçları. komik kısmı,
yüzünü görsem tanımam. (bunu yazıktan iki gün sonra falan tam okula giriyordum,
kapının camında bir yansıma gördüm, sanırım oydu. eğer oysa... tanıdım?)
çocuk demişken.. bir crush edinmek üzereyim ama gördüğüm üç
kişinin de aynı kişi olup olmadığına dair şüphelerim var. bu sorunu saymazsak
birini gözüme kestirdim gibi gibi. şimdilik bu tabi ki bir eğlence aracı, hayatıma renk
katsın falan filan. hakkında hiiiiiiiçbir şey bilmiyorum, bilmek istiyor muyum
ondan da emin değilim ama tabi ki öyle ya da böyle öğrenirim. bayağı esmer,
çekik pörtlek gözlü, bayhan bakışlı bir çocuk. onu görene kadar daha önce
kimseyi bayhan'a benziyor şeklinde tanımlamamıştım sanırım. (bunu anlattığım kişilerin kafasında çirkin bir şey canlanmış olabilir, değil demicem ama cidden tatlı.) aramızda şöyle bir konuşma
bile geçti "excuse me, is this free?" "yes yes it's free."
ki sandalyeyi isteme sebebim gerçekten ona ihtiyacım olmasıydı. ama sonradan
fark ettim ki, vay be, gerçekten onunla konuşmuştum sonuçta. bugün ben dışarı
çıkarken o içeri gidiyordu, saniyenin milyonda biri kadar bakıştık. hepsi bu. end of the story.
haklarında başlı başına bir yazı yazmayı çok istediğim ama
maalesef zamanım olmayan bir grup da no land. ismine bakıp aldanmayın made in
turkey. gerçekten son zamanlarda dinlediği en iyi gruplardan biriydi, aramızda
albümünü ezberledim. harika bir şey. on yedisinde konserleri vardı gitmeyi çok
istiyordum ama tek gitmeyi hiç istemiyordum, daha doğrusu gitmek neyse de
dönmek sıkıntı. mevcut arkadaşlarımdan
hiçbiri de gelmedi benimle. aslında gitmesem daha iyiydi oturup evimde
ders çalışmam lazımdı, bitmiyor ki şu sınavlar ben yine kıçımı yayarak
uzanayım. demişken, mesela kıç ve göt kelimesini karşılaştıracak olursak kıç
açık ara farkla alır. neden mi? bir kere içindeki k harfi ve kapanışı ç ile
yapması söylerken müthiş tatmin ediyor. üstelik daha az kaba olduğunu
düşünüyorum. ama emin de değilim. bunun hakkında sonra düşüneceğim. bu arada ç
cidden çok güzel bir harf, ilk kim çıkardıysa allah razı olsun. o zaman ciao?
Hahaha yazının sonunda epey güldüm 😂😂 kıç kelimesi de bana normal gelirken göt kelimesi hiç hoşuma gitmez nedendir bilmem 😂
YanıtlaSilTüyaba gidemedim. neden? Okulun sınavları tüyabın olduğu haftaya koyası gelmiş... sinir bozucuuuuu\`.`/
No land'e bakicam. Sen onerdiysen kesin güzeldir.
geminin kıçı falan vardır ya ondan mı acana kjdfdkglhfş
Silbenim de vize haftamdı, o yüzden son güne kaldım, o kalabalık anlatılmaz, gerçi ben erkenden işimi hallettim ama benden sonra izdiham falan olmuş.
ay lütfen bak, çok cicileeer
Baktım baktım, sen dersin de ben bakmazmıyım, iyiki de bakmışım (ne çok bakmak gećen bir cümle oldu jdhdjhdk). Telefonumdaki tek türkçe albüm oldu "aramızda".
SilBir de sana şey soracaktım: bu normal albümleri nereden indiriyorsun? Kpop albümleri kolay da bu tarz alnümleri toplu ve kapaklı indirecek yer bulamıyorum ben.
çok güzel di mi? ben de dinlemelere doyamıyorum valla
Silben direk youtube'dan indiriyorum valla, cahilim maalesef bu konularda
Bu yazıyı pek bir sevdim. Hayatımın modu bu yazı şeklinde olsun isterdim. Bu yazı kalp ben. :D
YanıtlaSilNo Land severiz, sayarızi dinleriz. Aynı zamanda etkinliklere yalnız gidemediği için gitmemeyi tercih eden bir ben olmadığımı öğrendim. Biz böyle etkinliklere yalnız gidemeyenler çatısı altında da toplanalım mı bir ara? Ayrıca insanlar kültür-sanata vakit ayırmaları beni çok duygulandırıyor. Bir ara bu noksanlığım için kendime acıyıp ağlamam lazım. Son olarak ben hala dinleyemedim senin programını, o dersi bir gün sırf bu yüzden ekeceğim galiba...
Popo demedikten sonra kıç da göt de kulağımı tırmalamıyor benim. :)
daldan dala atlayan bir hayat mı yani isteğin? hahah
Silbiliyorsun işte, dokuz buçukta şişhanede, eve on iki gibi dönerim ama tek başıma ne bileyim, ölmek bıçaklanmak soyulmak neyse de.. neyse, aman, anladın sen.
bu vakit ayırmaların karşılığını vize sonuçlarında almayayım da pliz.
hmmm popo. onu söylemek biraz zor sanki. p zor harf ya. gerçi çincede bir üç harf var, onları gördükten sonra fransızca bile konuşurum diye düşünüyorum ahhahah
Bir zamanlar mizahçıydım ben de. Son zamanlarda ulusal bir gazeteye haftada bir karikatür veriyorum. Yazının sonunda epey güldüm diyebilirim. Taikpteyim... :)
YanıtlaSilTebrikler, teşekkürler :)
SilEvde tektim geçen pazartesi, biraz da hüzünlü hissediyordum. Yemek pişirirken aklıma geldin son anda yetiştim ama dinledim seni
YanıtlaSilÇaldığın müzikler gönlümü çaldı (':
Ayrıca no land de çok çok severim, burada bu kadar kişinin bilmesi beni sevindirdi , şans tanımak gerekir
Bi de bir şey daha diyecektim ama unuttum neyse hatırlarsan bi dahaki yazıya yaparım yorum , hadi kal sağlıcakla :D
ay sona doğru iyice saçmalıyorum :O zaten ne varsa şarkılarda var ya...
Silaçıkçası ben de çok şaşırdım bunca kişinin bilmesine, başka gruplar da var elimde, onları da yazmak istiyorum, bakalım. hahah olsun olsun beklerim
Kıçını kırda otur ders çalış paul ne konseri aaaa sbzhdvxhhx
YanıtlaSiladskfdshkj ama beğendim, terbiyesiz ben :D
Sil