bu yaz güneş daha hızlı batıyor. pembeler ve morlar bu yaz daha güzeller. şehrin silueti daha berrak. ve akşamlar daha sıcak.
aydınlık.
kalabalık.
sting - lullaby to
an anxious child
"artık çocuk değilsin," demişti çok değer
verdiğim biri. on dört yaşındaydım ve o konuşmaya devam ederken yüzüne
bakamıyordum. çocuk olduğumu düşünüyordum. çocuktum.
"ne yapıyorsun çocuk," derdi o zamanlar benim
için çok değerli olan biri. on altı yaşındaydım ve ona sarılmayı çok severdim.
çocuk olduğumu biliyordum. çocuktum.
"yine de hala çocuğum," dedim kendime. on sekiz
yaşındaydım ve korkuyordum. çocuk olduğuma, böyle kalabileceğime inanıyordum.
"ben çocuğum," demek istiyorum. hala. hep.
sonsuza dek. on dokuz yaşındayım. boğazıma bir şey takılıyor, sesim çıkmıyor,
konuşamıyorum. çocuk olmadığımı biliyorum. susuyorum.
fiona apple -
child is gone
ben artık çocuk değilim, demedim hiç. öyle düşünmedim.
ben hep çocuktum. öyle kalmalıydı.
"siz küçük prensi sevenler," demişti "hala
çocukmuş gibi davranıyorsunuz ama ciddi ve sıkıcı yetişkinlersiniz." inkar
etmemiştim. "zaten o yüzden seviyoruz," babından bir şeyler
zırvalamıştım. ama insanlar iki yüzlü. bir çocuk kadar masum olup bir ihtiyar
kadar tecrübeli ve zeki olduklarına inanmak istiyorlar. o yüzden bağlamına göre
çocuk olup olmadıklarını söylüyorlar.
inanmıyorum.
ne derseniz oyum, nasıl isterseniz öyleyim. itirazım yok. bu içimde bir yerde ortaya çıkmayı bekleyen çocuğun
bedeli ise, evet. aptalım. aptal olmak kötüdür. eşit olamamak. arkadaş
olamamak. rol yapamamak. ama zeki olmak istemiyorum. akıllı olmak. başka biri
olmak. oyuncu olmak.
siz ne düşünürseniz düşünün, sen neye inanırsan inan, ben
aslında sadece benim. her şeyim. hiçbir şeyim. dünyanın umurunda değilim. dünyanın
varlığını reddederim. üf amaaaaaan çok da şey etmemek lazım
bu haziran geçenki gibi, hala serin ve yağmurlu. ama
havalar ısınacak. temmuz. ağustos. eylül. bu yüzden o zamana kadar mutlu olmam
gerek çünkü sonra, mutlu olmak için çok sıcak.
aydınlık.
kalabalık.
***
"yazmaktan yorulmadın mı?" diye sordu.
"hayır," dedim "yorulmadım."
"tık tık tık... daktilocu ol," dedi.
"parası iyiyse olayım," dedim.
Şu son senede öğrendiğim acı bir gerçek "money talks". İşte bu lanet gerçek yüzünden yetişkinleri sevmiyorum ve çocuk kalmak istiyorum ama iyi bir şeyler yapabilmem için o kokuşmuş yetişkin dünyasına ayak uydurmam lazım ve maalesef orada ruhu çocuk olanları harcıyorlar. İşte sırf bu yüzden iyi bir oyuncu olmalıyım ki içimde yaşatmaya çalıştığım çocuğu farkedip ya onu ya da yarı yetişkin beni öldürmeye çalışmasınlar...
YanıtlaSilüzerinde her zaman düşündüğüm şey kendim olabilmek, istediğim gibi biri olabilmek, bunun için sanırım vazgeçemeyeceğim şey yok
SilFethi Paşa Korusu'ndan dönerken yürüdüğüm yol olmalı fotoğraftaki yer. Fethi Paşa'nın muhteşem manzarasında çay içmekten daha güzel olanı, bunu çaya verebileceğimiz en ucuz miktarı vererek yapmak sanırım. Pastaları da hep taze mutlaka denemelisin. :)
YanıtlaSilÇocuk kelimesine birçok insandan farklı anlam yüklüyor olmak her şeyin temeli sanırım. Kimileri için çocuk, karar mekanizması kendini korumaya yönelik olmayan kişi; kimileri için yaşını büyüttükçe kendine benzemek zorunda olan minik boy yetişkin...
Kendinden başkasını sevmemenin adı kendini korumak olduğu için çocuk olmak kolay değil artık. Sevgini verirken karşılığını düşünmediğin bir düzende hayatta kalamayacağın söylenirken nefes alan kimse çocuk olamaz.
Gülmenin, koşmanın, sevmenin nasıl yapılacağı kesin sınırlarla belirli dünyada çocukluğun sonsuzluğunu yaşatmak yasaktır.
Çocuk olmaya imrenmek serbesttir, çocuk kalmak asla. Bir kere sokak ortasında saçma sapan koşamazsın, konuşurken kurduğun cümlelerin arkasında kesin birçok anlam vardır.
Yazarken halimize daha çok üzüldüm şimdi. İnsan olarak geldiğimiz noktada çocuk kalmak gerçekten de kaybetmeye yakın olmak demek. Çocuk olmayı istemek bile başlı başına bir hüzün oluyor.
Olsundu, can sıkıntımız geçince yine çocuk olacaktık. Çevremizdekiler dengesiz sıfatını yapıştırırken en sesli biz gülecektik. Zaten herkes çocuk olsa güleceğimiz yetişkin kalmaz ki ortada.
Balonu rüzgar yüzünden elinden kaçan çocuk gibi olsun hüznümüz. Kaybettiğinde saf bir üzüntü hissederken hemen ardından gökyüzünde uçuşuna aşık olmak. Yani sadece yaşamayı sevmek.
Öyle işte, İstanbul'u özlemişim. Fotoğraf çekgezel, pamuk şeker de. :)
Bildiniz efenim, paşa limanı
SilYa da düşünmesek, korkmasak acı çekmekten, korkumuzdan herkese şüpheyle yaklaşamasak o zaman olamaz mıyız ki? yemişim sınırları desek kazık kadar boyumuza aldırmadan aklımıza eseni yapsak, dengesiz olsak yani belki dediğin gibi olmaz mı, olur bencesi
ne olursa olsun istediğimiz gibi olmayı deneyelim, yaşamak güzel
teşekkür ederim, her şey için
Selam
YanıtlaSilO lafı ben demiştim doğrudur.
Çocuk olmak için kendilerini kasmışlar ama aslında o kitap benim çocuk ruhumu hiç hareketlendirmedi zaten sevenlerde hep sen gibi büyümüş insanlar. Neyse ki ben bi Junior ım.
Şaka şaka bende 18 im.
Ayları sayarken Eylül de durup doğum günümü hatırladığını hissettim. Aferin.
ya bak seni ne kadar iyi dinliyorum
Silo kitap çocuk ruhları hareketlendirmek için değil, giden çocukluğun ardından ağlamak için
yep darling
ya neden bilmiyorum ama takıntıların ya da zaafların hakkında bir yazı okumak istiyorum.garip bir şekilde insanların takıntılarını öğrenme takıntım var nbrtjsejej
YanıtlaSilolur yazabilirim aslında ama sanırım bu tarz şeyler yaşadıkça fark ediyor insan, şimdi oturup düşüncem ama aklıma bir şey gelmeyebilir :D
SilÇocuk olmak da zor be Paul . Çocuk gibi hissetmek... belki ?
YanıtlaSilsadece kabul etmeliyiz bence, artık çocuk değiliz
Silmoda sahili mi bu fotooo :)
YanıtlaSilpaşa limanı efenim
SilAy ne de güzel bir yazı olmuş bu böyleeee yeni de takip ettim blogunu daha bugün keşfettim ama geç olsun güç olmasın demişler değil mi bundan böyle sıkı takipçilerine beni de ekle ^-^
YanıtlaSilo sizin güzelliğiniz efenim, her daim bekleriz, yeter ki siz gelin :'')
Sil