Bu yazıda pek bir aşk filmi göreceksiniz ki aşk filmi
sevmeyen ben'in bu filmleri izleme amacı neydi? Yazacağım bir hikaye için duygu
yüklemesi yapıyordum, hikaye aslında uzun süreli bir ilişkiden sonra aslında
artık birbirlerinden sıkılmış ama sadece alışmışlıkları için birlikte olan bir
çift hakkındaydı. O yüzden bu tarz bir içeriğin olacağını düşündüğüm her filme
atladım, çok başarılı atlayışlar olmadığını ne yazık ki söylemek zorundayım.
Hazır izlemişken de paylaşmamak da olmazdı.
The Signs of Love 2007
Bu filmi izlerken anladığım bir şey varsa benim ilişkilerden
bir halt anlamadığımdır. Üniveersitede başlayan uzun soluklu bir ilişkiyi
anlatıyor. Beşinci yıllarındalar ve bana göre artık birbilerinden bıkmış
olmalılardı. İşte oğlan sevmiyor belli, diyordum; kızın canına tak etti işte...
Tam ben aradığım şeyi bulduğumu düşünürken oğlan kıza evlenme teklif etmesin
mi? Vay arkadaş, kafamda ne kurmuşum meğersem. Neyse, çok sıradan bir aşk
filmiydi. Olur da bir gün hayatın gerçeklerinden kaçmak isterseniz izleyebilirsiniz.
Christmas On July 24 Avenue 2006
Başrollerde Miki Nakatani ve Takao Osawa gibi iki ünlü isim,
gelin görün ki filmin çok bir cazibesi var diyemem. Nerdy görlün liseden (yoksa
orası üniversite miydi?) kalma bir aşkı var, hayatını mangalarda yaşıyor,
derken derken sevdiği adam geri döner (Tokyo'da mıydı acaba?) ve olaylar
gelişir. Komikli gibi görünse de (ben bun aldandım) pek değil. Yani bence
izlemeyin, gerek yok ama yine bir önceki film için de dediğim gibi olur da
kaçış ihtiyacı duyarsanız...
Close Range Love 2014
Hepsi böyle ütopik aşk filmleri ama bu ayrı bir olay yani.
Öğretmenine aşık olan ne kadar genç varsa mazallah hepsini gaza getirir bu
film. Tabi ki birçok insan gibi "Aaa Yamapi" deyip filmi izledim ama
benim Yamapi'yle olan tek geçmişim Tomorrow's Joe filmidir, NEWS zamanlarını
bilmem, belki de bu yüzden Yamapi'ye olan sevgim -varsa eğer- o film kadardır.
Başroldeki Nana Komatsu'nun maşallahı var, pek güzel hanım kızımız, çok da
genç, önünde uzun yıllar var. Baştan sona, her ayrıntısıyla bir klişeler filmi.
İzlerken şaşırmayacaksınız.
Sweet Little Lies 2011
İsmine bakınca aklınıza amerikan dizisi pretty little liars
geliyor olabilir ama lütfen gelmesin, ilgisi yok. Muhtemelen bu listedeki en
iyi ve aradığım şeyi içeren tek filmdi. Üç yıllık evli bir çift, kadın resmen
ideal bir eş, peluş ayıcıklar yapıyor ama onları satmıyor, hamarat mı hamarat
sakin mi sakin, kocasına en ufak bir itiraz da bulunmuyor, gel gelelim adam tam
bir şero, oyun odasına giriyor çıkmıyor saatlerce, kapıyı da kilitliyor herif.
Derken derken şaşırtıcı olmayan bir şekilde ikisi de başka kişilerle bir ilişki
yaşamaya başlıyorlar. Miki Nakatani ve Nao Omori'nin başrollerini paylaştığı
film baştan sona kadar insanın sinirlerini bozuyor. Sinematografik olarak da
oldukça başarılı.
Initiation Love 2015
Bir romandan uyarlanmış filmin başrollerini Shota Matsuda ve Atsuko Maeda paylaşıyor. Bu iki filmi (sweet little lies ve bunu) ardı ardına izlemek hiç iyi olmadı benim için.
Resmen içimde bir erkek nefreti baş gösterdi. Hele şu filmde aslında neler olduğunu
anlayana kadar çocuğa ettiğim hakaretin haddi hesabı yok. "İnşallah
aldatılırsın, dünyadaki bütün kötülükler senin başına gelsin, kızın ayaklarına
kapanıp af dileyesin, tek başına geberip gidersin..." ve bilumum başka
beddualar. Ya şimdi spoiler vermeden bu film anlatılmaz o yüzden spoilerdan
etkilenen arkadaşlar bu noktada yazıyı okumayı bırakabilirler. Diyeceğim özet
olarak şu filmin güzel olan iki özelliği var, seksenlerde geçmesi ve senaryonun
efso oluşu. Finalde şok etmemesi mümkün değil.
SPOİLER
*
*
*
Filmin sonunda kızın aslında ikisini birden yürüttüğünü
öğrendiğimizde benim öfkem pek dinmedi aslında. Zaten önceki filmin etkisi mi
bilinmez sürekli kızdan tatsuya olan suzuki yeni kızla takılırken onun da başka
bir veletle takılmasını bekliyordum. O yüzden pek şaşırmadım aslında, her ne
kadar tamam kız oyuncu çıktı falan filan ama bu tatsuya olan arkadaşın bunu
bilmediğini düşünürsek kıza yaptıkları çok pislikçeydi yani, açık konuşalım.
Hem kızı hamile bırak, sonra vur kır bağır, aldatması ayrı, durup dururken atar
yapmalar falan, artisliğin kime olm? Yuki olan suzuki'ye de ayrı bir ayar
oldum, saniyeler içinde kızın köpeği oldu, tamam bir yokluk yaşamışsın ama
biraz haysiyet abiler... bi ibrahim sadri olamıyonuz yani, paramız yok da
haysiyetimiz var diyeceksiniz, vuracaksınız kapıyı, bunu da ben mi öğreticem.
bu filmden anladığım şey şu; bütün insanlar pisliktir.
SPOİLERIN SONU
E YAZININ DA SONU
evliliklerin çoğu öyle olsa gerek. filmleri listeye aldım izlerim :)
YanıtlaSilnasıl olduğunu anlamam için evlenmem gerekecek sanırım :D
Silson ikisi dışında listeye alınmaya değer bir şey olduğunu söyleyemem (şşş aramızda kalsın)
Sweet Little Lies 2011!i izleyeceğim, öneriler için teşekkürler :D
YanıtlaSilumarım beğenirsiiiin
Sil