Çarşamba, Haziran 08, 2016

bir takım zırvalıklar


oniki.ondokuz

güneş tepede. bulutların ve perdenin arkasından bir yol bulup içeri giriyor. rahatsız etmiyor. hayatımda ilk kez dinlediğim bir şarkı. iki dakikada bir telefonuma dokunup mesaj var mı diye bakıyorum. önemli bir şey olduğundan değil. sadece... bakıyorum işte. başka bir şey yapamadığım için. bir takım programlara çağırılıyorum ama gidemem. başım ağrıyor ve uykum var. elektronik gitar güzel bir şey. başı ağrıyan insan bunu dinlemez diyor olabilirsiniz. belki de haklısınız. bir takım japonlar. çalma listesi üçten fazla şarkıyı geçemeyeceğimi söylüyor. saçmalık. bu keman konçertoları canımı sıkıyor. dolabımın üstündeki kemanıma bakıyorum, tuvalim de orada. iki günde bir düzenli olarak resim yapmayı ve keman çalmaya yeniden başlamayı düşünüyorum.

ah, bildiğim bir parça. kafam dumanlı, melankolik hissediyorum, depresyona bir kaç adım. "hayırlar ola," diyor arkadaşım, cevap vermiyorum. dört mevsim bahar yaşayanlardan biri. sıkıntı değil, böyle insanlar da olmalı ama henüz bunun farkına varmış değil. sana, dedim dün, dört mevsim bahar. hayır dedi, yaz hissediyorum şuan. çalma listesini kapattım, canım istediğinde geçemeyeceksem anlamsız. şimdi ezan okunmaya başladı, onu dinliyorum.

bugünlerde durup durup leyla ile mecnun izliyorum, yeniden keşfediyorum sanki. dizi çekmek zor, şimdi bir de yönetmenin gözünden bakıyorum da olaya, büyük emek var diyorum. izleyenler bilir, dizinin kitlesine kazandırdığı mı desem empoze ettiği mi desem, bir jargon vardır. insanların diline yansır ve tahmin edebilirsiniz, bu adam izlemiş diyebilirsiniz. bu arkadaşın da diline yansımıştı işte ama öğrendim ki diziyi sevmiyormuş, çok şaşırdım. peki bu jargonun sende ne işi var? biraz kavga ettik, benim için insanlar ikiye ayrılır dedim, izleyenler ve izleyenler, zorla mı sevmiyorum dedi, sevmezsen sevme be dedim -bok -at -atlar da sıçar -yürü git -çok ayıp gidersem görersin -hareketlere bak tip seni -hatırlıyor musun hani bir kez... 

konu dağıldı. ve hatırlamıyordum.

hafızası bana göre çok daha iyi. onu dinledikçe ne kadar yaşlanmış olduğumu hissediyorum. aynı yaştayız sözde, bambaşka bir dünya. neredeyse tamamen çocuk. bunu ona sakin bir anda söyleyince kabul ediyor gibi ama çocukça davrandığını söylesem inkar eder, çok şey bilir kendine göre, bazen hoşuma gidiyor bu çocuk masumiyeti, gülüyorum. bazen de çok sinirleniyorum, hiçbir şeyden haberi yok. daha kötüsü habersiz olduğundan da.

oniki.kırk

başımın ağrısı artıyor. biraz uyumalıyım. bu şekilde devam edemem. ama yatmak istemiyorum. hiçbir hayalim yokken ve umudum, o yatağa girmek istemiyorum. işkence oluyor.  

10 yorum: