Jeanne d'Arc... Kimine göre bir aziz
kimine göre bir cadı…
“The Messenger: The
Story of Joan of Arc” isimli bu film Avrupa tarihine ilgi duyanlar için
kaçırılmaz bir fırsat…
Jeanne
d'Arc' ([ʒanˈdaʁk]) (6 Ocak 1412 - 30
Mayıs 1431 (İngilizce'de Joan of Arc, Türkçede bazen
sadeleştirilerek Jan Dark şeklinde de yazılır.) Yüzyıl Savaşları boyunca İngiltere'ye karşı ülkesi Fransa'ya
memleketi Lorraine'deki cephelerden başlayarak manevi
anlamda büyük destek olan ve sonradan ünü Fransa'nın
dört bir yanına yayılmış bir Fransız Katolik azizesidir.
12
yaşındayken St. Catherine, St. Margearet ve St. Micheal'in ruhları ile önsezi yoluyla iletişime geçmeye
başladığı söylenir. Bunun yanında tanrının ondan Fransa’yı kurtarmasını
istediği de dolaşan söylentiler arasındadır. Yaşadığı dönemde çok riskli bir
karar olmasına rağmen 16 yaşında evinden ayrılmıştır. Savaşlarda Fransız ordusuna katılmış ve İngilizler'e karşı savaşmıştır. Daha sonra onu
esir alan İngilizler onun erkek giysileri giyip savaşan ve
gaipten sesler duyan bir kâfir olduğunu öne sürerek onu henüz 19 yaşındayken Rouen kentinde diri diri yakılarak öldürme kararı almışlardır. Ölümünden 490 yıl
sonra öldürme kararını veren aynı kilise tarafından azize ilan edilmiştir.
Ölmeden
önce ve öldükten sonra adını korumak için görülmüş tüm mahkeme kayıtları bugün
Fransa Millî Kütüphanesi'nde saklanmaktadır. Yaşadığı tarihteki diğer kişiler
ile kıyaslandığında, hakkında en çok şey bilinen kişilerden biridir. Jan Dark
bugün Fransa'nın
en önemli azizelerinden ve kutsal ikonlarındandır. -Vikipedi
Artık Jeanne’ın kim olduğunu bildiğinize göre filmden bahsedebilirim.
Bilinen ilk uyarlama 1899’da yapılmış olsa da elbette o kadar eskiye gitmiş
değilim.
Bir yüzyıl sonrası, 1999 – The Messenger: The Story of “Jan of Arc”
Anlaşıldığı üzere
film, az önce okuduğunuz hayatı anlatıyor. Bu benim ikinci izleyişimdi. Bir
öncekinin üzerinden yıllar geçtiği için ablamla yeniden izleyelim dedik. Bugün
resmen Jeanne d’Arc günüydü benim için. I Hear Your Voice’un son repliğinde de geçiyordu.
:D
“Ama kimse fark etmeden önce, benim
Jeanne d’Arc’ım, gerçekleri gören benden daha çok gerçeklerin peşini kovalıyor.”
Fransa yapımı film iki buçuk saatti. Sıkıldığım yerler olsa da sonuç itibariyle çok güzel bir filmdi. Başrolde Ölümcül Deney serisinden tanıdığımız güzel ve iyi oyuncu Milla Jovovich vardı. Oyunculuğu muhteşemdi. Filmde Jeanne Tanrı’dan aldığı vahiyle (!) hareket ediyor ve Fransa’nın kurtuluşu için kendini adıyor. Ya da öyle görünüyor. Ne var ki o da bir insan… Film psikolojik anlamda bir şaheserdi. Savaş sahneleri zaman göre gayet iyi çekilmişti. Karakterler çok iyiydi. Zaman zaman ufak espriler yapıldı, benim bayağı güldüğüm yerler oldu ama yanlış anlaşılmasın, temelde gayet ciddi bir filmdi. İçimin gittiği sahneler oldu, o adamları tutup derilerini soymak, üzerine de tuz basmak istedim.
En başta dediğim gibi Avrupa tarihine, ya da ortaçağ Avrupa’sındaki geri kalmışlığa dair merak ettiğiniz bir şeyler varsa tam size göre bir film. Hem senaryo, hem de oyunculuk itibariyle çok başarılı.
Ve finalde ise bize
iki seçenek sunuluyor. Ya mantığınızı seçip, bütün bunların Jeanne’ın kurgusu
olduğunu kabul edecektiniz, ya da duygusal bakıp, Jeanne’nın tanrının habercisi
olduğuna inanacaksınız.
Ben birincisini
seçtim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder