Bu yazı dizisinde ne yapıyorum, adı üstünde üçleme tabi. Yazının ilki burada.
LOVE ON THAT DAY
Bu filmden herkes övgüyle bahsederken cidden merak etmeye
başlamıştım. Sonra birden ilk kez olumsuz bir yorum duydum, o da Küçük
Filozoftan geldi. Şimdi ona teşekkür etmem lazım yoksa beklentim tavan olacağı
için çok büyük hayal kırıklığı yaşardım.
Klişeler dizisi ve mantıksızlık daha 5. Dakikada
başlıyor. Motorun üstündeki esas kız, yaya olan esas çocuğa çarpar. Sonuç ise
ancak çizgi filmlerde olan türden bir şey. Komedi filmi niyetine izledim,
güldüm geçtim. Düşerken tutma, ceket verme, babasını arayan çocuk, pencereden
çarşafla kaçma, sırtta taşıma, o kadar çok var ki hepsini sayamayacağım.
Allah’tan aynı anda tek iş yapamama gibi bir takıntım var. :D
Karakterlere gelirsek, Mario’nun oyunculuğu berbat
ötesiydi. Xiao Ya ise yaşına rağmen küçücük kız gibiydi. DJ tabi ki favori karakterimdi, müzisyenlere
zaafım var o kesin. Tae Gon’u da sevdim ama yapma be senarist, kimse o kadar
salak olamaz. Neyse ki bu kız filme azıcık renk kattı yoksa kusabilirdim. :D Fu
amca ise filmi sonuna kadar izleyebilme nedenim, olmasa izlenmezdi. :D
Sonuç olarak izlemenize hiç gerek yok. Cidden çok boş bir
film.
DASEPO NAUHGTY GIRLS
Sıradaki filmimiz içinse alın size bir
başka boş film. Seçimlerim berbat öyle değil mi? Ama en azından bu filmin amacı
saçmalamakmış ve çok da güzel saçmalamışlar. Çok da ilginç bir filmdi aslında.
Ama bittikten sonra “Eee?” diyorsunuz. “Ne oldu şimdi?”
Ateist sınıfına merhaba deyin, en öndeki de Çançiçeği^^ |
Bir din okulu düşünün ama lise değil, lütfen. :D Bir
sınıfta Budistler, bir sınıfta İseviler, bir sınıfta ateistler… Dinle de
dinsizlikle de dalga geçmişler, sanırım yapımcı agnostik. :D Arada bir
fantastiğe bağlayan, fakir mi fakir bir kızın hikayesi…
Diğer karakterler ise
şöyle:
-Kızın travesti olmayan sadece kadın gibi giyinmeyi seven
“büyük ablası” ama erkek. Sonra bunlar kanka oldular falan. Eros’a tapan bir
topluluk bunları kaçırdı, dans ettirdiler, sonra da saldılar. :D
-Kızın aşık olduğu İsviçre’den gelen zengin ve yakışıklı Anthony. Daha sonradan kızın annesi abisini evlatlık verdiğini,
Anthony’nin o olabileceğini söyledi, Anthony de kendinin evlatlık olduğunu,
doğum tarihini tam bilmediğini falan söyledi. Bu aralar komikti.
-Ateist sınıfındaki tek gözlü çocuk… Tabi tek gözlü
olduğu için dışlandı falan ama daha sonradan çançiçeğinin onu sevdiğini
öğrendi. Ayrıca yan tarafta oturan başka bir oğlan buna sarkıyordu. Bir de
bunun bir kardeşi vardı. Anthony ona aşık oldu ama kız, kız değilmiş meğersem.
:D
Tek Göz :D |
Tek Göz'ün kardeşi, çok tanıdık bir yüz değil mi?^^ |
-Okul müdürü. Daha sonradan bu adamın içine meğer kore
mitolojisindeki bir yaratık olan Emuki girmiş, Emuki de kızlara bakireliğini
geri verip duruyordu. Bütün kızlar bir anda akıllı, uslu olup sadece sınav
çalışıyordu. Anthony’nin iki arkadaşı da bu işin peşine düştü ve sonra okul
bahçesinde bütün lise ile Emuki savaştı. Nasıl savaştığı konusuna hiç
değinmiyorum. Sonra Emuki ejderhaya dönüştü ve gitti.
-Gri bebek. Bütün film boyunca kızımızın sırtına yapışık
olarak gezdi durdu. Filmin sonlarına doğru veda etti. Sonra da gidip Anthony’ye
sardı. Meğer Anthony’nin de ailesi iflas etmiş, artık fakirmiş.
-Kızın gerçek abisi. İsviçre’den sonradan gelen bu
arkadaş visual keici çıktı asdfdsasdsasdas Kendisi tam bir rahatsızdı. Filmin
başında ve sonunda pembe saçlı pembe giysili bir amigo kız demek istediğim
takım vardı. Onların dansıyla başlamıştı film ve mezuniyet sonunda onlarla
bitti. Atlayıp zıplarken the end.
İlginç ama sevdim. Tuhaf ama hoştu. Böyle acayiplikler güzel oluyor bazen.
TOKI WO KAKERU SHOUJO
Yani “Zamanda
sıçrayan kız”
Sonunda insancıl bir film dedim. :D Sıkıcıydı biraz, ben
arkasına geçip itekledim ama yine de insancıldı. :D Birçok klişe görmüş olsak
bile başrolümüz o kadar sevimli idi ki başka bir karaktere gerek yoktu. :D
Sınavı geçtiğini öğrendiği andaki sevinme şekli beni bitirdi zaten, o anda
“tamam bu kızı aldım ben.” Dedim. :D
Akari’nin annesi bir gün beklenmedik şekilde trafik
kazası geçirir ve durumu kritiktir. Annesinin başında oturup sırlarken annesi
gözlerini açar ve kızından inanılmaz bir şey ister. 1972 yılına gidip Fukamachi
Kazuo’ya sözün unutulmadığını söylemesini. Akari annesinin arzusu üzerine gidip
laboratuardaki iksiri içer ve tarihi söyler. Ne var ki 72’ye değil 74’e gider.
Bu sahneler çok hoştu açıkçası. Sonra orada Ryouta isimli bir genç ona yardım eder
ve anlaşılacağı üzere filmin ilerleyen sahnelerinde aralarında oluşacak
duygusal bağ kaçınılmazdır.
Ne kadar arasalar da Kazuo’dan ne ufak bir iz yoktur.
Hatta geçmişteki annesi bile kim olduğunu bilmiyordur. Fukamachi Kazuo kim?
Ryouta’nın kameraman arkadaşı bilin bakalım kim çıkacak? Akari ne için geleceğe
dönmekten vazgeçecek? Spoiler vermeyeceğim, kendimi geliştiriyorum. :D
Güzel bir finaldi, ikinci yarı daha hareketli geçti.
Mutlaka izleyin diyemem ama canınız sıkılıyor ve bir Japon filmi izlemek istiyorsanız
neden olmasın?
Evet, yazı burada sona ermiştir. Bir başka yazıda görüşmek üzere!!!
Oturduğum yerden Dasepoya lanet ettim yani :D O zaman ilk iki filmi kafadan sildim, ama 3. çok ilgimi çekti, yanlış bilmiyorsam bunun birde anime olanı var de mi?
YanıtlaSilEline koluna klavyene sağlık ^^
Evet evet film animeden uyarlama :D Animedeki kız da çok tatlı :D Gayet izlenebilir bir film, özellikle benim gibi bilim kurgunun suyunu çıkarmamışsan büyük zevkle izlersin. :D Dasepo'yu ben nereden nasıl buldum bilmiyorum valla ama bir film ancak bu kadar manyak olabilir. :D
Silzamanda sıçrayan kızı izlemiştim ve ağır ilerleyen bir film olmasına rağmen beğenmiştim açıkçası (: diğerlerine bakacağım özellikle şu fena saçmalayan filme (: çok renkli geldi çünkü (: bu arada blogunu yeni keşfedenlerdenim ve cidden çok beğendim eline sağlık (:
YanıtlaSilÇok teşekkür ederiiim öncelikle^^^^^
SilEvet, bende beğendim ama dediğim gibi Bilim Kurgu otakusu olduğum için biraz :D Dasepo mu? Çok renkli gerçekten de saçma olduğunu bilerek izleyince fena olmuyor :D