Çok şükür Haziran bitmeden şu yazıyı yayınlayabildim. Geç olsun güç olmasın diyeceğim ama dün geceden beri internetsiz kaldığımdan onu da diyemiyorum. Bu modemlerdeki hassaslık beni öldürüyor.
HO CHI MINH, SEÇME ŞİİRLER
Kimdir? Vietnam bağımsızlık hareketinin önderi ve Vietnam Demokratik Cumhuriyeti'nin ilk başkanı olan Ho Chi Minh, halkı tarafından sevgiyle "Ho Amca" olarak anılır. Vietnam'da, o dönemde Fransız Çinhindi'nin egemenliği altındaki Nghe An'da doğan Ho Şi Minh'in asıl adı Nguyan That Thanh'dı. -vikipedi
Adamın hayatını öğrenince kitabı okumak için büyük bir heyecan duydum ama sonra... Bu kitabı okurken eğlendiğim kadar hiçbir şiir kitabını okurken eğlenmedim, açık ve net. Tamam güzel şiirler de yok değil ama insan her yaptığından şiir yazar mı? "Geceyi Lungjuen'de Geçirmek Üzere Durmak" "Kocasını Hapishanede Görmeye Gitmek" "Pirinç Dövülürken Dinlemek" "Muhafızın Çaldığı Bastonum" "Hapishane Avlusunda Yürümeye İzin" vb. Bunlardan o kadar çok var ki gülmekten yıkıldım.
"FİYATLAR
Bir tencere pirinci kaynatmak 60 kuruşa
Bir bidon kaynar su bir yuana patlar
Bir yuan altmış kuruşluk bir şeye karşılıktır
Hapishanede işte böyle saptanmakta fiyatlar"
Tabi ben bu şiirleri okuyunca müthiş ilhamla doldum (!!!) Başladım şiir yazmaya, bakın nasıl harika, nasıl duygulu bir şiir... Ama tamamen doğaçlama, o anda uydurdum. O yüzden bu kadar duygusal asdasdsadasd Yanımda da B vardı, o kadar çok güldük ki...
"Güneş yansır masanın üzerindeki su şişesine,
Ve belki yüzüne oradan insanlığın
Bütünü sade olmayan bir kek...
Hemen çaprazında bir şiir en afilisinden,
Kafa karıştıran kelimelere denk"
(Söz konusu şiir Edip Cansever'in Umutsuzlar Parkı, "Kafa Karıştıran Kelimeler" ise Rasim Özderenören'in o sırada masamda duran kitabı. Keke gelince, ben karışık kek sevmem. O yüzden yememiştim, kalmıştı.)
AHMET HAMDİ TANPINAR,
MAHUR BESTE
Ahmet Hamdiciğimin Sahnenin Dışındakiler ve Huzur’la
birlikte bir üçleme oluşturan romanı olmaktadır kendisi. Üçlemenin ilki kabul
edilmekle birlikte ilk kez Tanpınar öldükten 13 yıl sonra basılmış. Ama bu
“mahur beste” Tanpınar’ın bütün romanlarında leitmotiv olarak yerini almış.
Örneği Huzur’u okuduğumda da Sahnenin Dışındakileri okuduğumda da yine bu mahur
beste karşıma çıktı, adeta bir karakter…
Kitapta Behçet Bey’den yola çıkmış ama maşallah oradan
oraya derken bütün sülalesini ayrıntılı bir şekilde anlatıyor. Açıkçası okurken
sıkıldım, hayal kırıklığına uğradım falana son deme geldiğimde Tanpınar
öylesine harika bir şekilde bitirmiş ki ağzım açık kaldı, gülümsedi ve bütün
moralim yerine geldi. Tanpınar’ın idolü Paul Valery’ymiş, Paul Muad-Dib’inki de
Tanpınar olabilir. :D Yalnız Ahmet Hamdi’yi okuyup da onu sevmeyen bir yazar
tanımadım, herkesin feyvırıtı ya, çok popüler adam. :D
AHMET HAMDİ
TANPINAR, HUZUR
Ahmetciğimden girmişken devam edeyim dedim. Huzur genel olarak
favori Tanpınar romanı olarak seçiliyor. Mümtaz ve Nuran’ın aşkını anlatıyor
gibi görünmekle birlikte başkarakterlerin bulunduğu ortamlarda edilen sohbetler
çok çarpıcı konularda. Özellikle İhsan ve Suat’ın diyalogları harikaydı.
(İhsan’ı Sahnenin Dışındakiler’de de görünce heyecanlandım, çok sevmiştim
çünkü.) Sık sık Mümtaz’da kendimi buldum. Nuran’a ise uyuz olmakla meşguldüm.
Okurken sürekli “En çok bunu mu sevdiniz yani?” diye söylendim durdum. Finalde
ise “Ov yeee sexy&free single ready bingo!” moduna girdi. (Ne zaman
sevinsem bu şarkıyı söylerim.) Çok iyi olmanın yanı sıra esas mesajı kapmış
olduk, yine Mahur Beste’deki gibi bir son dakika vuruşuydu ve
gooooooooooooollll!!!
HENNING MANKELL,
RÜZGÂRLARA SÖYLEYEN
Benim çok sevdiğim bir kitap vardı, adını burada
zikretmeyeceğim çünkü efendim bu kitabı okuyan birini tanımadım, kitapçılarda
da rastlamadım. Çok etkilendiğim bu kitap biraz bana ait gibi, anlarsınız ya, o
yüzden dediğim gibi adını zikretmeyeceğim. Şimdi ben yine en sevdiğim kitapçıma
gitmiştim, birden bu bana özel olan kitabı gördüm, yanında da “Rüzgârlara
Söyleyen” vardı. Size komik gelebilir ama sırf yanında durduğu için bu kitabı
aldım ve de okudum.
Açıkçası kendimi tebrik ediyorum çünkü çok güzel bir
kitaptı. Biraz araştırınca bu kitabın da pek bilinmediğini gördüm. Elimden
geldiği kadar anlatmak isterdim ama yapabileceğimden emin değilim. Uzun süre
etkisinden çıkamayacağınız kadar güzel ve etkileyici bir kitap. Sokak çocuğu
Nelio’nun hikayesi diye özet geçmek mümkün ama bu oldukça sığ bir anlatım olur.
Bence… Okuyun.
“Ama dilencilerin
bile kendilerine bir kimlik bahşeden işaretleri vardır; sokak köşelerinde
ellerini, sanki biri alıp götürsün diye toptan vermek ya da parmaklarını teker
teker satmak istermişçesine yola doğru uzanan diğerlerinden ayırt edilmelerini
sağlayan işaretleri. ‘Rüzgârlara Söyleyen’ olarak tanınan hırpani heriftir José
Antonia Maria Vaz. Dudaklarım dinlemeye kimsenin hazır olmadığı bir hikaye
anlatırcasına gece gündüz aralıksız oynar.”
O kadar güzel bir kapağı var ki ben de B de ayılıp
bayıldık. Göre herkesin de çok hoşuna gitti. Rengi, tasarımı, üstünde yazanlar
çok hoştu. Gel gör ki içi boş bir kitaptı. B zaten rahatsız olup yarım bıraktı,
eğer ben de yarım bırakabilen bir insan olsaydım bırakırdım.
Peki Reich kimdir?
Yirmili yaşlarında Freud’la çalışmış bir psikanalist ve psikiyatri tarihinin de
en radikal isimlerinden biriymiş. Ben bunları kitaba başladıktan sonra
öğrendim. Açıkçası bazı fikirleri beni oldukça rahatsız etti. Hoşnut değilim
diyerek bu kitaptan konuşmayı kesiyorum.
HASAN AKTAŞ, HALLACI
MANSUR OKULU VE MİSYONU
Hallac-ı Mansur’un kim olduğunu bilirsiniz, bilmeseniz de
muhakkak adını duymuşsunuzdur. Ene’l Hakk (Ben Hakk’ım) demesiyle yaşadığı
dönemde insanların tepkisini çekmiştir. Kitapta ise edebiyatta nasıl yer
aldığını, şairlerin nasıl etkilendiğini vs. anlatmış. Hemencecik bitti ama ben
çok beğendim. Hemen her şair en azından bir mısrasında Mansur’dan söz açmış ve
Hallac-ı Mansur bir mazmun haline gelmiş. Şiirleri de derinleştirmiş, bir şiir
de ben yazıp, Hallac’a atıf yapayım istedim. :3
MUALLİM NACİ, ÖMERİN
ÇOCUKLUĞU
Derste sürekli adı geçtiği merakımı pek celbetmişti.
Muallim Naci’yi de sevdiğim için rafta görünce aldım, pek bir inceydi gerçi, ne
zaman başladı ne zaman bitti bilmek mümkün olmadı pek ama benim hoşuma gitti.
Ahmet Rasim’in üslubuna benzettim biraz ama tabi Ömer daha çok şair. Ha bu
arada Muallim Naci’nin gerçek adı Ömer, kendi anılarını yazmış yani. Bitirirken
de “Kimin ne dediği umurumda değil yazmak istedim yazdım,” havasında bir cümle
kullanmış. :D
ASAF HALET ÇELEBİ,
BÜTÜN ŞİİRLER
Asaf’çığımın şiirlerine eskiden beri bayılırım. Pek
çoğunu da önceden okumuştum zaten. Şiir dedin mi tamam, benim tarzım yazıyor
adam. Çok etkileniyorum niye bilmem demeyeceğim, etkileyici olduğu aşikâr
çünkü. :D Bununla birlikte şiirlerinin arka planını bilince etkisi artıyor. Her
şiir öyledir diyeceksiniz, doğru ama bazıları daha çok. Om Mani Madme Hum’um
Santriskçe’de Budistlerin kullandığı bir mantra olduğunu bilmezseniz, bunun ne
işi var burada diye sorarsınız doğal olarak. Ya da şiirde adı geçen
arkadaşların, hangi halk hikayesinde geçtiğini bilmezseniz, şair ne demek
istemiş burada diye sorar, sorduğunuzla da kalırsınız. Demek istediğim Asaf
Halet kısa yazar ama derin yazar, vurucu bir şekilde bitirir, öyle kalırsınız
benim gibi. :D
ANTOV ÇEHOV, HİKÂYELER
Durum hikâyesi okumaktan da yazmaktan da ziyadesiyle zevk
aldığımı belirtmiştim. Eh durum hikâyesinin dünyadaki en büyük öncüsü de
bildiğiniz üzere Çehov. Ünlü öykücüleri genelde sağdan soldan okuyoruz ya da en
iyi ihtimalle derlemelerini. O yüzden insanın aklına ben bir Çehov derlemesi
okuyayım falan demek gelmiyor haliyle.
Bu kitap hakkında çok fazla bir şey diyemeyeceğimi
düşünüyorum. Durum hikayesi sevenler için çok hoş bir deneyim olacak. Bununla
birlikte son zamanlarda Türk yazarları okurken daha fazla zevk aldığımı fark
ettim. Daha iyidir demiyorum elbette ama Sait Faik’ten aldığım tadı alamadım.
Özüme dönüş yaşıyorum gençler, bunca yıl yabancı yazarlar okuduktan sonra artık
çok da zevk almamaya başladım. Sadece romanda belki…
ŞEFKET RADO, EŞREF
SAAT
Kitapseverlerin aşık olduğu birkaç yayınevi vardır.
Bunların en başında da YKY gelir zannımca. (Benim favorilerim YKY, Ötüken, İş
Bankası, Can, İletişim, Dergah, Timaş… Bir de Metis’in romanları çok iyi
oluyor. Ama kitabımı yazdığımda Ötüken ya da Dergah’tan çıkmasını isterdim.
Onlar da beni bekliyorlardı zaten!) Neyse, konuyu açmamın nedeni YKY’nin babası
Şefket Rado’dur. –Bakış açısı değiştirme numaraları vol.34567876543-
Esasen popüler İstanbul radyocusudur Şefket Rado. (Bir de Orhan Pamuk'un eniştesi) Tabi o
yıllarda şimdiki gibi değil radyocular… Radyodaki konuşmaların yaptığı bir
derleme Eşref Saat. Aynı zamanda sınava hazırlananlar bilir, edebiyatımızda
söyleşi/sohbet türündeki en önemli eserlerden biridir. Muhtevasına gelecek
olursak o günün şartları içerisinde belki ilginç gelebilirmiş insanlara ama
bugün için mmm pek sayılmaz. Kişisel gelişim okumayı seviyor ve duyduğunuz
şeyleri ikinci kez duymaktan sıkılmıyorsanız okunabilitesi var. Ama ben bu iki
şarta da uymadığım için bir süre sonra daraldım.
MEHMET NURİ
YARDIM, SAFİYE EROL KİTABI
Esasen bu kitabı şu göndermeyi beceremedikleri hikâye
yarışması için almıştım. Mehmet Nuri’nin daha önce “Edebiyatımızın Güler Yüzü”
isimli bir kitabını okumuştum ve çok hoşuma gitmişti. Yarışmaya serbest atlayış
yapmamın nedeni de esasında odur.
Genel olarak olumlu yönlerinin daha fazla olduğu bir
eserdi. Kitabın boyutu, kapağı, sayfaların rengi, tasarımı, her sayfada bulunan
bir film şeridi halinde resimler, ünlü edebiyatçı ve araştırmacıların hakkında
söyledikleri, yalnız hayatından değil eserlerinden de uzun uzun bahsedişi
hoşuma gitti. Bazı meseleleri tekrar etmesi ise rahatsız ediciydi. Sanki tashih
edilmemiş gibi duruyordu. Ketaki Çiçeğiyle ilgili efsane ise en hoş ayrıntıydı…
YAHYA KEMAL
BEYATLI, ESKİ ŞİİRİN RÜZGARIYLE
Esasen Yahya Kemal ne divan edebiyatı taraftarıdır ne
batı edebiyatı. Döneminden bağımsız olarak kendi çizdiği yolda ilerlemiştir.
Yahya Kemal’in kendisini gösterdiği esas şiir kitabı “Kendi Gök Kubbemiz”dir.
Bu kitapta ise yazdığı gazel, şarkı gibi divan edebiyatı türlerini toplamıştır.
Pek çoğunun konusu tarihi olaylar aslında. Hepimizin muhakkak bir yerlerden
duymuş olduğu “Geçtim yine dün eski hazan bahçelerinden…” de bir şarkısıdır
misal. –Çok sevdiğim bir şiir olduğu için anma ihtiyacı duydum.- Yahya Kemal
sevdiğim bir şair olduğundan bütün eserlerini okumayı düşünüyorum. 74 basımını
evde bulunca eski kitaplara da olan aşkım yüzünden okuyuverdim. Yoksa aslında
sıralamada yoktu. :’)
YAHYA KEMAL
BEYATLI, EĞİL DAĞLAR
Yahya Kemal eserleri okuma isimli olmayan etkinliğimizde
okudum. En hacimli eseri olmakla birlikte, nesir olduğu için içeriğin çok da
önemli şeyler arz etmediği konusunda hemfikirim. Her ne kadar dönemin
olaylarını o an yaşayan birinin gözünden okumak farklıysa da Yahya Kemal benim
gözümde her şeyden evvel bir şairdir. Sosyal ve siyasi olaylar hakkında yazdığı
yazılar ise şairliğinden ziyade politik yönünü ortaya koyduğu için hoşuma
gitmedi. Söyleyeceğim bu kadar hakim bey.
AHMET TURAN ALKAN,
ÜÇ NOKTANIN SÖYLEDİĞİ
Bu adamla çok ilginç bir ilişkimiz oldu. (Ben kitap
okurken okumakla kalmayıp birebir yaşadığım için… Film izlerken falan öyle
olmam mesela ama kitap okurken kendimi kaybediyorum.) Hem çok sevip, hem de çok
kızdım. Kızmamın nedeni çok acımasızca eleştiriyor olması ve her şeyi
eleştiriyor olmasıydı. Sevmemin nedeni eleştirilerinde haklıydı ve üslubundaki
kinaye çok eğlenceliydi. :D Kitabı okurken çok öfkeliydim ama sonra sevdiğime
karar verdim, şuan diğer kitabı Altıncı Şehir’i okuyorum mesela. O yüzden
diyorum ya ilginçti diye. Ve sanırım tavsiye edeceğim kitabı.^^
VIRGINIA WOOLF, DENİZ
FENERİ
Deniz Feneri
kaybedilen bir mutluluğun anılarda yeniden canlandırıldığı olağanüstü bir
romandır. Ramsay ailesi her yıl yaz tatillerini İskoçya da ki yazlıklarında
geçirirler bu tatillerin sonsuza dek süreceği duygusu hepsini sarmıştır.
Çocuklar için cennetten farksız olan bu yaz evinde yetişkinler sık sık
sonsuzluğu anımsatan zaman parçalarıyla karşılaştıkları hissine kapılırlar.
-idefix
Woolf’un otobiyografik romanımsı bir eseri. Aynı zamanda
en çok bilinen ve beğenilen eseri. Gerçekten başından sonuna kadar olayları
öyle farklı bir üslupla anlatmış ve ilahi bakış açısını en ufak ayrıntıda bile
ustalıkla kullanmış ki sıra dışı bir konuyu ele almamasına rağmen sıra dışı bir
eser ortaya koymuş. Ben bu tarzı gerçekten çok beğendim.
RASİM ÖZDENÖREN, ÇÖZÜLME
Rasimciğimin bütün eserlerini okumaya karar vermiş olmama
rağmen bu konuda pek istikrarlı değilim. Çünkü efenim aynı zamanda onlarca
yazar daha okumaya karar verdiğimden biri oluyorsa diğeri olamıyor. Yine bir
öykü kitabı, bu sefer daha realist, daha dokunaklı hikayeler. Kitaptaki en iyi hikaye de kitaba
adını veren son hikayeydi. Rasimciğimi okumaya son sürat devam ediciğim tabi
ki. Kimse beni caydıramaz! (Sınıf arkadaşım S bir kitabından çok sıkıldığım
için antirasimci oldu da, ne zaman okusam “ya bırak şunu” diyor. :D)
ÇİN HİKÂYELERİ
Bu iki kitabı arka arkaya okuduğumdan içim dışım Çin
oldu. Açıkçası kitabın ön kısmındaki açıklamaları okuyunca çok ilgi çekici
göründü gözüme ama sonradan darlık bastı. Bizim Dede Korkut hikayeleri gibi
biraz. Bir kere hikayelerin çoğunda kahramanımız bilgeler. Bir de cinler
periler yer almakta. Artık gerçekten Çinlilere çok mu kafayı takmışlar
geçmişte, ne yapmışlarsa… Bilseniz ne kadar çok var cin peri faktörü. Bir de
normal insan gibiler yani. Ben bizim hikayelerimizi tercih edeceğim, çok sıkıldım
bunlardan çünkü!
ARİF NİHAT ASYA, BİR
BAYRAK RÜZGÂR BEKLİYOR
Asya’nın bazı şiirlerini çok sevmekle birlikte sanırım
pek benim tarzım değil. Hani biliyordum adamın coşku dolu olduğunu ama bu kadar
da fazla. Bu enerjiyi, coşkuyu nasıl bünyesinde barındırıyor yahu? Velhasıl
kelam okurken şiştim. Miili nazım şeklimiz dörtlük, milli ölçümüz hece olabilir
ama ben bu ikiliyi çok da tutmuyorum sanırsam, hadi 11’liyle yazılınca oluyor
da 7’li 8’liler falan cıks. Sonracağıma pastoral şiirleri de genel olarak
sevmediğimi iyice fark ettim. Bana ne dağdan bayırdan diyesim geliyor. Tabi
şuan çok memnuniyetsiz göründüğümün farkındayım ama yaşlılık işte, insan daha
da uyuzlaşıyor. Son olarak; annemin en sevdiği şair olan Arif Nihat Asya’ya
saygılar… Gerçek bir şiirle bitiriyorum.
Adamlar Bilirim Sönük
Adamlar Bilirim Çürük
Adamlar Bilirim Rozetleri
Adamlar Bilirim Rozetleri
Yüreklerinden Büyük.
Adamlar Bilirim Coşkun
Adamlar Bilirim Durgun
Adamlar Bilirim Adları
Boylarından Uzun
Adamlar Bilirim İri
Adamlar Bilirim Ufak
Adamlar Bilirim ki Sözleri
Adamlar Bilirim ki Sözleri
Eserlerinden
Parlak…
Adamlar Bilirim Anlamamış
Anlamayacak Ne Olduğunu
Adamlar Bilirim Dolduramamış
Adamlar Bilirim Dolduramamış
Dolduramayacak Koltuğunu…
Adamlar Bilirim Yamuk Eğri…
Adamlar Bilirim Maskara
Adamlar Bilirim Elleri
Adamlar Bilirim Elleri
Eldivenlerinden Kara…
Uzun zamandır aylık kitaplar yazılarını takip ediyordum ama yorum yazmak yeni kısmet oldu.Aslında nasıl aynı zamanda aynı kitapları okuyor oluşumuz beni gerçekten şok ediyor :D Rasim Özdenören'e bu aralar bende sardım.Şuan Çarpılmışlar'ı okuyorum.Safiye Erol yarışmasına bende katıldım.Keşke seninde gönderebilseydi de yazılarını beğendiğim senin gibi biriyle aynı kulvarda yarışabilseydik :D Ama pek bir şey çıkacağını düşünmüyorum benim açısından.Çünkü çok ciddiye aldığım bir yarışma olmadı nedense.Belkide Safiye Erol'dan cılkım çıktığı içindir :D Bir kaç önce Safiye Erol hakkında bir panel verdik bir kaç arkadaşla beraber.Tabi ilk önce Mehmet Nuri'nin eserine göz attım.Kendisiyle de tanışmış olmama rağmen nedense Mehmet Nuri'nin eseri gibi gelmez bana Safiye Erol kitabı.Ki kendisi dünya tatlısı bir insandır.Onuda burada anmış olalım fddsg Dinle Küçük Adam benimde okurken rahatsız olduğum bir kitap.Böyle düşünceleri olan insanlar için gerçekten güzel bir kitap sayılabilir ama senin bloguna girecek olan insanların pek öyle tipler olduğunu sanmıyorum :D İlk yorumumu yaptığıma göre artık kitap yazılarına damlarım :D
YanıtlaSilVaovvv gerçekten çok şaşırdım, ne diyeceğimi bilemiyorum :D
SilAma bir dakika Elysium'la mı Taro'yla mı konuşuyorum şimdi ben?
Safiye Erol yarışması benim için oldukça trajikomik bir vakaydı. Tam 6 sayfa yazmıştım, bir iki kelimelik boş yer bile yoktu. :D Benim de benim de, kusacaktım yakında :D
Wilhelm Reich'ın gerçekten çok uçta olduğunu düşünüyorum. Freud'un bile karşısında yer almış sonradan zaten. Cinselliğin her şeyin müsebbibi olduğunu düşünmek çok sığ bence, o yüzden hoşnut olmadım.
Gel gel hep beklerim, çok şaşırttın beni :D
Elysium diyelim :D Safiye Erol aslında araştırdığım kadarıyla garip bir insan.Annesi Bektaşi.Sonra Hintli biriyle nişanlanması.Almanya'da pederlerle yakın ilişkileri.Kendi içinde de savaş veren bir insan görüşüme göre.O yüzden onun hakkında karaladığım şeylerde biraz karışık oldu.
SilJüriye oynadım bende biraz.O yüzden utanıyorum :D
Wilhelm bence de çok uçta.Freud'un da karşı çıktığım çok görüşü var ama Wilhelm tamamen ayrı bir vaka.Yani yoruma açık bir kitap olduğunu bile düşünmüyorum.Aynı görüşte olduğun bir insanla bile birbirine düşürebilirsin kitabı konuşurken.Okurken bırakmayı düşündüğü çok oldu ama belki fikrimi değiştirecek bir şey söyler diye sonuna kadar bekledim.Sonuç pek iç açıcı değildi :D
Ah ilk kez bir bloga yorum yaptım ama artık dediğim gibi Kpop yazılarına da yorum yapmaya çalışacağım :D
Ve normal yorum olarak yazdığımı gördüm yanlışlıkla onu silip buraya yazayım bari tekrar gdfgfhgj
Kitapta bunlar ayrıntılı olarak yer almış zaten, hayatındaki dönüm noktası Rıfailik tarikatına girişi olmuş bence, ondan sonra da kendini bulmaya daha çok yaklaşmış olduğunu düşünüyorum. Benim niyetim juriye oynamak değildi aslında, sadece konu arıyordum ve zınkk karşımdaydı. O yüzden seçimimi bu yönde yaptım. :D
SilBen dediğim gibi yarım bırakamadığım için yoksa çoktan tekmeyi basmıştım :D
Bekliyorum ^_^
Selam. :) İlk olarak sormak istediğim şey bu kitapların hepsini bir ay içinde mi okudun? O.o
YanıtlaSilMayıs kitapları dediğine göre öyle olmuş olmalı, çok zekiyim değil mi? :D Kısa bi şoktan sonra vay maşallah deyip devam ediyorum o zaman. :)
Bende kitap okumayı çok severim ama hiç hızlı okuyamam o yüzden belki de bu kadar kitabı okuyamadım bi ay içinde. Çok denedim ama bi süre sonra normal seyrine dönüyor hızım. :/
Yazdıklarından birkaç tanesini not ettim mutlaka okuyacağım elimdeki kitapları bitirince, ellerine sağlık. :D
Evet, aylık kitap yazısı yazdığımda bütün kitapları kısa kısa geçiyorum diye bu yönteme başvurdum. Daha az sıkıcı olur diye düşünüyorum. :D
SilBir de zaman bulmak önemli. Dersleri dinlemeye kalksam ben de okuyamam mesela, oradan ödün verdiğim için. Başka hiçbir hilesi yok :D
Bak buna gerçekten sevindim işte^^
Ben geldim. Haber veriyim dedim sonra yine gelcem. Çünkü havalı giriş yapmak istedim, gelişimi fark et istedim, çok mu şey istedim ne :S
YanıtlaSilİyi yapmışsın valla daha bunun halısı, çiçeği, çikolatası, bayram temizliği var.
SilYok yok ilk izlenimler önemlidir sen de haklısın şimdi. Ha bir de elin boş gelme :D