Pazar, Haziran 29, 2014

Mayıs'ta Okuduklarım


Çok şükür Haziran bitmeden şu yazıyı yayınlayabildim. Geç olsun güç olmasın diyeceğim ama dün geceden beri internetsiz kaldığımdan onu da diyemiyorum. Bu modemlerdeki hassaslık beni öldürüyor.

HO CHI MINH, SEÇME ŞİİRLER


Kimdir? Vietnam bağımsızlık hareketinin önderi ve Vietnam Demokratik Cumhuriyeti'nin ilk başkanı olan Ho Chi Minh, halkı tarafından sevgiyle "Ho Amca" olarak anılır. Vietnam'da, o dönemde Fransız Çinhindi'nin egemenliği altındaki Nghe An'da doğan Ho Şi Minh'in asıl adı Nguyan That Thanh'dı. -vikipedi

Adamın hayatını öğrenince kitabı okumak için büyük bir heyecan duydum ama sonra... Bu kitabı okurken eğlendiğim kadar hiçbir şiir kitabını okurken eğlenmedim, açık ve net. Tamam güzel şiirler de yok değil ama insan her yaptığından şiir yazar mı? "Geceyi Lungjuen'de Geçirmek Üzere Durmak" "Kocasını Hapishanede Görmeye Gitmek" "Pirinç Dövülürken Dinlemek" "Muhafızın Çaldığı Bastonum" "Hapishane Avlusunda Yürümeye İzin" vb. Bunlardan o kadar çok var ki gülmekten yıkıldım.

"FİYATLAR
Bir tencere pirinci kaynatmak 60 kuruşa
Bir bidon kaynar su bir yuana patlar
Bir yuan altmış kuruşluk bir şeye karşılıktır
Hapishanede işte böyle saptanmakta fiyatlar"

Tabi ben bu şiirleri okuyunca müthiş ilhamla doldum (!!!) Başladım şiir yazmaya, bakın nasıl harika, nasıl duygulu bir şiir... Ama tamamen doğaçlama, o anda uydurdum. O yüzden bu kadar duygusal asdasdsadasd Yanımda da B vardı, o kadar çok güldük ki...

"Güneş yansır masanın üzerindeki su şişesine,
Ve belki yüzüne oradan insanlığın  
Bütünü sade olmayan bir kek...
Hemen çaprazında bir şiir en afilisinden,
Kafa karıştıran kelimelere denk"

(Söz konusu şiir Edip Cansever'in Umutsuzlar Parkı, "Kafa Karıştıran Kelimeler" ise Rasim Özderenören'in o sırada masamda duran kitabı. Keke gelince, ben karışık kek sevmem. O yüzden yememiştim, kalmıştı.)

AHMET HAMDİ TANPINAR, MAHUR BESTE

Ahmet Hamdiciğimin Sahnenin Dışındakiler ve Huzur’la birlikte bir üçleme oluşturan romanı olmaktadır kendisi. Üçlemenin ilki kabul edilmekle birlikte ilk kez Tanpınar öldükten 13 yıl sonra basılmış. Ama bu “mahur beste” Tanpınar’ın bütün romanlarında leitmotiv olarak yerini almış. Örneği Huzur’u okuduğumda da Sahnenin Dışındakileri okuduğumda da yine bu mahur beste karşıma çıktı, adeta bir karakter…

Kitapta Behçet Bey’den yola çıkmış ama maşallah oradan oraya derken bütün sülalesini ayrıntılı bir şekilde anlatıyor. Açıkçası okurken sıkıldım, hayal kırıklığına uğradım falana son deme geldiğimde Tanpınar öylesine harika bir şekilde bitirmiş ki ağzım açık kaldı, gülümsedi ve bütün moralim yerine geldi. Tanpınar’ın idolü Paul Valery’ymiş, Paul Muad-Dib’inki de Tanpınar olabilir. :D Yalnız Ahmet Hamdi’yi okuyup da onu sevmeyen bir yazar tanımadım, herkesin feyvırıtı ya, çok popüler adam. :D
 
AHMET HAMDİ TANPINAR, HUZUR

Ahmetciğimden girmişken devam edeyim dedim. Huzur genel olarak favori Tanpınar romanı olarak seçiliyor. Mümtaz ve Nuran’ın aşkını anlatıyor gibi görünmekle birlikte başkarakterlerin bulunduğu ortamlarda edilen sohbetler çok çarpıcı konularda. Özellikle İhsan ve Suat’ın diyalogları harikaydı. (İhsan’ı Sahnenin Dışındakiler’de de görünce heyecanlandım, çok sevmiştim çünkü.) Sık sık Mümtaz’da kendimi buldum. Nuran’a ise uyuz olmakla meşguldüm. Okurken sürekli “En çok bunu mu sevdiniz yani?” diye söylendim durdum. Finalde ise “Ov yeee sexy&free single ready bingo!” moduna girdi. (Ne zaman sevinsem bu şarkıyı söylerim.) Çok iyi olmanın yanı sıra esas mesajı kapmış olduk, yine Mahur Beste’deki gibi bir son dakika vuruşuydu ve gooooooooooooollll!!!

HENNING MANKELL, RÜZGÂRLARA SÖYLEYEN

Benim çok sevdiğim bir kitap vardı, adını burada zikretmeyeceğim çünkü efendim bu kitabı okuyan birini tanımadım, kitapçılarda da rastlamadım. Çok etkilendiğim bu kitap biraz bana ait gibi, anlarsınız ya, o yüzden dediğim gibi adını zikretmeyeceğim. Şimdi ben yine en sevdiğim kitapçıma gitmiştim, birden bu bana özel olan kitabı gördüm, yanında da “Rüzgârlara Söyleyen” vardı. Size komik gelebilir ama sırf yanında durduğu için bu kitabı aldım ve de okudum.

Açıkçası kendimi tebrik ediyorum çünkü çok güzel bir kitaptı. Biraz araştırınca bu kitabın da pek bilinmediğini gördüm. Elimden geldiği kadar anlatmak isterdim ama yapabileceğimden emin değilim. Uzun süre etkisinden çıkamayacağınız kadar güzel ve etkileyici bir kitap. Sokak çocuğu Nelio’nun hikayesi diye özet geçmek mümkün ama bu oldukça sığ bir anlatım olur. Bence… Okuyun.

“Ama dilencilerin bile kendilerine bir kimlik bahşeden işaretleri vardır; sokak köşelerinde ellerini, sanki biri alıp götürsün diye toptan vermek ya da parmaklarını teker teker satmak istermişçesine yola doğru uzanan diğerlerinden ayırt edilmelerini sağlayan işaretleri. ‘Rüzgârlara Söyleyen’ olarak tanınan hırpani heriftir José Antonia Maria Vaz. Dudaklarım dinlemeye kimsenin hazır olmadığı bir hikaye anlatırcasına gece gündüz aralıksız oynar.”

WILHELM REICH, DİNLE KÜÇÜK ADAM

O kadar güzel bir kapağı var ki ben de B de ayılıp bayıldık. Göre herkesin de çok hoşuna gitti. Rengi, tasarımı, üstünde yazanlar çok hoştu. Gel gör ki içi boş bir kitaptı. B zaten rahatsız olup yarım bıraktı, eğer ben de yarım bırakabilen bir insan olsaydım bırakırdım. 

Peki Reich kimdir? Yirmili yaşlarında Freud’la çalışmış bir psikanalist ve psikiyatri tarihinin de en radikal isimlerinden biriymiş. Ben bunları kitaba başladıktan sonra öğrendim. Açıkçası bazı fikirleri beni oldukça rahatsız etti. Hoşnut değilim diyerek bu kitaptan konuşmayı kesiyorum.

HASAN AKTAŞ, HALLACI MANSUR OKULU VE MİSYONU

Hallac-ı Mansur’un kim olduğunu bilirsiniz, bilmeseniz de muhakkak adını duymuşsunuzdur. Ene’l Hakk (Ben Hakk’ım) demesiyle yaşadığı dönemde insanların tepkisini çekmiştir. Kitapta ise edebiyatta nasıl yer aldığını, şairlerin nasıl etkilendiğini vs. anlatmış. Hemencecik bitti ama ben çok beğendim. Hemen her şair en azından bir mısrasında Mansur’dan söz açmış ve Hallac-ı Mansur bir mazmun haline gelmiş. Şiirleri de derinleştirmiş, bir şiir de ben yazıp, Hallac’a atıf yapayım istedim. :3

MUALLİM NACİ, ÖMERİN ÇOCUKLUĞU

Derste sürekli adı geçtiği merakımı pek celbetmişti. Muallim Naci’yi de sevdiğim için rafta görünce aldım, pek bir inceydi gerçi, ne zaman başladı ne zaman bitti bilmek mümkün olmadı pek ama benim hoşuma gitti. Ahmet Rasim’in üslubuna benzettim biraz ama tabi Ömer daha çok şair. Ha bu arada Muallim Naci’nin gerçek adı Ömer, kendi anılarını yazmış yani. Bitirirken de “Kimin ne dediği umurumda değil yazmak istedim yazdım,” havasında bir cümle kullanmış. :D

ASAF HALET ÇELEBİ, BÜTÜN ŞİİRLER

Asaf’çığımın şiirlerine eskiden beri bayılırım. Pek çoğunu da önceden okumuştum zaten. Şiir dedin mi tamam, benim tarzım yazıyor adam. Çok etkileniyorum niye bilmem demeyeceğim, etkileyici olduğu aşikâr çünkü. :D Bununla birlikte şiirlerinin arka planını bilince etkisi artıyor. Her şiir öyledir diyeceksiniz, doğru ama bazıları daha çok. Om Mani Madme Hum’um Santriskçe’de Budistlerin kullandığı bir mantra olduğunu bilmezseniz, bunun ne işi var burada diye sorarsınız doğal olarak. Ya da şiirde adı geçen arkadaşların, hangi halk hikayesinde geçtiğini bilmezseniz, şair ne demek istemiş burada diye sorar, sorduğunuzla da kalırsınız. Demek istediğim Asaf Halet kısa yazar ama derin yazar, vurucu bir şekilde bitirir, öyle kalırsınız benim gibi. :D

ANTOV ÇEHOV, HİKÂYELER

Durum hikâyesi okumaktan da yazmaktan da ziyadesiyle zevk aldığımı belirtmiştim. Eh durum hikâyesinin dünyadaki en büyük öncüsü de bildiğiniz üzere Çehov. Ünlü öykücüleri genelde sağdan soldan okuyoruz ya da en iyi ihtimalle derlemelerini. O yüzden insanın aklına ben bir Çehov derlemesi okuyayım falan demek gelmiyor haliyle.

Bu kitap hakkında çok fazla bir şey diyemeyeceğimi düşünüyorum. Durum hikayesi sevenler için çok hoş bir deneyim olacak. Bununla birlikte son zamanlarda Türk yazarları okurken daha fazla zevk aldığımı fark ettim. Daha iyidir demiyorum elbette ama Sait Faik’ten aldığım tadı alamadım. Özüme dönüş yaşıyorum gençler, bunca yıl yabancı yazarlar okuduktan sonra artık çok da zevk almamaya başladım. Sadece romanda belki…

ŞEFKET RADO, EŞREF SAAT

Kitapseverlerin aşık olduğu birkaç yayınevi vardır. Bunların en başında da YKY gelir zannımca. (Benim favorilerim YKY, Ötüken, İş Bankası, Can, İletişim, Dergah, Timaş… Bir de Metis’in romanları çok iyi oluyor. Ama kitabımı yazdığımda Ötüken ya da Dergah’tan çıkmasını isterdim. Onlar da beni bekliyorlardı zaten!) Neyse, konuyu açmamın nedeni YKY’nin babası Şefket Rado’dur. –Bakış açısı değiştirme numaraları vol.34567876543-

Esasen popüler İstanbul radyocusudur Şefket Rado. (Bir de Orhan Pamuk'un eniştesi) Tabi o yıllarda şimdiki gibi değil radyocular… Radyodaki konuşmaların yaptığı bir derleme Eşref Saat. Aynı zamanda sınava hazırlananlar bilir, edebiyatımızda söyleşi/sohbet türündeki en önemli eserlerden biridir. Muhtevasına gelecek olursak o günün şartları içerisinde belki ilginç gelebilirmiş insanlara ama bugün için mmm pek sayılmaz. Kişisel gelişim okumayı seviyor ve duyduğunuz şeyleri ikinci kez duymaktan sıkılmıyorsanız okunabilitesi var. Ama ben bu iki şarta da uymadığım için bir süre sonra daraldım.

MEHMET NURİ YARDIM, SAFİYE EROL KİTABI

Esasen bu kitabı şu göndermeyi beceremedikleri hikâye yarışması için almıştım. Mehmet Nuri’nin daha önce “Edebiyatımızın Güler Yüzü” isimli bir kitabını okumuştum ve çok hoşuma gitmişti. Yarışmaya serbest atlayış yapmamın nedeni de esasında odur.

Genel olarak olumlu yönlerinin daha fazla olduğu bir eserdi. Kitabın boyutu, kapağı, sayfaların rengi, tasarımı, her sayfada bulunan bir film şeridi halinde resimler, ünlü edebiyatçı ve araştırmacıların hakkında söyledikleri, yalnız hayatından değil eserlerinden de uzun uzun bahsedişi hoşuma gitti. Bazı meseleleri tekrar etmesi ise rahatsız ediciydi. Sanki tashih edilmemiş gibi duruyordu. Ketaki Çiçeğiyle ilgili efsane ise en hoş ayrıntıydı…




YAHYA KEMAL BEYATLI, ESKİ ŞİİRİN RÜZGARIYLE

Esasen Yahya Kemal ne divan edebiyatı taraftarıdır ne batı edebiyatı. Döneminden bağımsız olarak kendi çizdiği yolda ilerlemiştir. Yahya Kemal’in kendisini gösterdiği esas şiir kitabı “Kendi Gök Kubbemiz”dir. Bu kitapta ise yazdığı gazel, şarkı gibi divan edebiyatı türlerini toplamıştır. Pek çoğunun konusu tarihi olaylar aslında. Hepimizin muhakkak bir yerlerden duymuş olduğu “Geçtim yine dün eski hazan bahçelerinden…” de bir şarkısıdır misal. –Çok sevdiğim bir şiir olduğu için anma ihtiyacı duydum.- Yahya Kemal sevdiğim bir şair olduğundan bütün eserlerini okumayı düşünüyorum. 74 basımını evde bulunca eski kitaplara da olan aşkım yüzünden okuyuverdim. Yoksa aslında sıralamada yoktu. :’)

YAHYA KEMAL BEYATLI, EĞİL DAĞLAR

Yahya Kemal eserleri okuma isimli olmayan etkinliğimizde okudum. En hacimli eseri olmakla birlikte, nesir olduğu için içeriğin çok da önemli şeyler arz etmediği konusunda hemfikirim. Her ne kadar dönemin olaylarını o an yaşayan birinin gözünden okumak farklıysa da Yahya Kemal benim gözümde her şeyden evvel bir şairdir. Sosyal ve siyasi olaylar hakkında yazdığı yazılar ise şairliğinden ziyade politik yönünü ortaya koyduğu için hoşuma gitmedi. Söyleyeceğim bu kadar hakim bey.

AHMET TURAN ALKAN, ÜÇ NOKTANIN SÖYLEDİĞİ

Bu adamla çok ilginç bir ilişkimiz oldu. (Ben kitap okurken okumakla kalmayıp birebir yaşadığım için… Film izlerken falan öyle olmam mesela ama kitap okurken kendimi kaybediyorum.) Hem çok sevip, hem de çok kızdım. Kızmamın nedeni çok acımasızca eleştiriyor olması ve her şeyi eleştiriyor olmasıydı. Sevmemin nedeni eleştirilerinde haklıydı ve üslubundaki kinaye çok eğlenceliydi. :D Kitabı okurken çok öfkeliydim ama sonra sevdiğime karar verdim, şuan diğer kitabı Altıncı Şehir’i okuyorum mesela. O yüzden diyorum ya ilginçti diye. Ve sanırım tavsiye edeceğim kitabı.^^

VIRGINIA WOOLF, DENİZ FENERİ

Deniz Feneri kaybedilen bir mutluluğun anılarda yeniden canlandırıldığı olağanüstü bir romandır. Ramsay ailesi her yıl yaz tatillerini İskoçya da ki yazlıklarında geçirirler bu tatillerin sonsuza dek süreceği duygusu hepsini sarmıştır. Çocuklar için cennetten farksız olan bu yaz evinde yetişkinler sık sık sonsuzluğu anımsatan zaman parçalarıyla karşılaştıkları hissine kapılırlar. -idefix

Woolf’un otobiyografik romanımsı bir eseri. Aynı zamanda en çok bilinen ve beğenilen eseri. Gerçekten başından sonuna kadar olayları öyle farklı bir üslupla anlatmış ve ilahi bakış açısını en ufak ayrıntıda bile ustalıkla kullanmış ki sıra dışı bir konuyu ele almamasına rağmen sıra dışı bir eser ortaya koymuş. Ben bu tarzı gerçekten çok beğendim.

RASİM ÖZDENÖREN, ÇÖZÜLME

Rasimciğimin bütün eserlerini okumaya karar vermiş olmama rağmen bu konuda pek istikrarlı değilim. Çünkü efenim aynı zamanda onlarca yazar daha okumaya karar verdiğimden biri oluyorsa diğeri olamıyor. Yine bir öykü kitabı, bu sefer daha realist, daha dokunaklı  hikayeler. Kitaptaki en iyi hikaye de kitaba adını veren son hikayeydi. Rasimciğimi okumaya son sürat devam ediciğim tabi ki. Kimse beni caydıramaz! (Sınıf arkadaşım S bir kitabından çok sıkıldığım için antirasimci oldu da, ne zaman okusam “ya bırak şunu” diyor. :D)

ÇİN HİKÂYELERİ

Bu iki kitabı arka arkaya okuduğumdan içim dışım Çin oldu. Açıkçası kitabın ön kısmındaki açıklamaları okuyunca çok ilgi çekici göründü gözüme ama sonradan darlık bastı. Bizim Dede Korkut hikayeleri gibi biraz. Bir kere hikayelerin çoğunda kahramanımız bilgeler. Bir de cinler periler yer almakta. Artık gerçekten Çinlilere çok mu kafayı takmışlar geçmişte, ne yapmışlarsa… Bilseniz ne kadar çok var cin peri faktörü. Bir de normal insan gibiler yani. Ben bizim hikayelerimizi tercih edeceğim, çok sıkıldım bunlardan çünkü!

ARİF NİHAT ASYA, BİR BAYRAK RÜZGÂR BEKLİYOR

Asya’nın bazı şiirlerini çok sevmekle birlikte sanırım pek benim tarzım değil. Hani biliyordum adamın coşku dolu olduğunu ama bu kadar da fazla. Bu enerjiyi, coşkuyu nasıl bünyesinde barındırıyor yahu? Velhasıl kelam okurken şiştim. Miili nazım şeklimiz dörtlük, milli ölçümüz hece olabilir ama ben bu ikiliyi çok da tutmuyorum sanırsam, hadi 11’liyle yazılınca oluyor da 7’li 8’liler falan cıks. Sonracağıma pastoral şiirleri de genel olarak sevmediğimi iyice fark ettim. Bana ne dağdan bayırdan diyesim geliyor. Tabi şuan çok memnuniyetsiz göründüğümün farkındayım ama yaşlılık işte, insan daha da uyuzlaşıyor. Son olarak; annemin en sevdiği şair olan Arif Nihat Asya’ya saygılar… Gerçek bir şiirle bitiriyorum.

Adamlar Bilirim Sönük
Adamlar Bilirim Çürük
Adamlar Bilirim Rozetleri
Yüreklerinden Büyük.

Adamlar Bilirim Coşkun
Adamlar Bilirim Durgun
Adamlar Bilirim Adları
Boylarından Uzun

Adamlar Bilirim İri
Adamlar Bilirim Ufak
Adamlar Bilirim ki Sözleri
 Eserlerinden Parlak…

Adamlar Bilirim Anlamamış
Anlamayacak Ne Olduğunu
Adamlar Bilirim Dolduramamış
Dolduramayacak Koltuğunu…

Adamlar Bilirim Yamuk Eğri…
Adamlar Bilirim Maskara
Adamlar Bilirim Elleri

Eldivenlerinden Kara… 

8 yorum:

  1. Uzun zamandır aylık kitaplar yazılarını takip ediyordum ama yorum yazmak yeni kısmet oldu.Aslında nasıl aynı zamanda aynı kitapları okuyor oluşumuz beni gerçekten şok ediyor :D Rasim Özdenören'e bu aralar bende sardım.Şuan Çarpılmışlar'ı okuyorum.Safiye Erol yarışmasına bende katıldım.Keşke seninde gönderebilseydi de yazılarını beğendiğim senin gibi biriyle aynı kulvarda yarışabilseydik :D Ama pek bir şey çıkacağını düşünmüyorum benim açısından.Çünkü çok ciddiye aldığım bir yarışma olmadı nedense.Belkide Safiye Erol'dan cılkım çıktığı içindir :D Bir kaç önce Safiye Erol hakkında bir panel verdik bir kaç arkadaşla beraber.Tabi ilk önce Mehmet Nuri'nin eserine göz attım.Kendisiyle de tanışmış olmama rağmen nedense Mehmet Nuri'nin eseri gibi gelmez bana Safiye Erol kitabı.Ki kendisi dünya tatlısı bir insandır.Onuda burada anmış olalım fddsg Dinle Küçük Adam benimde okurken rahatsız olduğum bir kitap.Böyle düşünceleri olan insanlar için gerçekten güzel bir kitap sayılabilir ama senin bloguna girecek olan insanların pek öyle tipler olduğunu sanmıyorum :D İlk yorumumu yaptığıma göre artık kitap yazılarına damlarım :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Vaovvv gerçekten çok şaşırdım, ne diyeceğimi bilemiyorum :D
      Ama bir dakika Elysium'la mı Taro'yla mı konuşuyorum şimdi ben?
      Safiye Erol yarışması benim için oldukça trajikomik bir vakaydı. Tam 6 sayfa yazmıştım, bir iki kelimelik boş yer bile yoktu. :D Benim de benim de, kusacaktım yakında :D
      Wilhelm Reich'ın gerçekten çok uçta olduğunu düşünüyorum. Freud'un bile karşısında yer almış sonradan zaten. Cinselliğin her şeyin müsebbibi olduğunu düşünmek çok sığ bence, o yüzden hoşnut olmadım.
      Gel gel hep beklerim, çok şaşırttın beni :D

      Sil
    2. Elysium diyelim :D Safiye Erol aslında araştırdığım kadarıyla garip bir insan.Annesi Bektaşi.Sonra Hintli biriyle nişanlanması.Almanya'da pederlerle yakın ilişkileri.Kendi içinde de savaş veren bir insan görüşüme göre.O yüzden onun hakkında karaladığım şeylerde biraz karışık oldu.
      Jüriye oynadım bende biraz.O yüzden utanıyorum :D
      Wilhelm bence de çok uçta.Freud'un da karşı çıktığım çok görüşü var ama Wilhelm tamamen ayrı bir vaka.Yani yoruma açık bir kitap olduğunu bile düşünmüyorum.Aynı görüşte olduğun bir insanla bile birbirine düşürebilirsin kitabı konuşurken.Okurken bırakmayı düşündüğü çok oldu ama belki fikrimi değiştirecek bir şey söyler diye sonuna kadar bekledim.Sonuç pek iç açıcı değildi :D
      Ah ilk kez bir bloga yorum yaptım ama artık dediğim gibi Kpop yazılarına da yorum yapmaya çalışacağım :D

      Ve normal yorum olarak yazdığımı gördüm yanlışlıkla onu silip buraya yazayım bari tekrar gdfgfhgj

      Sil
    3. Kitapta bunlar ayrıntılı olarak yer almış zaten, hayatındaki dönüm noktası Rıfailik tarikatına girişi olmuş bence, ondan sonra da kendini bulmaya daha çok yaklaşmış olduğunu düşünüyorum. Benim niyetim juriye oynamak değildi aslında, sadece konu arıyordum ve zınkk karşımdaydı. O yüzden seçimimi bu yönde yaptım. :D
      Ben dediğim gibi yarım bırakamadığım için yoksa çoktan tekmeyi basmıştım :D
      Bekliyorum ^_^

      Sil
  2. Selam. :) İlk olarak sormak istediğim şey bu kitapların hepsini bir ay içinde mi okudun? O.o
    Mayıs kitapları dediğine göre öyle olmuş olmalı, çok zekiyim değil mi? :D Kısa bi şoktan sonra vay maşallah deyip devam ediyorum o zaman. :)
    Bende kitap okumayı çok severim ama hiç hızlı okuyamam o yüzden belki de bu kadar kitabı okuyamadım bi ay içinde. Çok denedim ama bi süre sonra normal seyrine dönüyor hızım. :/
    Yazdıklarından birkaç tanesini not ettim mutlaka okuyacağım elimdeki kitapları bitirince, ellerine sağlık. :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet, aylık kitap yazısı yazdığımda bütün kitapları kısa kısa geçiyorum diye bu yönteme başvurdum. Daha az sıkıcı olur diye düşünüyorum. :D
      Bir de zaman bulmak önemli. Dersleri dinlemeye kalksam ben de okuyamam mesela, oradan ödün verdiğim için. Başka hiçbir hilesi yok :D
      Bak buna gerçekten sevindim işte^^

      Sil
  3. Ben geldim. Haber veriyim dedim sonra yine gelcem. Çünkü havalı giriş yapmak istedim, gelişimi fark et istedim, çok mu şey istedim ne :S

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İyi yapmışsın valla daha bunun halısı, çiçeği, çikolatası, bayram temizliği var.
      Yok yok ilk izlenimler önemlidir sen de haklısın şimdi. Ha bir de elin boş gelme :D

      Sil