Pazartesi, Ağustos 17, 2020

birkaç güzel roman


son zamanlarda pek bilinmediğini düşündüğüm çok güzel kitaplar okuduğum için bunları sizinle paylaşmak istedim. hepsi timaş çünkü en son öyle bir alışveriş yapmıştım indirimden dolayı. iyi ki de yapmışım. çok iyi olduğunu düşünmediğim bir kitabı koymadım listeye.



meşa selimoviç - derviş ve ölüm

yıllardır kitapçıda ne zaman görsem okumak isterdim ama acele etmeyişim iyi olmuş. hem tatil vakti tam odaklanarak okumak hem de bu yaşımda okumak iyi geldi. öncelikle kitabın başında yazarın önsözünü okuduğumda biraz canım sıkıldı. çünkü yazarın kardeşi ölüyor ve kitabın ana karakteri mevlevi tekkesi şeyhi ahmet nurettin'in kardeşinin ölümü ve sonrasında yaşadıkları da bunun etkileriyle yazılmış. ancak bir fark var, önsözde yazar devrime duyduğu inançtan bahsediyor, romanda ise bunu ahmet'in dini inancı olarak ele almış. e haliyle okurken de ne zaman ahmet allah'itan dinden bahsetse ben selimoviç'in devrimi kastettiğini mi düşünerek okudum. bu ikisi arasında kurduğu paralelliği anlayabilsem de romandaki bazı noktalar muallakta kaldı gibi hissettim. yine de çok güzeldi, kısmen okuması zor ve hacimli bir eser olmasına rağmen o kadar akıcıydı ki iki günde bitirdim.   

jose eduardo agalusa - unutmanın genel teorisi

angola'dan bir kitap okumak bence başlı başına güzel bir his. ama kitap öyle güzel ki bu olmasa bile olurdu. angola bağımsızlık savaşı başladığı sırada korkudan kendini eve kitleyen bir kadın yirmi sekiz yıl evden hiç çıkmadan yaşıyor. kitap bir yandan onun yalnızlığını yaşam mücadelesini anlatırken diğer yandan hayatı bu kadınla kesişen herkesten de bahsediyor ve bu sırada angola tarihi üzerine de birçok şey öğrenmiş oluyorsunuz. 

olga tokarczuk - sür pulluğunu ölülerin kemikleri üzerinde

nobel alınca hemen ünlü olan olga hanımın bu kitabından uyarlanarak çekilmiş filmi spoor (2017)'u istanbul film festivalinde izleyip çok beğenmiştim. bu kitabı alırken şöyle bir düşündüm ve filmi çok az hatırladığımı fark ettiğim için okuyabilirim dedim. iyi ki de öyle yaptım, ilk defa karşılaştığım bir hikaye gibiydi ve çok etkileyiciydi. ellilerinin sonunda polonyanın dağında yaşayan astrolog diyebileceğimiz çevreci/vegan (ama bu etiketlerin yüzeyselliğinden uzak) bir kadının yaşadığı bölgedeki avcılığa karşı öfkesini anlatıyor.
 
tarjei vesaas - buz sarayı -  kuşlar

vesaas'la buz sarayı kitabıyla tanışmıştım birkaç yıl önce. masalsı bir hikaye anlatmasına rağmen fazlasıyla üzüldüğümü etkilendiğimi hatırlıyorum. ama sanırım kuşlar daha ünlü ve onu daha yakın zamanda okuduğum için mi bilmiyorum daha çok beğendiğimi düşünüyorum. bir abla ve onun birazcık zihinsel olarak farklı olan erkek kardeşinin hayatları, bu kardeşin zihninden aktarılıyor ve ablasını her şeyi olarak gören kardeşcik (neredeyse 40 yaşında bir adam) hayatlarına bir yabancı girmesiyle sarsılıyor. 

claudio morandini - kar köpek ayak - taşlar

dino buzzati'ye benzetildiğini okuyunca hemen morandini ile tanışmam lazım dedim. buzzati en sevdiğim yazarlarda ilk üçe girer. ismini yazdığım iki kitabı da okurken atmosferin içine gömüleceğiniz ve sonra kitabı düşündüğünüzde o hissi yeniden yaşayabileceğini kadar etkili. özellikle taşlar'ın daha çok buzzati-vari bir eser olduğunu düşünüyorum, olağanüstü bir hikaye (taşların canlanması ve her yeri kaplaması) anlatıyor olmasına karşın hikaye bugünde geçiyor ve alabildiğine gerçekmiş gibi anlatılıyor ki kitabı inanılmaz kılan da bu anlatım tekniği. 

mattias faldbakken - garson

ne bir yerde gördüm ne de duydum daha önce ama gerçekten çok beğendim ve hani öyle bir kitap ki zaman geçtikçe daha çok beğendiğimi fark ediyorum kdsjhfkj üst düzey bir restoranda garsonluk yapan bir adamın dilinden sanata, avrupalılığa, çocukluğa, modaya ve daha birçok şeye dair düşüncelerini izlerken bir yandan da restoranda gelişen olayları takip ediyoruz. ilerleyen yıllarda yeniden okumak istediğime eminim. 

siz bu aralar ne okuyorsunuz, ne seviyorsunuz? 

2 yorum:

  1. Yazılarından listeme kitap eklemeyi çok özlemişim, iyi ki döndün sevgili Paul. Çıkarcı bir yorum oldu ama ben de bir insanım, birazcık dürüst olmaktan zarar gelmez sanki. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yoo bence gayet güzel, karşılıklı bir ilişki bu, kitap yazılarımı okuyup dikkate alan birileri olduğunu düşünmüyordum çok mutlu edici ve şevklendiriyor

      Sil