yine de şarkılar çok güzel.
baharın gelmiş olduğunu daha önce böylesine hissetmiş
miydim? baharın gelişine daha önce böyle mutlu olmuş muydum?
ben güneşli günleri sevmezdim. sıcağı ya da. zaten alerjim
var güneşe de. ama bu bahar aylarında, özellikle martta çıkan güneşe karşı bir
zaafım olduğu doğrudur. hava soğuktur, rüzgar eser ama o güneş öyle tatlı
ısıtır ki insanı, nefret edemezsin, lanet okuyamazsın.
hastaydım, sesim çıkmıyordu, el işaretleri, fısıltılar...
cam kenarında oturuyordum, perde indirilmişti. hoca ders anlatırken ben perden
altından sızan güneşten gözümü alamıyorum. birden kafamda bu şarkı çalmaya
başladı. geçen baharı hatırladım. ondan öncekini. ondan öncekini. dört yıl
öncesine, bu şarkının çıktığı ilk bahara gittim. lisenin ilk yılı, kağıtları
renkli kalemlerle boyuyor sonra onları suya atıyorduk, rengarenk sular camın
önünü süslüyordu.
dersi ya da hocayı umursamadım. önümdeki çocuk da müzik
dinliyordu zaten, ben de taktım kulaklıklarımı. neden her bahar gelişinde bu
şarkının listelerde yükseldiğini daha iyi anladım. oradan bir sonraki bahara
geçtim, yeni yeni mutlu olduğum zamanlar... ama farkına varamıyorum, mutluluğun
hep ulaşılmaz olduğunu anlattılar bize, inandık biz de. hani çok büyük fanı değilimdir ama bizim
william'ın en sevdiğim sonesi hani o "bazen mutluluk gelip konar
kirpiğine, sen onu hep uzaklarda ararsın,"dır. hep öyle olmadı mı ama? çok
kutsaldı mutluluk, hem ayıptı da. nasıl mutlu olabilirdi insanlar bu dünyada?
ve acı çekmek hep havalı çocuklara mahsustu.
etrafındakiler onun için çırpınırdı, onlar da mutlu olamazdılar.
gerçekten sorulmuş bir nasılsının cevabı asla samimi bir iyiyim olmazdı. mümkün
değil, iyi olunamaz, mutlu olunamaz. sadece olmaz işte.
evet, mutluyum derken nasıl da göğsüm kabarıyor şimdi. o
bahar sadece his vardı, mutluluk hissi, sonraki bahar farkına vardım.
bilinçaltımdan kayıp bilincime ulaştı, ağzımdan ilk kez o zaman döküldü belki
de evet mutluyum sözleri. hayattaki en büyük başarımda buydu, sorunca
söyleyemedim başkaları, anlamazlardı. hayatta kötü şeyler hep olur, kötü
insanlar da... insan üzülür şüphesiz sık sık bir nedenlerden ötürü. ama bu
neden mutluluğun önünde bir engel olsun ki? her şey geçicidir, her şeyin sonu
vardır. güzel şeylerin de evet, en çok üzen de budur. ortalıkta hiçbir şey
yokken mutlu olan insansa... işte o insan, her zaman mutludur. sandığımız kadar
uzak, sandığımız kadar imkansız değil, sandığımız kadar sığ insanlara ait değil
mutluluk.
üniversite sınavına giderken endişeliydim ben de herkes
gibi. daha önce yaptığım şeylerin aynısını yaparak aynı şarkıları dinleyerek
aynı şeyleri düşünerek rahatlamaya çalışıyordum ama işe yaramıyordu. heyecan,
gerginlik, dikkatsizlik... nüfus kağıdımı evde unutmuştum. sınavda ağlamış,
kolay olacak diyenlere isyan etmiştim, bir de sınav sonuçlarını beklemesi
vardı. telefonum her çaldığında biri açıklandı diyecek diye beklerdim. geçen
bahar da işte böyle tatlı bir telaşlardaydım. evet, bende de vardı sınav
stresi, üstelik hiç çalışmadığım için vicdan azabı da ekleniyordu üstüne. bir
şey beklemiyordum kendimden, ikinci seneye kalmayı kafaya koymuştum, her hafta
başka bir bölüm okumaya karar veriyordum. hep akustik ya da indie dinliyordum,
her gün bir şeylerden şikayet ediyordum ama içim yumuşacıktı aslında, hem mutlu
hem de hüzünlüydüm. her şeyle eğlenebiliyordum ama yaza yaklaştıkça üzüntüm de artıyordu.
sonun geldiğini hissediyordum, gittiğim her yere farklı gözle bakıyordum, son
kez görüyormuşum, son kez yürüyormuşum, son kez gülüyormuşum, son kez
seviyormuşum... sanki son kez yaşıyormuşum gibi.
hep şarkılarla kendimden geçiyorum. geçmiş bana hep onlarla
geliyor, onlarla kalıyor. sevdiklerim yanımda eskisi gibi el uzattığım anda
tutamasam da onları. sevmiyor değilim bu
şehri de ve buradan ayrıldığımda burayı da özleyeceğim. aynı diğer şehirler
gibi. yine de alamıyorum kendimi geçmişi düşünüp iç çekmekten. şimdi mutlu
değil miyim? yine mutluyum ve hala bundan daha büyük bir başarım yok, hala
bununla gurur duyuyorum. ama o zamanki kadar huzurlu değilim, şimdi farkın ne
olduğunu daha iyi anlıyorum. hala çocuktum yaşlılıktan şikayet etsem de. asıl
şimdi ve birden, büyüdük aniden demeliyim gibi geliyor. sıcak renklerin hakim olduğu
bir rüya gibiydi geçen bahar, derdimiz dert değildi. bir şeylerin ardını
aramazdık, sorgulamazdık insanları, canımız ne isterse onu yapardık düşünmeden.
hiçbir şeyin hesabını yapmak bizim işimiz değildi. kafamıza esince yürürdük
saatlerce, yokuş in ve yokuş çık'tı aslında her şey. yine de yürürdük. bazen de
aramıza girecek mesafeleri tahmin edemeden ufacık yolları yürümeye üşenirdik.
kalkıp yan sınıfa gitmeye. şimdi başka şehre gidebiliyoruz birbirimizi görmek
için. neden bir şeylerin değerini anlamayı beceremiyoruz onları kaybetmeden?
güneşli günler geldi geleli ben daha çok eskileri anıyorum.
her bahar öncekilerden bir parça. sabah yaklaşırken ben okulu düşünmeyi tercih
etmiyorum. ah kış... ne hızlı bıraktın bizleri. soğuktan donsam da yağmur çamur
demeden seviyorum ben seni. karanlığını, günü kesip atışını, çatıdaki tık tık
tık sesini. seninle ilgili şarkıları da elbette şüphesiz. yanında getirdiğin
acıyı, isyanı.... samimiyeti ve umudu. kış hala zamanım olduğunu hatırlatıyor
bana, baharsa sonları. bitiyor işte, hepsi bitiyor, bu da ve bir sonraki de.
zaman geçiyor, ben değişiyorum, ihtiyarlıyorum, anılar biriktiriyorum ve
özlüyorum. geleceğe dair hayaller kurmayı, bir amaca tutunup onun ardından
sürüklenmeyi bir türlü beceremiyorum. ne umuyorum? iyilik güzellik. hep öyle.
ne bekliyorum? hayır, gerçekten... geceleri başımı yastığa koyduğumda neyi
düşlüyorum?
bu üç şarkı da en sevdiğim şarkılardan.özellikle bom bom bom.baharda böyle şarkılar çok iyi geliyor nedense,özellikle klipleri. cherry blossom ending ise her baharda nasıl hortluyor anlayamıyorum ya.Daha kaç sene böyle devam eder merak ediyorum doğrusu. :D
YanıtlaSil''geleceğe dair hayaller kurmayı, bir amaca tutunup onun ardından sürüklenmeyi bir türlü beceremiyorum.''
Şu cümlen ne kadar da beni anlatıyor bilemezsin.Bu sene üniversiteye geçeceğim ve ben daha hangi bölümü seçeceğime bile karar veremedim.
Yaş ilerledikçe üstümüze binen sorumluluk altında umarım bir gün ezilmeyiz...
Üniversitede neredeyse ilk yılını bitirmiş ben bile hala ne okuyacağımdan emin değilim, karar veremeyince veremiyorsun işte...
SilEzilmeyecek kadar gücümüz olmalı...
Kimi no osete dinliyordum yazını okurken. Anime müziği olduğundan mı nedir bilmem ama bahsettiklerin greyfurt rengi güneş, açık mavi gökyüzü, geçmiş günlerim, biraz çocukluğum ve biraz üniversite yıllarımı hatırlattı. Perdenin arasından sızan güneş bize ne yaptı...
YanıtlaSilTam da öyle bir havada başladım yazıya ama her gün gibi o da sonunda karanlığa gömüldü işte...
SilOlsun yine de güneş var. Yaz-kış hep güneşimiz var...
SilGüneşli günler ve müzikler olmazsa olmazım sanırım. Sen anlatırken kampüste güneşli havalarda geçirdiğim vakitler düştü aklıma. Galiba mutluluk güzel şehirler ve dostlar biriktirmek, bir de sevdiklerini hep aklına taşıyan şarkılar..
YanıtlaSilgüzel şehirler ve dostlar biriktirmek, bir de sevdiklerini hep aklına taşıyan şarkılar..
Sil