bir kitabevindeyiz. çok yakışıklı bir erkeğe dönüşüyorum birden ama karşımdaki tom hanks’e de aslında kız olduğumu anlatmaya çalışıyorum. bir de normal bir kız değil, pamuk prensesim! işin en tuhaf yanı ise, tom bana inanıyor.
ayrıca
burası öyle bir kitabevi ki kitapların yerini değiştirdiğinizde deprem olmaya
başlıyor. nasıl becerdiğini bilmediğim bir şekilde tom kitapların arasından su
ve beyaz leblebi çıkarıyor. ben de bu sırada tekrar kıza dönüşüp, onları
alıyorum. kolumun altına da bir kitap sıkıştırıp çıkışa yöneliyorum. tom
arkamdan “nereye gidiyorsun?” diye bağırıyor. ben de “geziyorum işte” falan
diyorum. halbuki az sonra kitabevinin yıkılacağını bildiğim için kaçıyorum.
ihtiyacım olan her şeyi de almışım. yemek, su ve kitap. tom ben çıkmadan önce
son kez bağırıyor:
-“sakın
bensiz protein alma!”
ama çıkışta
beni görevli kadın tutuyor. üzerimi arayacakmış, ben de söylene söylene izin
veriyorum. sonra çantamdan bir pijama çıkarıyor:
-“sen
bununla yatıyor musun? ne kadar lüks!” diyor. ben de elindeki hayatımda ilk kez
gördüğüm pijamaya bakıyorum. kadının hayranlıkla baktığı pijama sarı çiçekli,
krem bir pijama altı. başka zırnık özelliği yok. ben de “kadın deli mi acaba?”
diye düşünüyorum. neyse kadın beni gönderecek gibi durmuyor, en sonunda
soruyor: “köpekleri sever misin?”
beni
tanıyanlar bilir, köpek manyağı bir insanım ben. sokakta görünce üzerlerine
atlarım, sevmek için peşlerinden koştururum falan. ama ne hikmetse diyorum ki:
-“amerika’daki
her altı kadından biri köpekleri sevmiyor. ben neden sevmek zorunda olayım ki,
bir kere çok pisler…” öyleler böyleler şöyleler… saydırıyorum. niyeyse bu
cevaplarıma kadın bayılıyor, fikrime katıldığını söyleyecek ama ben otomatiğe
bağlamışım nefes almadan konuşuyorum. en sonunda sözümü bitirdiğimde sadece:
-“evet,
bence de.” diyor. ve tam gitmeme izin veriyor ki ben uyanıyorum.
aradan
biraz zaman geçiyor, yatakta dönüyorum falan, en sonunda yeniden uyuyorum.
bu kez
konserdeyiz. hem de öyle böyle birinin değil, tvxq’nun konseri. üstelik 5
kişiler… ama çok fazla seyirci yok. kapalı bir salon, bin kişi falan belki. sağ
baştan sırayla fanlar bölünmüş. jyj severler (mavi ışıklı) yc severler (kırmızı
ışıklı) ot5'ler (karmakarışık renkler) ve ne edüğü belirsizler. (bu noktada
mantıken ot5'lerin kırmızı lightstickle olması gerekirdi ama benim rüyamda
nasıl mantık aranabilir ki?)
işte ben de
ne edüğü belirsizler bölümündeyim, lightstickim falan da yok haliyle. bir
yandan da düşünüyorum “acaba yanlış yere mi oturdum?” diye. sonra –artık nasıl
bir konserse- üyeler fanların yanlarından geçiyorlar. sarılmak, öpmek isteyen
olursa istediğini yapabiliyor, öyle bir fanservice yani. ama tabi ben müthiş
şanslı insan denk gelemiyorum bu servise. yine de ölmüyorum kıskançlıktan ve
rüya devam ediyor.
benim
takıntılarımdan biri de yüzüme dokunulmasıdır, nefret ederim. asla
dokunamazsınız, öpülmekten de nefret ederim falan filan. ben öyle yerimde paşa
paşa otururken birden önümde eski matematik hocam beliriyor. şimdi onu anlayıp
çok sevsem de o zaman kavga etmediğimiz bir gün yoktu. okulda olan her şeyden
beni sorumlu tutardı. sürekli oyunlar çevirdiğimi sanan bir paranoyaktı yani.
“ne karıştırıyorsun yine?” diye üzerime yürürdü, öyle bir psikopat. bana
testere sekizmişim muamelesi yapardı. eğer bir yerde konuşuluyorsa, ders
kaynatılıyorsa mutlaka sorumlusu bendim ona göre. hep benim yerimi
değiştirirdi. tabi aslında bütün bunları bizim iyiliğimiz için yapıyordu ama
dediğim gibi o zaman anlayamadım.
rüyamda
yine tutturmuştu, neymiş efendim ben çok gürültü yapıyormuşum da beni arkaya
koyacakmış da bilmem ne… ben de arkadaşlarımın yanında oturduğum için
kesinlikle gitmem diyorum, inat ediyorum. bir yandan da sessiz olduğumu
ispatlamaya çalışıyorum ama ne fayda… çünkü zaten ben kendi kendime o kadar çok
konuşuyormuşum ki başka sese gerek kalmıyormuş. sonra birden konu bambaşka bir
yere geliyor:
-“sen kol
kola girmekten rahatsız oluyorsun ama seni görüyorum hep, arkadaşlarınla kol
kola gezip duruyorsun alışveriş merkezlerinde.”
-“ben kol
kola girmekle ilgili bir şey söylemedim ki, ben sadece yüzüme dokunulmasını
sevmiyorum.”
o da
inadına elini yüzüme uzatıyor ben de çığlığı basıyorum:
-“dokunmayın!” diye. hani böyle olur ya, herkes
konuşur konuşur ve tam siz konuştuğunuzda susarlar, sessizlik içinde sizin
sesiniz patlar. yine öyle oluyor, rezillik diz boyu. changmin ve yoochun bana
tuhaf tuhaf bakıyorlar, sonra işlerine devam ediyorlar. sonra ben yine
öğretmenimle tartışmaya giriyorum, tartışa tartışa uyanıyorum.
başka bir rüya da jong suk’un şirketi girls
day’inkini satın aldığı zamandı. hiç umurumda değildi ama niyeyse rüyama girdi.
bir odadayız. jong suk’un elinde bir kitap, kendi yazmış, bize reklamını
yapıyor. girls day da oturmuş hayran hayran onu izliyor, ben de kızları
izliyorum. sonra js saçma saçma konuşmaya devam ediyor. yayınevi de belli,
everest! içimden diyorum ki "ya
everest bu malın kitabını nasıl basmış?" jong suk da aklımdan geçeni
okuyor (i hear your voice o zaman daha çıkmamıştı, ona göre ayağınızı denk
alın) ve beni dışarı atıyor. bu sefer ben de dışarda propaganda yapıyorum,
kitap şöyle kötü böyle kötü diye. o sırada büyük bir kuş geliyor, büyük
dediysem harbiden büyük, dört otomobil kadar falan. hemen sırtına biniyorum,
kötü kadın kahkahası patlatıp, intikamımı alacağımı söyleye söyleye
uzaklaşıyorum.
sonraki rüyada da jyj ile tvxq’yu
barıştırıyorum, hem de bizim evde. (tamam kabul ediyorum bu rüyayı görmem o
kadar da acayip değil, bilinçaltım hep bununla doluydu.) ondan sonra gidip bir de
woo bin ile jong suk’un arası bozukmuş diye onları da barıştırıyorum. en
sonunda da canım sıkıldığı için de bayılıyorum.
Ahahaaa ay sen çok yaşa e mi bayıldım bu rüyalara :D
YanıtlaSilne manyak rüyalardı, yine görüyorum şimdi ama eskisi kadar çok hatırlayamıyorum :(
SilMən də bir mənim yuxularım/rüyalarım belə qəribə olur deyə düşünürdüm, tək deyiləm yehu :D
YanıtlaSilyooo yalnız değilsin :D
Siltüylerim ürperirken eğlendim be :D
YanıtlaSilahhahahahahhah bir çöplükte gezinmenin sonuçları :D
Silhahaha çok eğlenceliymiş rüyaların maceralar konserler falan bi benim rüyalarıma gelmiyor bu çocuklar yaa oysaki ben her gece rüyamda bari görebileyim Yoochun 'u diye yatıyorum yatağa
YanıtlaSilbana da çoook uzun süre gelmediler ya da hep böyle saçma sapan geldiler, ümidini kaybetme :D
SilBugün canım çok sıkkındı ama şu yazın nedense beni güldürmeyi başardı (:
YanıtlaSilTamda kötü günlerime getiriyorsun bu yazılarını,cansın ya.
Saçma rüyalar görme konusunda becerikli olan tek insan değilmişim bunada sevindim. *.*
işte bu! ufacık da olsa birilerini güldürmeyi başarabilmişsem ne mutlu bana, sen şunu yazıyorsun ya, al diyorum daha isteyebilirim ki bir blogtan...
SilPaul bu nasıl bir alt yapı lan absbbsbsbs sen ne yiyon ne içiyon annem ? Haahhahaah herşeyi geçtim nasıl ne idüğü belirsiz kısımda oturursun kız sen dhshshs TVXQ ağlıyor bil istedim shhahahahaha
YanıtlaSildi mi ya benim orada ne işim var nasıl bana bunu derler :D
Sil