Cumartesi, Eylül 08, 2018

kolay değil dönmek

geçen sene bugünlerde çektiğim bir resimdi ve
ilginç
şuan tam olarak ne hissettiğimi anlatıyor


deneme 1 

kaç kez geri dönmek istedim, bundan daha çok kez yeniden yazayım diye geçirdim aklımdan. aradan geçen dört aydan fazla zaman olmasa daha kolay dönebilirdim belki. yazmayı bıraktım mı tamamen bilmiyorum belki de. en son ne zaman yazdığımı hatırlayamıyorum. sadece buraya değil, herhangi bir yere, herhangi bir şekilde.

hayatım hiç beklemediğim bir yönde şekillenirken ben tuhaf bir bilinmezlik içine sürükleniyorum. yirmi yıl aşk nedir diye sorduktan sonra yirmi birinci yıl cevabımı aldım.

deneme 2

buraya son yazımı yayınladıktan sonra beş koca ay geçti. o günden  iki gün sonra bir arkadaşım -burada kendisinden tiyatro ile ilgili kısımlardan küçük bey veyahut ferit diye bahsetmiştim- birlikte gittiğimiz bir konser sonrasında bana birtakım duygularını ifade etti. sonrası sancılar kıvranmalar ikimiz için de hem çok güzel hem zorlu bir dönem.

deneme 3

kolay değil dönmek

deneme 4

ne yaptım bunca ay? gönüllü ders anlattığım vakit geçirdiğim çocukların yanına gitmeye devam ettim. leyla ponçik'i sevdim bol bol her defasında. sonra dersler vardı tabi, onların ödevleri. tiyatroya iki defa gittim, pek güzel oyun yoktu. film festivalinde beş tane film izleyebildim, çok öveceğim bir film olmadı. radiogram tatlı bir filmdir. namme de etkileyici idi. felaket olanlar: düğünümüz var ve dört köşeli üçgen.

denize gittik dün, beni de arı soktu. böyle de bir talih. ha yine yüzdüm rahatça atladım zıpladım orası ayrı. ama gittikçe kötüleşiyor. zehir yayıldı.

deneme 5

yedi ay oldu.

yazmak istiyorum ama unutmuş gibiyim. nasıl nasıl yeniden bulurum kendimi?

kemana başladım yeniden. en son bıraktığım yere kadar geldim üç derste. bu kadar çabuk toparladığım için sevindim ama sonra final dönemi girdi araya. şu aralar yine kendime hoca arıyorum.

latin çiçeklerim açtı. susuzluktan hoşlanıyorlar. bol güneşi ve rüzgarsız havaları seviyorlar.

aşk üzerine güzelleme yapacak değilim. ama daha önce düşünmediğim ve hissetmediğim şeyleri deneyimliyorum bunu inkar edemem. bir insanla her anı birlikte geçirmek arzusu. eskiden hep sıkılacağımı düşünürdüm. çok acayip bir şey.

deneme 6

bir ay oldu rahat elime kemanı almadım yine. bazen kavga ediyoruz hemen barışıyoruz ama bu üzüldüğümüz gerçeğini de değiştirmiyor. başta ağlıyordum alışık değildim buna. bir de zaten hemen dolar gözlerim. zamanlar her şeye alışıyorsun. alışma, demişti. ama elimde değil. her zaman ağlayamam. annemin yüzüne bakarken ağlasam olmaz ki.

fransızca öğrenmeye başladım. kitap okuyorum film izliyorum her zamanki gibi işte. onda bir değişiklik yok.

deneme 7

sanıyorum yedi yıldan fazla oldu. bu odada bir şeyler yapmak, yazmak, okumak, resim yapmak, uyumak. hiç bu kadar zavallı olmuş muydum hatırlamıyorum. kalemler boyalar önümdeyken hiçbir şey çizememek. kitaplara öylece bakmak. cümle kurmaktan bile acizim. sanki söyleyecek hiçbir şeyim kalmadı. halbuki aşık oldum ben. bana çok ilham verecekti çünkü tam da beklediğim gibi bütün duygularımı doruklarında yaşıyorum. belki mesele budur. belki şuan hayatı yaşıyorumdur  ve yazmak arka planda kalmıştır. düşünüyorum da ne zaman yazsam bunlar arka planda kalmış olduğum anlardı. gözlemci ya da bir yabancı. şimdi hayatın içinde miyim?

merak ettiğim bir şey vardı. daha önce hiç aşık olmamış bir insan aşık olduğunda bunu nasıl anlayacak? bu yüzden sorardım nasıl bir duygu diye. şimdi bana sorsalar şunu derim kısaca, aşık olduğunda anlarsın ve şüphe duymazsın, merak etme. bunu biliyordum diye düşündüm. aşk diye bir şey varsa budur. bütün geceler uyumadan önce onu düşündüğün düşlediğin bir şeydir. başka şeyler sana eski verdiği zevki vermez olur. hayatta yapmayı sevdiğin ne varsa birkaç ton renksizleşir. ancak onunla birlikteyken renkler gerçekten renktir.

deneme 8

yoruldum. hiçbir şey yapamıyorum.

skhizein diye bir kısa film var. fazla güzel. kendimden mi uzaktayım? bütün düzenim bozuldu mu gerçekten? elbette çok değiştim. bundan memnun değil miyim? değil miyim?

bildiğim bir şey varsa kendi başıma kaldığımda böylesine mutsuz oluyorsam işlerin yolunda gitmediğidir. çünkü ben, ben paul muad-dib yalnız kalmaktan büyük zevk alırım. çünkü kendimi -en azından zihinsel olarak severim. kendi sınırlarım içerisinde mutluyum. her zaman yapacak çok şeyim olduğu için canım sıkılmaz.

ya da bunların hepsi, yani ben kendimden 91 cm uzaktayım.