Pazar, Mayıs 09, 2021

no memory


anselm kiefer - des herbstes runengespinst, 2006

yağmur yağmış fark etmemişim. açık kalan penceremden içeri girmiş, kilimi ve parkeleri ıslatmış. başımı uzatıyorum. mis gibi hava. dünyanın en eski kokusu. ıslanmış toprak ve çimen. bu tertemiz hava korkunç bir hüzün hissettiriyor? kalbim paramparça oldu durduk, fazla dayanamadım, kapattım pencereyi. bilincim hiçbir şey hatırlamıyor bu havaya dair. benim için dün bile yok. ama bilinçaltımda ya da bedenimin hafızasıdır hatırlayan belki, hayli karanlık bir şeyler olsa gerek. ne yaşamış olabilirim en fazla diye düşünüyorum, beni bu kadar üzmüş olan şeyleri hatırlamam gerekmez miydi? ama yok, hiçbir şey hatırlamıyorum ama ağlamak istiyorum. çok güzel hava çok güzel ben çok kötü hissediyorum çok ağır geliyor dayanamıyorum. durduk yere kedere boğuldum. masamdaki kavanoza bakıyorum. yanlışlıkla kırdığım bitkinin dalını koydum içine biraz suyla. ölmedi ama yaşamıyor da. dal da bana bakıyor. böyle dik dik hem de. dostça olduğunu söyleyemem, niyeti iyi değil. zaten gece olduğuna göre karbondioksit salarak intikam almaya çalışıyor olabilir. alsın bakalım. boş boş oturuyorum. yirmi dört yaşındayım. her şey için geç kalmışım. yeteneklerimi boşa harcadım. elimden geldiği kadar iyi bir insan oldum ama yetmiyor. herkesten özür dilerim. 



4 yorum:

  1. bazen elinden geldiğinle başkalarına yetmen değil, kendine yetmen gerekebilir. belki de bunun zamanıdır. yeteneklerini boşa harcamış değil de henüz değerlendirememişim diye düşünmek gerekebilir. yirmi dört nedir ki? aynı yaştayız ve benim üniversiteden iki tane arkadaşım bu sene tekrar üniversite sınavına girdiler, çünkü daha yeni istedikleri şeyi keşfedebildiler. ölene kadar hiçbir şeye geç kalmış değilsin. belki yeterli cesarete sahip değilsindir henüz. ama cesareti de başkası veremez sana. arayıp içinde bulmalısın.
    arkadaşlarım hep bana mutsuz olmaktan keyif aldığımı söylüyor. son dönemde bu benim aklımı başıma getirdi. gerçekten de kederli, hüzünlü, yetersiz, boşuna yaşamış hissetmek içten içe bana sadistçe bir zevk veriyor. yorgunum diyerek kandırıyorum kendimi, bilerek çıkmıyorum o ruh halinden. buna kompülsiyon deniyormuş. bilerek veya bilmeyerek ruh halimizi bozacak eylemler içerisine girmek.
    her şey geçecek diyemem sana ama her şeyi geçirtebilecek güç sende. sadece henüz yeterli motivasyona ve güce sahip değilsin. iyi ol. ❤

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. aradan çok zaman geçti tabi, bu ruh hali benim ara ara içine düştüğüm bir delik gibi -muhtemelen herkes için öyle. sonra kendimi başka şeylerle oyalayarak neyin beni üzdüğünü unutuyorum, en azından bir sonraki krize kadar. krizin sebebi ise çok daha varoluşsal, her şey çok anlamsız görünmesinden kaynaklanan bir buhran bu yüzden hiç geçeceğini düşünmüyorum ama bununla yaşamayı da öğrendim ve beni sadece bazen mutlu olmaktan alıkoyabiliyor

      Sil
  2. Bir önceki yoruma verdiğin cevaba bir baktım da... Ne kadar benzer şeyler aslında. Neden varım, neden bu yoldayım, doğru yerde miyim, buraya kadar neden geldim? Bu tip sorular beynimi kemirip duruyor ve canım hiç olmadığı kadar acıyor. İşin en kötü tarafı kimseye de anlatamıyor insan bu durumu çünkü ciddiye alınmayacağının da son derece bilincindeyim. En kötüsü de bu tip karamsarlıklar bence. Ne bir çözümü, ne bir çıkış yolu var. Tek yol ya yeniden doğmak ya da dediğin gibi bir sonraki krize kadar unutmak gibi geliyor...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. evet maalesef böyle bir sorun bunu hiç yaşamayan insanlar için oldukça saçma hatta şımarıklık olarak görünebiliyor ama hobbes'un dediği gibi hayat bu kadar yalnız, zavallı, kötü, zalim ve kısayken nasıl mutlak bir çözüm ya da anlam olabilir ki?

      Sil