Sanırım yıllar geçse de
benim değişmeyecek bir sevdam var, japon filmleri. Tabikisi çok dandik
olanları da var ama genel olarak beğeniyorum ben.
Solanin 2010
Aoi Miyazaki ve Kengo Kora'nın başrolleri paylaştığı film
üniversiteden yeni mezun olmuş, gerçek dünyada kendilerine yer bulmaya
çalışırken hayalleriyle yetişkin
hayatının zorlukları arasında sıkışıp kalan gençleri anlatıyor.
"Tanıştığımız zamanlar neşesiz ve kaygılı olsak da bir
şeyler için hep heyecanlanırdık. İşte o dönemlerde gökyüzü neden uçsuz bucaksız
görünüyordu." diye başlıyor film. Tam da lise yıllarımdaki ruh halimi
özlediğim şu sıralarda filmde kendimi bulur gibi oldum.
Müziğin bolca yer aldığı, genel olarak sessiz sakin
ilerleyen bir film. Yirmilerinin başındaki her genci etkileyeceğine inanıyorum,
ben çok sevdim.
![]() |
Bayağı da ağladığım bir film oldu. |
Hard Luck Hero 2003
Filmi izledikten çok sonra oyuncuların V6 diye bir grubun
üyeleri olduğunu öğrendim. Önce farklı farklı üç farklı ikiliyi görüyoruz filmde:
iki iş adamı, iki tane borçlarını ödemekten başka bir şey istemeyen arkadaş,
bir de arkadaşı tarafından zorla boks maçına sokulan bir çocuk var. Birbirinden
bağımsız bu üç grubun yolları filmin sonunda kesişiyor ama nasıl? Bol tarantino
esinli, hızlı ve komik bir film. Bir klipten ilham alınan film yalnızca yetmiş
dokuz dakika.
Hero 2007
Konuya baktığımızda gayet ciddi bir film olacağını düşündüm.
Bir savcılık bürosu ve sürgünden gelen bir savcı ki bu rolü SMAP üyesi Takuya
Kimura oynamakta. Gelin görün ki filmin ilk yarısını gülüp eğlenerek izledim.
Zaten bir diziden uyarlanmış olduğundan karakterler tam oturmuş, hepsi ayrıca
komik bir tip. 2015'te bir Hero daha çekilmiş, yine Kimura aynı Savcı Kuryu
rolüyle bu sefer başka bir davaya bakıyor ama onu izlemek istemiyorum, yan
karakterler farklı çünkü.
Filmin hem mesajı çok güzeldi, hem de çok akıcıydı,
ayrıntılar çok iyi işlenmişti özellikle. Savcı Kuryu karakteri inanılmaz bence.
Reklamlarda gördüğü her uyduruk şeyi alan, asla takım elbise giymeyen, mahkemeye
deri ceketle gelen bir savcı. Filmin başındaki fabio muhabbetiyle film boyunca
ispanyolca öğrenmeye çalışması ve onun bu tuhaflıklarını tamamen normal
karşılayan iş arkadaşları. Diğer karakterler de bir o kadar hoş, Hiroshi
Abe'nin canlandırdığı boşanma davasının derdini metresine yakınan Shibayama
mesela. Velhasıl kelam, ben filmi sevdim.
L.DK 2014
Bütün klişeleriyle pançak pançak bir liseli aşıklar filmi.
Başrolleri bir araya getiren aksilikler, iyi arkadaşlıklar, gizemli geçmişler,
ilişkideki üçüncü adam, ara bozucu kötü kız, maydanoz abi. Filmin başında o
kadar gülmeseydim sonuna kadar çekilmez yani. Ama arada bir katarsis yaşamak
için insan böyle pembe masallar izlemeli diye de düşünmeden edemiyorum.
Çerçeveler güzeldi, sinematografı iyi iş çıkarmış.
Like Someone In Love 2012
İranlı yönetmen Abbas Kiarostami'den kült bir film. Cannes'da iki
dalda aday gösterilen Japonya-Fransa ortak yapımı film ek iş olarak telekızlık
yapan bir üniversite öğrencisini anlatıyor. Bu öğrencinin yaşlı bir
akademisyene gönderilmesiyle ikisi arasında gelişen farklı iletişim ve kızın
sevgilisinin olaya dahil olmasıyla durum ilginçleşiyor. Tabi genel olarak
durgun bir film, kadrajlar etkileyici, olaydan ziyaden durumlar, duygular
hakim. O yüzden kendinizi filme tamamen vermezseniz tamamen boş bir film
olabilir sizin için. Kafa hafif dumanlıyken izlemek en iyisi bence, sessiz bir
akşam için güzel bir film.
Nobody to Watch Over Me 2009
Katilin kızkardeşi olmak...
Oscar'da Yabancı Dilde En İyi Film ödülünde Japonya'yı
temsil etmesi için seçilmişti. Katı bir baba, ailesinin mutluluğuna kendini
adamış anne, babasının baskısı altında ezilen ve eğitim sisteminin mağduru bir
genç ve bütün bunların karşısında on beş yaşında bir genç kız. Abisinin
cinayetten tutuklanmasıyla toplumun katille birlikte ailesini de nasıl toplumdan
tecrit ettiğini anlatan bir film. Senin oğlun mu öldürdü, o zaman sen de
suçlusun, cezalandırılmalısın. Bunun kabul edilemez olduğunu düşünüyorsunuzdur,
herkesin günahı kendinedir diyorsunuzdur ama Japonya'da ve Kore'de de bu
olaylar çok yaygın olarak GERÇEKleşmekte.
Ünlü Japon Aktör Koichi Sato'nun ailesi dağılmakta olan bir
polisi oynadığı film, katilin kız kardeşi ya da sadece Saori'nin koruma
altındaki iki gününü anlatıyor.
Urutora Mirakuru Rabu Sutori 2009
İsmi "hayatın sade özü" ya da "aşırı mucize
aşk hikayesi" olarak çevrilebilecek Kenichi Matsuyama'nın başrolde olduğu
inanılmaz çılgın ve şirin bir film. Yojin ninesiyle kırsalda yaşayan, hayatını
tarımla geçiren, zihinsel olarak normal insanlardan biraz farklı biridir.
Yerinde duramaz, ani kararlar verir, unutur... Derken Machiko isimli bir
öğretmen kasabaya gelir ve Yojin onunla evlenmeye karar verir ve hayatını Machiko'nun
sevgisini kazanmaya odaklar. Machiko'nunsa eski sevgilisi ölmüştür ve acı
çekmektedir.
Absürt bir şeyler arıyor ve hayata farklı bir yönden bakmak
istiyorsanız müthiş bir film olabilir.
The Wings of the Kirin 2012
Nihombashi köprüsünde bir adam ölür. Yaralı adam sekiz dakika boyunca yürüyerek oraya
gelmiştir. Kirin'in kanatlarının anlamı nedir, katil kimdir, adam neden yürümüştür vesaire derken film ilerliyor. Dedektifimiz Hiroshi Abe. Açıkçası çok etkilendiğimi söyleyemem, sıkıldım ve pek etkileyici bulmadım.
Genç çift için çok üzüldüm, belki biraz da ağladım ama o kadar. Öyle pek tavsiye
edemeyeceğim bir film.
SPEC Close Reincarnation 2013
SPEC serisinin son filmi galiba. Belki de değildir. Manyaklığın ötesinde bir
manyaklık. Japon mitolojisinin tuhaflığı bir yana Japonların kendisi de bir
acayip. Bu nasıl bir kafa bilmiyorum. Hiçbir şey söylemek de istemiyorum film
hakkında.